komünist metodlarıyla çalıştıgı ithamını ileri sürmüştü. i eğer kendi ida- resindeki IX P. Meclise bu yolda bir tek- lif getirirse asıl o komünist usulleri tat- bik eder mevkie düşecektir. Iskat mı, yenileme mi? Fakat Demokrat Partinin Meclis gu- rubu 19 ları iskat etme mevzuunda Adnan Menderes kadar hararetli değil- dir ve Genel Başkanın şahsına bağlı bir avuç milletvekili müsait bir hava yarat- maya ir olmayacaktır. Zira tıpkı zirai gelirlerden vergi almak meselesinde olduğu gibi milletvekilleri kendi altla- rındaki dalı kesmek arzusunda değildir- ler. Hiç biri parti mekanizmasınla esiri vaziyetine düşmen istememektedir Bu yüzden 19 lafın Millet Meclısındekı du- rumları kuvvetlidir. Hem, ortada açıklanması gereken bir başka nokta vardır. Adnan Menderes si- ahlâkı teessüs ettirmek için — ıskat kabul ettirmeye çalışmaktadır. Ama bu hak, Genel Başkanın arzuladı- ğı şeklinde, makabline şâmil midir, yok- sa değil mi? Hele bir de makabline şa- mil tutulması keyfiyeti varsa teklif, sa- hip göründüğü son bak ve hukuk bağla- ne çırılçıplak çıkacaktır: Menderesın i hasımlarını Bütün bu güçlüklerden dolayıdır ki ev- velâ Parti i milletvekillerinin ki yenilemek lâfları da ortaya çıkmıştır. Zamanın Demokrt Parti aleyhinde çalıştığını herkes görmektedir. Demokrat arti ise seçim devresinin iki eye ya- susu bugünkü şartlar içinde Adnan Men- deresten başka hiç kimse tarafından bi- linmemektedir. O halde aday gosterıhp gösterilmiyeceği bilinmeyen, ay rilse bile seçilip seçılmeyecegı son derece meşkük P. Meclis grubu üyelerine se- çimleri bugunden yarma yenilemek ka- rarı aldırtılabilir mi? Bunun son derece güç bir iş olduğu ortadadır. Parti içki- deki bütün kudret ve kuvvetine rağmen Adnan Menderes'in dahi bunu başarabi- leceği şüphelidir. Bu bakımlardan gaze- telerde akan rivayetlerin hepsine tahak- kuku kabil haberler olarak bakmamak, hatta bir çoğunu ciddiye almamak lâzım- dır. Adnan Menderes'in Meclis'te Fevzi Lütfi Karaosmanoğluarı, ları, Kasım Küufrevileri, Ekrem — Hayri Ustundagları Ekrem Alicanları, Raif Ay- barları ve ötekileri karşısında görmekten hazzetmiyeceğine zerrece l formülün arandığı da ortadadır. AKİS, 29 Ekim 1955 bugünkü vaziyette D. P. içinde Adna Menderes'in bile yapabileceği şeyler var- dır, yapamayacakları... 19 lar buna düşünerek kendi kendi- lerine teşkilâtlanmaktadırlar. Parti kurma teklifleri Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu ve arka- ları şu anda büyük bir tazyikin altındadırlar: kendilerinden yeni bir par- ti kurmaları istenmektedir. Bu talepte bulunanlar Demokrat Partinin bugünkü sevk ve idaresinden memnun — olmayan, memleket işlerinin iyi yürütülmediğin- den şikâyet eden, bilhassa rejim bahsin- de geriye doğru gidişi hüzünle seyreden demokratlaradır. İktidar partisinden, yur- dun her tarafında kütle hailinde istifalar, ayrılmalar olmaktadır. — Üstelik gidenler en gençlerdir, listlerdir. en münevver ve en idea- Ankara'da Gençlik teşkilâtının Fethi Çelikbaş Topu — deliğe — tıkacak — mı? başkanı fikirlerini basına anlatmış ve ar- kadaşlariyle partiden çekilmiştir. Bütün u demokratlar 19 lar dan yeni bir par- ti kurmalarını istemektedirler. Fakat başka bir kanaat tisinin hazır bulunduğudur: bu, Demok- rat Partidir. r Demokrat Partiy kendi partileri bilmektedirler, zira kana- atlerince partiler bir veya dört şahsın de- ğil, bir fikrin ve prensibin etrafında top- latılmış insanların meydana getirdikleri teşekküldür. Demokrat Partinin muhale- fet yıllarında şampiyonluğunu yaptığı f'ıkır ve prensıbın ise bugün partinin i- dışında bulunduğunu her- kes görmekte, anlatmaktadır. O halde i Demokrat Parti, 19 ların partisi- dir. Ancak kanunen Demokrat Partiyi 19 ların tesahüp etmeleri son derece zor- dur. Yeni bir Büyük Kongrenin toplan- 19ların par- YURTTA OLUP BİTENLER ması, idare başındakilerin değiştirilmesi, 19 ların kanaatlerinin benimsenmesi lâ- zımdır. Bu, tahakkuku hemen beklene- cek bit hâdise değildir. Fakat 19 lar, is- mi ne olursa olsun ayrı bir parti kura- rak Demokrat Partiyi boşaltmaya devaca eder ve en sonda onun yerini alabilir- ler. Yapmaları lâzım gelen de budur Ancak bir partinin kurulmasına he- men başlamak niyeti 19 larda gözükmek- tedir. Bir defa şu anda, dağınık halde- dirler. Bir kısmı vazifeyle Avrupa'ya git- miştir, bir kısmı seçim bölgelerindedir. Hapsini Meclis bir araya getirecek ve on- dan sonra istikbal hakkında bir karar a- lacaklardır. Demokrat Partiden bugün ay- rılanı veya ayrılacak olanlarla bir parti kurmak elbette ki mümkündür ama bu parti sonuna kadar ikinci sınıf bir parti olarak kalır ve D. P. ile C nin a- rasına sıkışır, neşvünema imkânını bula- maz i partinin mutlaka ve mutlaka ideallerinin tahakkuku atılmışlardı, fikir caymayarak onları muzaffer kılmak için savaşmakta devam edebilirler arada, dikkat edecekleri bir hu- sus vardır. Nutuklarında veya beyanatla- rında Demokrat Partinin bugün sevk ve idaresini deruhte eden şahıslar hakkında sevgi, vefa arkadaşlık dolu sözler söyle- meli, onları methetmemeliler, bilâkis oklarını onlara çevirmelidirer. Bir çok Demokrat Partilide Adnan Menderes'in hâlâ 19 lan yola getirebileceği veyahut 19 ların ona gene yanaşabilecekleri ka- naati vardır ve o yüzden son derece ih- tiyatlı davranılmaktadır. Demokrat Par- tinin içinde kalmış bir şahıs şöyle demiş- tir: «— İyi ama ben Fevzi Lütfi Karaos- manoglu nun peşinde giderim de o bir beni yüz üstü bırakın tekrar Adnan Menderesiyle kucaklaşırsa nice olurum.» Bu şüpheyi 19 lar yüreklerden sil- mek zorundadırlar. İspat etmelidirler, ki herkesin siyasi hüviyeti — belli olmuştur ve kendilerinin bir muavven siyasi hüvi- şet taşıyan şahıslarla işbirliği yapmaları imkânı artık ortadan kalkmıştır. Yollar ayrılmıştır, bavraklar çekilmiş, cepheler alınmıştır, mücadele amansız olacaktır. Hiç kimse «ama bir gün ben ortada kalı- verırsem» lerdeki hareket tarzlarına bağlı olacaktır. Siyasette, evvelâ emniyet vermek ve bu- nu fiilen ispat etmek İlâzımdır. Hizip mücadeleleri Bu fîamın başında D. P. Genel Baş- n Menderes'in Ankara'dan İstanıbula hareket ettiğini ve oradan da Muş'a gideceğini gazetelennde okuyan bir kısım kimseler: «— Yandı, doktor.. diye duşunduler dnan Menderes Genel İdare Kuru- lu toplantılarına katılmayacak ve Dr. Mükerrem Sarol yapayalnız kalacaktı. Sabık Devlet Bakanı bu gibi toplantılar- da huzursuzluk hissediyordu. Zira