YURTTA OLUP BİTENLER Vatan, Hürriyet ve Hayat Hakkında Ankara radyosu Salı günü bü- tün dinleyicilerine senelerden berı bekledıklerı tatlı sürprizi yap- evvelki Meclis müza- kerelerı öğle bülteninde tamamiy- le tarafsız şekilde verildi. Devlet radyosundan beklenılen de buydu. Devletin yarı resmi ajansından beklenilen de buydu İnşallah de- vam eder. Fakat radyo, süz alan. hatipler- den birinin meşhur ağlamaklı se- siyle söylediği dokunaklı »nutkun şu parlak kısmını niçin hususi bir dikkat, hususi bir alâka ve hususi bir itinayla neşretti, anlıyamadık Müddet bahsine gelince: bazı arkadaşlarımız bir ay dedi, kimisi iki ay dedi. Hangi kıstas üzerine arkadaşlar? Onlar daha ziyade politik ve psikolojik esaslara da- yanıyorlar. Daha fazla olursa de- mokrasinin bünyesi rencide olur diyorlar. Hangi demokrasinin bün- yesi arkadaşlar? Evler yanarken, memleket bu halde ıstırap çeker- ken, demokrasi lafta kalır. Müsa- adenizle evvelâ vatanım, milleti- min selâmeti, hürriyetimden hattâ hayatımdan da üstündür. Bu sözler, Örfi İdarenin müd- deti üzerinde müzakereler devam ederken sarfedilmiştir. Acaba hü- mevcut sebepleri kuvvetlendiriyordu. Meeclisin toplantı halinde kalmasına her zamandan çok lüzum vardı. Refik Koraltan "Kahir - ekseriyeti" kümet, acaba Demokrat Parti bu zatla mutabık mıdır, öğrenmeyi pek ziyade isterdik. bugünün — İktidar partisi dün muhalefetteyken bu kanaatte değildi. Bu kanaatte olmadığı 1- çindir ki milletin itimadım kazan- mış ve iş başına gelmiştir. Eğer şimdi kanaatini degıştırdıyse mıl- letin hakiki hislerine artık tercü- man sayılamaz. Vatan. Hurrıyet -. Hayat.. Bunlar birbirlerinden ayrı- lan mefhumlar değildir. Vatan 1s- tırap içindeyken demokrasinin ra- fa kaldırılması da ne demektir? Vatan, ancak demokrasinin batı- daki mânasiyle gerçekleştirilme- siyle ıstıraplarından kurtulabilir. emokrasinin bu topraklar üze- rinde hiç bir ahval ve şartta hiç kimse tarafından muvakkaten da- hi olsa yok edilemiyeceğini bilmi- yenlerdir ki asıl rafa kaldırılma- lan gereken kımselerdır Ağlamaklı sesin sahibi varsın, hayatını hürriyetinin fevkinde tut- sun. Bu millet aksi kanaatte ol- duğunu otuz beş yıl evvel bir defa daha ispat etmişti. Vatan toprak- ları üstünde hür yaşıyacağız. Pa- rolamız budur ve bu prensibimiz- den en ufak bir tâviz dahi vermek niyetinde değiliz. Hükümetin açıklamasının Meclisin açık kalmasına niçin lüzum göster- dıgını anlıyamadıgını bildirdi. Üste- i Anayasaya da aykırıydı Muhalefet lideri toplana- cak malümatın peyderpey Maöeclise bildirilmesine lüzum görmüştü. Hal- buki malümat peyderpey verilemezdi. Bu bakımdan milletvekillerinin top- lu halde kalmalarına lüzum yoktu Hem, icap ettiği takdirde Cumh başkanı Meclisi tekrar toplantıya çagırabilırdı Başka söz isteyen yoktu. Başkan., İsmet İnönünün de takririni reye koydu. Demokratlar aleyhınde, bütün muhalıiler lehinde rey verdiler. Hat- tâ bir kaç demokrat da onlara katıl- dı. Takrir reddedilmişti. Refik Koral- tan bunun ekseriyetle reddolunduğu- nu bildirdi. Fakat başta Çalışma Ba- kanı Hayrettin Erkmen, bir çok mil- letvekili "kahır ekserıyetle kabir ekserıyetle dıye bağır ışıyordu Baş- utebe hır ekserıyetle reddedil- mıştır" dedi. Bir alkış koptu. Fevkalâde içtima böylece sona erdi. Basın Kâğıt israfına paydos Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Sa- li orur: — İki günden beri bu vazifele- Ahmet Salih Korur Halef ri ben üstüme almış bulunuyorum" dedi edi. Gazeteciler dikkatle dinliyorlar- dı. Ondan sonra Devlet Bakanlığın- dan gelen bir yazı okundu. Bu yazı- da ihtiyaçlarından fazla kâğıt alan bazı gazete sahiplerinin bu fazlaları piyasaya sürdükleri ve böylece kâ- ğit karaborsasına yol açtıkları belir- tiliyordu. Bundan böyle her gazete aylık tiraj vasatisini —muntazaman bildirecek ve bu beyanlar Maliye müfettişleri tarafından kontrol edile- ek Hadıse bu ayın baş taraflarında İstanbulda Resmi Banlar Şirketinin bir odasında cereyan ediyordu. Gaze- te sahipleri Sendikasının başkanı Se- lim Ragıp Emeç Devlet Bakanlığın- dan aldığı yazı üzerine sendikaya a- za olan ve olmayan gazete sahiple- rini toplantıya davet etmişti. Baş- kanlığı Ahmet Salih Korur yapıyor- du. Bazı gazeteciler derhal kendile- rini müdafaa J1üzumunu —duydular Bunlardan bir kısmı gazetelerini baş- ka matbaalarda bastırdıklarını söy- liyerek kendilerinin — ihtiyaçlarından fazla kâğıt alamıyacaklarını, bir kıs- mı ise İzmit fabrikasiyle — alâkaları bulunmadığını ifade etti. Bu sırada dışarıya çıkanlar da oldu. O zaman Doğan Nadi gülerek: "— Ke dıl erini temize çıkarma- ya çalışanlar görülüyor.." diye lâti- etti. Sonra ciddi bir kontrolun ku- rulmasıyle bu gibi suıstımallerın ön- lenebılecegını ıfad Müz. haylı hararetlı oldu. Anlaşılıyordu kı hükümetin basın iş- AKİS, 17 EYLÜL 1955