YURTTA OLUP BİTENLER Bir Neslin Vazifesi Dış Yardım 300 mü, 30 mu? Geçen haftanın sonlarında Paristen Yeşilköye gelen bir uçaktan uzun boylu, yorgun lü, traşı hafifçe u- zamış orta yaşlı bir zat çıktı. Üzerin- de gri bir elbise, kolunda trençkot vardı. Bu, Başbakan Muavini' Fatin Rüştü Zorluydu. Hayatının en zor - ama en başarılı değil - vazifesinden dönüyordu. Memleketten ayrılmasının üzerinden uzun haftalar, hattâ ay- lar geçmişti. Evvelâ Atlantik Paktı- nın Bakanlar toplantısında Türkiyeyi temsil etmiş, oradan Amerikaya ge- çerek dostumuzda talep ettiğimiz u- zun vadeli bol kredinin temini için müzakerede bulunmuştu. Fakat mü- zakerelerin neticesi yurda kendisin- den evvel ulaşmıştı. Biz 300 milyon dolar borç istiyorduk, Amerika 30 milyon dolar hibe edıyordu Teselli verici tek taraf ortada "şimdilik" ta- birinin mevcudiyetiydi. Gazeteciler Başbakan Munavinini uçaktan inerken herkesten evvel ya- kaladılar ve malümat sonlular. Fatin Rüştü Zorlu batı âdetlerine vâkıf bulundugundan istenilen izahatı, kı- saca ve mühim esrar açıklamadan verecekti. Bir memleket umumi ef- kârının böylesine mühim bir mesele- den derhal haberdar tutulması gerek- tiği kanaatındeydı Bütün demokra- silerde bu, ayı şekılde cereyan edi- yordu. Fakat ağzını açmasına Za- man kalmadan gene kendisi gibi u- zun boylu, ince, ama iyi. traş olmuş ve daha genç biri yanına yaklaştı. Bu Başbakanlık özel Kalem Müdürü Muzaffer Ersüydü.Bildirildiğine gö- re Başbakan Adnan Menderes, Mu- avinini bekliyordu. Hakikaten uçak meydana inerken Adnan Menderesin büyük otomobili de meydana giriyor- du. Başbakan, muavinini samimiyetle karşıladı. Gülümsemesinden cesaret alan gazeteciler onun yanında Fatin Rüştü Zorluya suallerini tekrarladı- r. Ama cevabını Adnan Menderes-, ten aldılar. Başbakan — Müsaade edin efendım, dedi, evvela bana malümat versi Muhabirler bir takım yanlış ha- berlerin dolaştığını hatırlattılar. Baş- bak aldırmadı. Istenılen yazılsın, bız duzelt- mesini biliriz..." diyı D.P. Geni Başk nı muhalefet yıllarından bu yana basının ve efkâ- rı umumiyenin demokrasılerdekı ro- lü ve vazifesi hakkındaki fikirlerin- de hayli değişiklik yapmıştı. Hakika- ten yardımın reddi veya müzakere- lerin mahiyeti hakkındaki ilk resmi görüş ancak bu tanın ortasında, Çarşamba akşamı açıklandı. Hem de bizzat Başbakanın ağzından. Ancak bu defa da öteki uçtan ifrata varıl- hükü- mıştı: Türkiye Cumhuriyeti Biz bir nesiliz. Yaşlarımız yirmi beş ile kırk beş arasında deği- şiyor. Elbette ki bu, bir tel örgü değildir. Yaşları yirmi beşin altın- da veya kırk beşin üstünde nice insan var ki gönülleriyle bizim saf- larımızdadır. Buna mukabil bilim- le ayni senelerde doğan kimseler tanıyor, kimseler biliyoruz ki nes- limizin idealleri ile alâkaları bile yoktur. Ama gene de biz bir nesi- liz, Atatürk inkılâplarının sonun- cusu olan Demokrasiyi - sıfatsız bir Demokrasi - bu topraklar üze- rinde bu millet için gerçekleştir- mek bize mevdudur. ir neslin verdıgı savaştır. Her savaşta oldu- ğu gibi bunda da yaralananlarımız, şehit düşenlerimiz olacaktır. Bun- ların yanında, ters yüzü edip ka- çanlarımız da bulunacaktır. Bazı- larımız ıstırap çekeceğiz. Bazımız fedakarlık yapmak mecburıyetın- de kalac . Bir kısmımız ise bile bile tehlıkeye atılacak, gönüllü ola- rak vazife göreceğiz. En sonda za- ferin bizde kalacagım bildikten sonra ne gam! Her şey gelip ge- çecek, ama bu memleket demokra- siye kavuşacaktır. İktidar, Muhalefet... Bunlar su- ni sınıflandırmalardır. Demokrasi- yi isteyenler ve demokrasiyi iste- meyenler: işte çarpışan iki zümre bunlardır. Biz öyle hürriyet kahra- manlarına rastladık ki altlarında bir koltuk bulunca seneler senesi şampiyonluğunu yaptıkları fikirle- ri, dâvaları bir kenara bıraktılar. Mucadele ettikleri kanaatleri be- imsediler, onların avukatları ke- sıldıler Bız Öyle hürriyet kahra- manlarına rastladık ki dünkü söz- lerini inkar ettiler, o sözleri bugün tekrarlamaktan başka suçu olma- yanlar?, yapmadıklarını bırakma- dılar. mokrat Parti yet Ha lk Partisi.. Cumhurıyetçı Millet Partisi.. Bunlar da bir ta- kım etiketlerden başka şey delil- dir. İçimizde partililer var, parti- sizler var. Bizi birbirimizden ayı- ran parti olmadığı gibi, birleştiren de parti olmaktan uzaktır. Davaya inananlar ve davaya inanmıyanlar: hakikat bundan ibarettir. 1945 den bu yana geçen on se- nenin, pek çok şeyi de beraberinde degıştırınış bulunduğunu; o on se- nenin havası içinde büyüyüp yeti- şenlere artık lıurrıyetsızlıgı kabul ettırmege imkân olmadığ r- memek için körlük bile kal'ı degıl— metinin başkanı, bir havadis ajansını tekzip için beyanat veriyordu. Hal- buki Anadolu Ajansının bu vazifeyi üzerine alması çok daha yerinde 0- lurdu. Cüneyt ARCAYÜREK dir. Şu parti iktidarı kaybederse, şu parti iktidarı kazanırsa biz şah- sen ne elde edecek, elden ne çıka- racağız? Hiç bir şey... 1945 ile 1950 arasında elimizden gelen bütün gayretle muvaffakiyetine çalıştığı- mız fikrin zahiri temsilcisi parti ik- tidara gelince, kimden gidip ne is- tedik? Bir tek demokrat lider çık- sın da "bizden şunu ıstedı, biz yap- madık" desin, kalemimizi ebediyen kırmağa hazırız Onlardan istedi- ğımız vaad ettikleri demokrasiy- i. Onu alıncaya kadar, her, ne pa- hasına olursa olsun mucadelemız- den bir an vaz geçemiyeceğiz. Biz, Şefin adı Ahmet değil de Mehmet oktun diye uğraşmadık. Biz, hürri- yetimizi temin için çalıştık. Son on senenin havasını teneffüs edenler, yollarından alıkonulamazlar. Buna teşebbüs edenler ise, bugünkü kud- retleri istediği kadar korkunç bu- lunsun, mağlüp olmaya mahküm- durlar. Azmimizi yenemiyecekler- dir. r partiden, her yaştan, her sınıftan demokrasiye inanmış, o nun Avrupalı mânasına iman et- mış milyonlarca insanız. Bir yerde iri susturulursa, bin yerde bini başlar. Kısa müddetler zafer, kar- şı tarafta kalmış görünebilir. Ama, dünyanın her yerinde muzaffer o- lan fikirler bizde de nihai galebeyi sağlıyacaktır. Öyle bir an gelecek- tir ki cereyan bir çığ halini alacak ve sedler dayanamıyacaktır. iç kimseden korkumuz yok- Hiç bir şey. bizi yolumuzdan donduremıyecektır Ne şahsi kini- miz, ne şahsi sevgimiz vardır. Tut- tuğumuz bir taraf mevcut değil- dir. Bugün iktidarı ellerinde bulun- duranlar Demokrasi yolunda bir tek adım atsınlar, onların en can- dan teşvikçisi, en hararetli müda- fileri — kesiliriz. Şampıyonlugunu yaptıkları, rey almak için gerçek- leştireceklerini vaad ettikleri hür- riyeti sağlasınlar onları daha se- neler senesi başımızda tutmaya hazırız. İstediğimiz başka şey yok- tur. Ama tohumlarım vaktiyle biz- zat attıkları fikirler — meyvalarını vermiştir. Şahıslar ezilmekle, şa- hıslar susturulmakla o fikirler bu vatanın sathından silinmez. Olsa olsa, onları sümek isteyenler ilk seçimde siliniverirler. Tabiat kanunları, hükümlerini icra edeceklerdir. Bir saatin ibre- lerini hıç, ama hiç kimse ters dön- düremi Çeşitli haberler Uzun vadelı bol kredı talebımızın is'af mayıp onun yerine “şim- dilik"” kaydıyle 30 mılyon dolar hi- be edildiği havadisi memleketimize iki AKİS, 18 HAZİRAN 1955