ketin ikiye ayrılmasını resmen tanı- maktan başka mana ifade etmiye- cekti. Boylece Ruslar filf durumu, hukuki durum haline sokacaklardı. Bu fikir doğruysa Ruslar, Doğu Almanyayı bir pazarlık sonunda el- den çıkarmayı göze almış değillerdi. Batı Almanyanın silâhlanmasına ve Atlantik Paktına alınmasına mani olamıyacaklarını idrak etmişlerdi. Şimdi düşündükleri, NATO'ya karşı, kurdukları Varşova Paktını Dogu manyayla beraber tatbik mevkııne koymaktı. Bunu Dr. Adenauer'e söy- lemekte ihtimal ki fayda mülâhaza 0- lunmustu. Belki Almanyanın birleş- tirilmesi de bahis mevzuu olacaktı. Fakat Ruslar öyle şartlar koşacak- lardı ki, bunları kabul etmek son de- rece güç .bulunacaktı. Buna muka- bil teklifleri red mecburiyetinde, kal- mak Başbakanı Batı Almanyada çok güç bir mevkide bırakacaktı. em- İin'in istediği de buydu. Dr. Adenauer'e itimat Davet haberi alınınca Batılı mer- kezlerden işitilen ses "Dr. Conrad Adenauer'e itimad ediyoruz" oldu. Hakikaten 'bu haftanın başında A- merikalılar Alman başbakanına son derece parlak bir kabul gösterdiler. EFisenhower ve Dulles, yaptıkları ko- nuşmalarda bu itimad ve emniyeti İZz- har ettiler. İngiltere de Batı ya ya yapılan bu teklifi müsait kar- şılamıştı. Üç dışişleri bakanı Amerı— kada buluştuklarında görüşler sında ittifak müşahede edildi. Uste- lik Fransa Dışişleri Bakanı Antoine Pinay Amerikaya gelmeden evvel Pa- riste Molotofla da görüşmüş, yemek yemişti. Temekte Başbakan Edgar Faure da hazır bulunuyordu. Bu ba- kımdan, davetten sonra Ruslarla gö- rüşmüş olan M. Pinay batılı meslek- taşlarına faydalı haberler taşıyordu. Başbakanının Moskovayı ziyaretinin Dr. Raab'ın veya Krut- çef ile Bulganinin seyahatleri sonun- da elde edilen neticeler kadar sansas- yonel . neticeler doğuramayacağı aşi- a Almanya "Büyük He- def"i teşkıl etmektedir ve onun ü- zerinde uyuşmak tabii çok daha zor- dur. Ama buna rağmen ikinci Dünya Harbinin bitişinden on yıl sonra bir hakikât, bütün parlaklıgıyle ortaya çıkmıştır a büyükle- ri arasındaki yerini almıştı Bu Al- man milletinin kıymetli ve demokrat bir devlet adamının idaresinde elde ettiği hakiki zaferdi. Zaferlerin sa- dece savaşta kazanılamıyacağı anla- şılıyordu. Dörtler konferansı Bir ay sonra... Rusyanın Alman Başbakanı Dr. nrad Adenauer'i Moskovaya da- vet ettıgı günden bir gün sonra Was- hington'da bir toplantı yapılıyordu. Toplananlar üç batılı devletin yani Amerika, İngiltere ve —Fransanın AKİS, 18 HAZİRAN 1955 teknik temsilcileriydi. Dört Büyükler konferansı bir ay içinde Cenevrede başlıyacaktı. Müzakere edilecek me- selelerde batılılar bir fikir birliğine varmalı ve Rusların karşısına öyle çıkmalıydılar. İşte —Washington'da buluşan teknisyenler - politika tek- nisyenleri - bunu sağlamaya çalışı- yorlardı Gündemlerinde bir çok madde .vardı. Bu maddeler, Dört Büyüklerin müstakbel gundemını de teşkil ede- cekti. 1 numaralı Alman meselesıydı müşterek Sılahsızlanma, mı Onı dan guvenlıgı geliyordu. Doğu-Batı ticareti, Uzak seleleri de üzerin! urulacak hu- suslardı. Teknisyenler çalışmalarını u haftanın ortasında bıtırdıler ve verlerini Pinay, MecMillan ve Dulles'a bıraktılar. Uç 'patılı dışışlen bakanı, Başkan Eisenhower Ümit veren adam toplantı yeri olarak New fork-'u seç- mişler. dı Aynı esnada Almanya Baş- bakan uer de oradaydı Batılı Dışışlerı Bakanları bir kaç g sonra Rus Dışişleri Bakanı Molotof ile gayrı resmi bir toplantı yapacak- lardı. Birleşmiş Milletler Teşkılatının bütün azaları 20 Haziran günü kilâtın on yıl evvel temelinin atıldıgı San Francisco'da olacaklardı. Elbet- te ki parlak merasimler yapılacak nutuklar soylenecek ziyafetler veri- lecek, kabul resimleri tertıplenecek- ti a dunyanın dört tarafın- dan San Francisco'ya akın eden ga- zete muhabirlerini asıl uğraştıracak olan "kulis" lerdi. Hepsi, dört dışişle- DÜNYADA OLUP BİTENLER ri bakanının toplantılarından haber- ler sızdırmaya çalışacaklardı. Zira ünün hadisesi oydu. Dört günlük toplantı Dört en büyüklerin, yani Başkan EFisenhower, Mareşal- Bulganin, Sir Anthony Eden ve Edgar Faure'un 18 Temmuzda Cenevrede buluşacak- lan anlaşılıyordu. Konferans 21 Tem- muza kadar devam edecekti. Tabii bu dört günlük hudutlandırma resmı değildi. Eğer icap ederse, görüşm ler uzatılabilecekti. Fakat bılhsa Başkan Eisenhower'in pek fazla vak- ti yoktu Bir an evvel Amerikaya dön- mesi icap edecekti. Zaten Başkan, ilk defadır ki memleketınden dışarıya çıkıyoı'du ünde, dünyanın bütün me- selelerı halledılebılır mı" Buna kim- se ihtimal vermiyordu. Zaten bahis mevzuu olan da, bu değildi. Dört Bü- yükler zemini hazırlıyacaklar, pren- sipleri koyacaklardı.' Dışişleri Ba- kanlarının daha sonra bir çok toplan- tı yapmaları gerekecekti. Teferruatı tesbit, onlara ait bulunacaktı. İş dört hukum t başkanının bu prensipleri vazedebilmelerinden ibaretti. Bunu yapabilecekler miydi? etin ve pürüzlü meseleler eksik olmaktan uzaktı. im bir dâ- va, Rus peyklerının vazıyet iydi. A- merikadaki kanaat, bu memleketler köle durumunda buluııdukça bir ba- rışın kurulamıyacağı merkezindeydi. Rusya, tarafsızlardan — müteşekkil kordon mu istiyordu? Pek âlâ, kor- don kurulabilirdi. Ama peykler ta- rafsız hale getirilip buna dahıl edil- meliydi. Buna mukabil Rusya, peykle- rinin tamamiyle mustakıl devletler olduğunu ileri sürüyor, oradaki ko- münist rejimlerin halkın bir arzusu- nun ifadesi bulunduğunu söylüyor ve başkalarının iç işlerine karışmamak prensibini elinde silâh gibi sallıyor- H bu du. Halbuki herkesçe malümdu rejimle zusu değil, Rus İş- gal kıtalarının sungulerıyle kurul- muştu ve milletin hakiki rı da- yanmıyordu. Bu meselenııı buyuk gü- rültüler koparmasını beklemek lâ- zımdı. Bir diğer mesele, batı memleket- lerindeki komünist hareketleriydi. Bunların da Moskovadan idare edil- diği aşikârdı. Fakat ortada meşhur Litvinof andlaşması vardı. Batılılar, dünya komünistlerinin Moskova 'daki rının tiyorlardı. Buna mi son derece masum bir tavır takmı- yordu ki hakiki anlaşma için bu mas- ke en iyi garanti sayılamazdı. Avrupanın güvenliği nasıl sağla- nacaktı? Ruslar ,Almanyanın derhal bırleştmlmesmden zıyade Avrupada- ki yabancı kıtaların geri alınması ü- zerinde duruyorlar ve Amerikan üs- lerinin durumunu bahis mevzuu ede- ceklerini gösteriyorlardı. Zaten Krem- İlinin bütün manevrasının Amerikaya