RADYO Gadre uğrayanlardan bir gurup Her şey sırayladır O hafta Ankara'nın bütün gazeteci- lerinin, gazetelerinin yazı işleri mü- durlerını memnun edecek bir yol bul- muştu. Her biri ile temas etmiş, "ne 1st1yorsanız yapalım" edebiyatını kur- muş ve bu suretle basında aleyhte çı- kacak yazıları frenlemek — istemişti. Yazıişleri müdürleri de, - eksik olma- sınlar - Erdoğan Çaplı nın bu teşeb- busunu bılerek veya bilmiyerek - hat- tâ memnun olarak - cevaplandırmış- lardı. Hazırlıklar yapılmış, — plaklar tesbit edilmiş, istenilen bütün parça- lar bulunmuş, olmayanlar Erdoğan Çaplı tarafından tele alınmıştı. Artık gerıye pazar gününü beklemek kalı- yorı Erdoğan Çaplı, pazar gününü bek- lerken, hiç de beklemediği bir hâdise ile karşılaştı ve bu türlü hareketlere, bilhassa şahsi propagandalara yer verilmemesi lâzım geldiğini bıldiren bir emri işitti. Kızmasın da ne yap- sındı. Bu kadar hazırlık, bu kadar cansiperane çalışma, bu kadar mem- nun edilecek şahıs bir emirle vazgeçi- lecekler arasına karışıyordu. Verdiği sözden de geri dönüyordu, program- larında istediği gibi hareket edeme- mek durumu da hasıl olmuştu. Pa- zardan evvel ne yapıp yapmalı ve bu programı değiştirmeli, yerine bir ye- nisini hazırlamak idi. inirlendi ve kızdı. Bir yeni program hazırlamak- tan vazgeçti ve bu suretle geçen haf- ta Pazar günü bir çok kimsenin bek- lediği daldandala prorgamı — resmi program dışı edildi. Halbuki Halbuki, — daldandala programlarını şahsi propagandalardan azade kıl- mağa çalışmak ne kadar yerinde bir hareket ise, mutad saatte alışılan bir programı da bir kızgınlık ile kaldır- mak ve halka duyurmamak bir o ka- 30 . yaparsa, dar iyi olmayan bir icraattır. Çünkü, bir radyoevi bir şahsın veya birkaç şahsın inhisarında olan bir sanat ve hareket müessesesi değildir. Bir program da o şahıs ile kaim olamaz. Eğer bir şahıs o programı yapamaz- sa, o programı yapmak için vakti yoksa kızıyorsa başkasına bu vazi- feyi vermekten o müessese bir daki- ka geri durmamalıdır. Çunku resmi programları ile bir radyo müessesesi halka taahhütte bulunmaktadır. Şu gün, şu programı dınlıyeceksınız de- mektedir. Sonra, o müessese kalkar da birden bir programı değiştirir, hem de sudan bir sebeple bu hareketi işte o zaman daha üst ma- kamların sadece 'ikaza değil, hareke- te geçerek, mesulleri üzerinde — söz söylemeğe ve tahkikat yapmağa hak- ları vardır. Ve ayrıca bu hareketi de halk bekler, neticesini ister. Herhal- de tahmin edilir ki, bu hafta halkın huzuruna geçen haftakı hâdiseden dolayı bir "teknik arıza" sözü ile çı- kılmıyacaktır. Böyle olmamasını te- menni etmek herkesin borcudur. Çün- kü, radyoevindi ne vakit bir aksak- lık olursa, bir teknik arıza sözü ile işlerin kapatılmasına çalışılır ve işin içinden çıkmak yoluna sapılır. O ka- dar ki, halkın dilinde artık bu söz bir deyım halini almış ve "teknik a- rıza" sözü herkes tarafından istih- za metodu olarak kullanılmıştır. Radyo müdür vekilinin bu nokta— lara dikkat etmesi her mdan - bilhassa kendi bakımından - fa da- l1 olacaktır. Bu suretle bir şahsa bağlanmamak imkânlarını elinde tu- tacak, seyyal bir faaliyet sahası bu- lacak ve işlerin doğru bir İstikamette yürümesini temin edecektir. Biz her işte olduğu gibi bu islerde de alatur- ka usullerden kurtulamadık. Radyo- nun içinde olan hadiseleri mikrofona aksettirmenin yolunu bulamadık. Gi- diş o gidiş ki, bulmak şöyle dursun düşünmek bile muhal geliyor. Bu böy- le oldukça, radyoevi hakkında işiti- lenler, mikrofondan duyulanlar azal- mayacak, durmadan çoğalacaktır. İdarenin kızgınlıklarını sanatkâr- lara tatbik edilen bazı haksız hare- ketleri makul imişçesine göstermek suretiyle önlemek yoluna da gitme- mek lâzım geliyor. Bir sanatkârın radyoevinin kapısından iki dakika geç girmesini bahane ittihaz ederek, ücret kesmek, aksamıyan bir progra- mı olduğu halde, o sanatkârı bu prog- ramdan menetmek suretiyle — bazı tedbir yoluna gitmek asla ve asla doğru değildir., Bu işleri düzeltiniz. O zaman belki radyo müsbet bir yol- da olacaktır. Netice Ve siz istediğiniz kadar Ankara radyosunu haklı çıkarmak için esbabı mucibeler arayınız, istediğiniz kadar radyonun küçücük aksaklık- ları yanında büyük - ama ne kadar büyük - hamlelerinin olduğunu söy- leyip durun.. Aşağıdaki haberi oku- duktan sonra söylenen bütün cakalı sözlere bir pes demekten kendinizi alamıyacaksınız: "Ankara radyosu dün sabahki - yani Çarşamba günü - 7,45 haber yayımında Lübnan Başvekili Sami El Sulh'un parlamentoda cereyan e- den şiddetli münakaşalar sonunda üç vekilin istifa etmesi üzerine kendisi- nin de istifasını verdiğini ifade et- miş ve yeni kabineyi kurmağa Sait El Gazi'nin memur edildiğini ilâve etmiştir. Şehrimizdeki — Arap siyasi mah- fileri Lübnan kabinesini kurmağa henüz herhangi bir şahsın memur e- dilmemiş olduğu belirtilerek, Lüb- nanda Sait El Gazi gibi herhangi bir şahsın mevcut olmadığı hususuna i- şaretle, Ankara radyosu tarafından Lübnan kabinesini kurmağa memur edildiği bildirilen Sait El Gazi'nin dün gece Suriye kabinesini kurmağa muvaffak olan yeni Suriye Başvekili olduğunu ilâve etmektedirler." A Kİ S'E mutlaka Abone olunuz Posta Kutus 582 Ankara AKİS, 17 EYLÜL 1955