KADIN Nazar Boncukları D veya beş (katlı, üçer daireli mükellef bir apartmandı. İzahat al- mak için, kapıcıyı arıyordum. Evvela kapıdaki zillere baktım, kapta kaydı yoktu. Antreye girdim ve orada da aradım. Kapıcı odasına benzer birşey göre medim. Alt kata indim: Buran da hep daire... Çıktım ve çaresiz, gelişi güzel seslendim: Kapıcı - Derhal ir kıpırdanma sezdim. Bir hayat izi vardı ve bu bulunduğum ye- rin, yani apartımanın dış merdiveninin altından gelen bir kıpırdanma idi... Çok geçmeden bir kapı gıcırtısı duydum ye tiz perdeden bir ses: Varıyon, varıyon» dedi... Kafamı eğdim ve gördüm... Dış merdivenlin alt katında, bu' kadm belir, Mübalâğasız, onbeş bulunan bir eski, kirli entari giyinmişti.. bır oda ise, tahta bir sedir, bu odayı baştan başa kaplamıştı. Sedirin üstünde iki uk vardı, kapı ile sedir arasındaki iki adımlık yerde ise, bir man- gal... Bu mangalda kadın yemek pişiriyordu. Oda karanlıktı da tabii... Yağ- murlu kış günlerinde aı'lenin, bu odaya takılıp kalmasını tasavvur etmek bi- le in ediyor! Eger bu kapıcı adan ıstısnaı bir vaziyet arzetmiş olsaydı, tabii bahse değ- ezdi sana en güzel, en muazzam enbuyuk apartımanlarda <kapıcı odası» denilen yer, ekseri bu binaların . İşte ekserisi ya bunun gibi bir merdiven altı oyuntusundan iba-rettir, ya da bahçeye kurulmuş bir ba- penceresiz, camsız bir karanlıkodadır.. Anadolu'da trenle geçerken, yol boyunca gördüğümüz penceresız, mağa- ramsı, yere oyulmuş evler bir ıhtıyaca mıi, yoksa fena bir alışkanlığa cevap vermektedir diye duşunur üyorum, en yeni sıstemlere da- yanarak yapılan yeni bir bin: pcı odaları bu derece ihmal edildikten sonra... Varlık ve bilgi bu'leşıp bunu yapabildikten sonra, cehalet ve parasız lak neler yapmaz?. iftlik, Ankara'nın güzel bir yeridir... Hele çiçekleri, hayvanları, çocuk bah çesi ile hayvanat kısmı çocukların cennetidir... Bahar geldı mi, her aıle, hiç olmazsa bir defa çocukları, hayvanları seyrelmeye götürür. TİSİ an> bahtan giderler... Herşey iyidir, yalnız çocuklar tuvalete gıtmek ihtiyacını duy- mazlarsa... Böyle bir ihtiyaç oluı'sa, alle bir facia ile karşılaşır... Çünkü çift- likteki hayvanat bahçesinin yüz numarası cidden bir fadadır. Eğer bu da İs- tisnai bir vazıyet olsaydı, tabii, üzerinde durmaya değmezdi!., fakat maale- sef <«kanıl umumi yerler aynı vaziyettedir... Halbuki alınacak, mecburi bir ufak ücret mukabilinde, buraları temizleyecek, medeni bir halde tutacak a» damlar bulunamaz mı? Yoksa her güzel şeyımızde bir eksiklik, bir nazar boncuğu şart mıdır? J. C. da, Rivas - küçük Nelly bu söylentilere fena halde sinirlenmiş v — Öna iftira etmeyın, demişti. O beni sevıyordu- Buna eminim Evet, bel- ki benimi büyük babam olabilirdi ama beni seviyordu. Bana daima güzel oldu- ğumu söylerdi... Bu ise hakikat değil miydi abık diktatörün küçük kıza yazdığı son aŞ( pusulasında ise, şu sozler vardı: <<Sevgılı bebek kızım.. Hergün seni arı- rum. Seni ve küçük köpeklerimi... Bin- lerce opucuk binlerce arzu. J. Peron.» Bazı mektuplarını ise baba kelimesinin kısaltması olan Papi şeklinde imzalı- yordu!.. Nelly hâdisesini meydana çıkaran me- raklıl: ho'nun serveti hakkında da derin araştırmalara başlamışlardı. İs- viçre bankalarında muazzam yekünlar tuttuğu herkesin ma- lümu idi... Zaten diktatör gayet zengin bir hayat yaşardı. Karısı Eva Peron işçi- lerle konuşurken, onların yalnız mantık- larını ve hislerini değil, gözerini de fet- 20 hemağe alışmıştı... Bu işçi toplulukları- na dalma pırlantalar içinde, sahana elbi- selerle gider: — Ben de bir zamanlar sizin gibi fakirdim, derdi dim. kazandım. Siz de kazanacaksınız. Peron size yardım edecek!..» Gaye, tabii rey toplamaktı ama bu ane lüks merakı biraz da Eva'nın gorgusuzlugunden ileri geliyordu. Peron da go rgüsüzdü... Tam beş malika- nesi vardı... Olivos'taki ev smi ikamet- gâh, ekseri kaldıgı yerlerdi. Uçuncu bina Buenos - Aires'te bir hafta sonu tatılı e- vir idi... Bu evim, duvari lenmiş büyük bir avlusu vardı ve beyaz ayı postları ile örtülmüş bu avlu, büyük bir sonradan görmüşlük ifade ediyordu... Dördüncü ev bir çatı katı idi ve Nelly ile macera yaşadığı muddeüçe bu İhtiyar kurda bir aşk yuvası Bu çatı katınn banyo daırelerı baştan başa ayna ile kaplı idi. Beşmcı' ev en zengini idi Burası diktatörün şahsına aitti denebilir. Kıy— metli eşyalarını, nadide koleksıyonlaı'ını burada muhafaza ediyordu. Ziynet eşya- lan şeker kutusu ve sigara koleksıyonla- , Muazzamı bir saat koleksiyonu, yaban- cı memleket paraları, altından bir telefon.. Kıymetli, acaip akla gelen ve gelmeyen herşey burada idi. Peron'un onaltı otomobilinden ikisi de... Bütün bu acaip koleksiyonlardan başka ev en pahalı eşyalar, en nadide biblolarla dolu idi ve birkaç tane de pa- ra kasası vardı. Bir de, ihtilâl halinde kagmk gizli yol mevcuttu. Eh, tabii mi- nareyi çalan kılıfı hazırlayacaktı... Fakat zavallı Pochol Bu gidi yolda, bu panik tünelinde kimse onu takib e nuş ti. Ne aldattıkları, ne de her an yüzüne güle- rek onu aldatanlar Diktatörün hazinesi Her diktatörün evi aynıdır ARİS, 29 Ekim 1955