İKTİSADİ VE MALİ SAHADA salar işçi çevrelerinde son zamanlar- da bilhassa kesafet ve 'şiddet kazan- mıştır. Bakanlığın faaliyetleri üze- rinde bunların tesirleri olduğu tah- min olunabilir. Bu yıl Meclise sev- kedilecekleri haber verilen tasarıla- rın bir kısmı işçiyi doğrudan doğru- ya, diğer bir kısmı endirekt olarak alâkadar etmektedir. İşçiyi doğru- dan doğruya alâkadar eden tasarılar İş Kanununda yapılması düşünülen tadilât, İşçi Sigortasında derpiş olu- nan değ ğişiklik, sendikalar kanunun- da yapılacağı haber verilen değişik- lik ve yeni ve ilk olarak hazırlanan Kollektif İş Mukaveldeleri kanunu ta- sarısı. Kanun tasarılarının hazırlık- ları hakkında verilen izahat sırasında her tasarı hakkında nedense açıkla- mada bulunmaya lüzum görülmemiş- tir. Yukarıda işaret ettiğimiz gibi, İş ve İşçi Bulma Kurumlarının fonksi- yonları ve faaliyetleri hakkında ol- sun, Sendikacılık ve İşçi Sigortaları üzerinde olsun şikâyetlerin miktarı günbegün artmaktadır. Bunlara bil- hassa son zamanlarda içinde bulun- muz ekonomik güçlüklerin te- sirleriyle daha da ağırlaşan geçim şartları altında yükselen ücret kifa- yetsizliği şikâyetleri ve grev hakkı talepleri ve sendikalar üzerine tazyik yapılmakta olduğu iddiaları ılave O- lunmaktadır. Bütün bunlara karşı Çalışma Bakanlığının ılgısız kalamı— yacağı aşikârdı. Onun için yapılmak- ta olan çalışmaların biraz da bunla- rın eseri olduğunu söylemek yanlış olmıyacaktır. Boşa çıkan sözler Çalışma Bakanlığının veya doğru- su hükümetin Önümüzdeki yılda rev mevzuunda bir şey yapmaya niyetli olmadığı gorulmektedı Çün— kü hükümet bu hususta görüşünü ev- velce bildirdiği gibi, neticesi yakın- laşmış bir çalışmanın mevcudiyetin- den de haber vermemektedir. Yalnız Kollektıf İş Mukaveleleri yapmak im- ânını verecek bir kanunun hazırlık- lariyle meşgul olunduğu bildirilmek- tedir. Kollektif iş mukaveleleri reji- mine bugünkü rejimle grev hakkının tanınmış olduğu bir rejim arasında mutavassıt bir durum diye bakılabi- lir. Grev ve lokavt vasıtasiyle elde olunmak veya korunmak istenecek menfaatler bu yoldan karşılıklı an- laşmalar ve pazarlık neticesinde şid- det yoluna sapılmaksızın muslihane bir şekilde teminat altına alınacak- tır: Bu hususiyetlerinden dolayı kol- lektif iş mukaveleleri rejimi bazı memleketlerde greve müreccah gö- rülmüştür. Avustralyada grev hakkı tanınmamış olup, ihtilâfların halli, menfaatlerin korunması kollektif iş mukaveleleri ile temine çalışılmakta- dır. Bizde de şimdilik böyle bir du- rumun tecrübesinde her halde fayda vardır. Bize öyle gelir ki, yeni tesis olunacak rejim iyi işler ve müsbet neticeler verirse', şimdiki iktidar grev hakkını tanımayı belki de elinden gel- diği kadar uzatacaktır. Bu neticeyi bakanın yaptığı açıklamaların heye- 12 ti umumiyesinden kan kollektif mukavelelerle ların halledilebileceğine kani maktadır. Bu mevzuda aynen demektedir: "... Kollektif mukavele- lerde iş ihtilâfları onlenebılır Her ha- li kârda mevzilettirilip ve ihtilâflar belli zamanlarda yani mukavele so- nunda ancak zuhur eder." Kollektif mukavelelerin iş ihtilâflarını hallet- mekte ve azaltmakta büyük rol oy- nayabilecekleri kabul edilebilir. An- cak ihtilâfların muayyen zamanlar- da - mukavele, sonunda - zuhur ede- cekleri fikrine' iştirak etmek olduk- ça zordur. Muhakkak olan bir şey varsa burada mukavele müddetinin uzunluğu ve kısalığı başlıca göz ö- nünde tutulacak faktördür. Kısa çıkarıyoruz. Ba- ihtilâf- ulun- şöyle müddetli mukaveleler yapılması ha- linde bakanın soyledıgı her halde da- ha çok mümkün Kollektif iş mukavelesi nedir? Bu daha çok iş hukuku ve içtimai iktisat nazariyelerinin — meşgul ola- cakları bir mevzudur. Burada uzun boylu bunun üzerinde durmamıza ne imkân ve ne de lüzum vardır. Ancak bu kadarını söyliyelim ki kollektif iş akdi veya mukavelesi bir iş akdi nevidir. 3008 sayılı iş kanunumuzda, pek çok yerinde geçtiği halde, iş ak— di tarif olunmamıştır. İş akdinin muhtelif bakımlardan — Borçlar Ka- nunundaki umumi akit mefhumun- dan ve hususi olarak hizmet ve istis- na akidlerinden farklı olduğu muhak- kaktır. İş akdinin tarif olunmayışı Milletlerarası Kalkınma Bankası Eylül ayının başından berı İstan- bul, bir seri ilim ve san'at tari- hi toplantı ve konferanslaruıa sah- ne ve şahit olmuştur. Malüm mües- sif hadiseler vukua gelmemiş ol- saydı, içinde bulunduğumuz ay İs- tanbul için ilmi çalışmalar ayı o- lacaktı. Böylece memleketimiz ve İstanbul son zamanların en kesif milletlerarası faaliyet merkezlerin- den biri haline gelmenin hazzını ta- dacaktı. İstanbulda bu ayın başından be- ri yapılmakta olan milletlerarası konferanslardan biri de Milletler- arası Kalkınma Bankası ve Millet- lerarası Para Fonunun mutad yıl- lık toplantısıdır. Toplantı 12 Eylül- de açılmış olacaktır. Bu iki mil- letlerarası müessese kurulup faali- yete geçtiklerinden beri her yıl bir memlekette yıllık toplantısını ya- parlar. Müesseselerin, daha harp bitmeden evvel, Bretton-Woods'ta toplanan konferansta, yapılan u- zun müzakerelerden sonra kurul- ması karar altına alınmıştır. Har- bin sona ermesiyle -birlikte bu iki müessese kurulmuş ve 1943 yılın- dan itibaren de faaliyetlerine baş- lamıştır. Bu vaziyete göre gerek ünya Bankası - (Milletlerarası Kalkınma Bankası) ve gerek Para Fonu on yıldır faaliyet halindedir- ler. 12 Eylülde İstanbulda açıla- cak olan toplantı onuncu yıllık top- lantıdır Milletlerarası Kalkınma Ban- kası ve Milletlerarası Para Fonu için iki ikiz müessesedir denilebi- lir. Aynı tarihte, ayni devletler ta- rafından ayni anlaşma dahilinde ve ayni gayelere hizmet etmek için kurulmuşlardır. Birinin azası olan devletler diğerinin de azasıdırlar. Yıllık toplantılar her yıl ayni ta- rihte ve ayni murahhasların hu- zuruyla yapılır Bugün müesseselere aza bulu- nan devletlerin sayısı 58 i bul- muştur. Sovyet Rusya ve civarın- daki peykler aza devletler arasına katılmamışlardır. Üye evletler dünyanın hür kısmına mensup devletlerin ekseriyetini içine almış durumdadır. Dünya ekonomisinde ve milletlerarası ticarette önemli yer ve rol sahibi olan devletler her iki müessesede daimi temsilci bu- lundururlar. Meselâ Amerika, İn- giltere, Fransa ve İtalya bunlar a- rasındadır. Ayrıca her devlet yıl- lık toplantılara en yüksek ve kıy- metli maliye ve iktisat uzmanları- nı göndererek katılmaktadır. Bu- nun böyle oldugunu bu yıl bilhassa gayet yakından görüyo Her iki müessesenin kuruluş gayelerini, genel olarak, genel dün- ya istihsalini arttırmak, milletler- arası ticaret munasebetlerının ge— lişmesine yardımcı olm yoldan milletlerin hayat sevıyele— rini yükseltmeye çalışmaktır, diye tesbit edebiliriz. Her iki müessese bu gayelerin tahakkuku için ken- dilerine ayrılan mevzular dahilin- de on yıldır. başardı bir faaliyet göstermektedirler Milletlerarası Kalkınma Banka- sı, ki çok zaman kısaca Dünya Ban- kası diye anılır, normal bir ban- ka gibi faaliyette bulunur. Banka- nın kurulma gayesi, daha hususi olarak, harp esnasında harap olan memleketlerin yeniden ihyasına yardımcı . olmak ve iktisaden az gelişmiş memleketlere yardımlar- da bulunmak suretiyle, memleket- lerin kalkınmasına, prodüktivite- nin artmasına, istihsal imkânları- nın bollaşmasına zemin hazırlıya- rak, dünyada sefaletin azalmasına ve yaşama seviyesinin — yükseltil- mesine hizmet etmektir. Banka bu hizmetleri üye devletlere uzun va- deli ve uygun faizli ikrazlarda bu- lunmak ve iktisaden az gelişmiş memleketlere — girişilecek — işlerin tesbitinde, projelerin hazırlanması ve tekemmülü sırasında teknik yardımlarda bulunmak suretiyle i- fa eder. Banka faaliyete geçtiği AKİS 17 EYLÜL 1955