R A D Y O Ankara Parasını alamayanlar Radyoevinin — muhasebe müdürü O- dasına giren sanatkâr yüzüne bakamadı. Ne istediğini bılıyordu Ve âylardan beri aynı cevabı tekrarlıyor- — Henüz hiç bir şey yok". Karşısındaki sanatkâr güldü, fa- kat bu gülüş acı ve tenkid dolu bir gülüştü. 1 Ocak 1956 tarihinden itibaren Ankara Tradyoevinin yayınlarına gi- ren, gerek radyo mensubu, gerekse hariçten davet edilen sanatkârların bir büyük derdi vardı. Mesailerinin karşılığını alamıyorlardı. Aylardır bu mesele askıda kalmıştı. Aylardır sa- natkârlar kapı kapı dolaşmışlar, eski müdürden yenisine kadar hemen her- kese dertlerini anlatmışlardı. Her me- sulün verdiği cevap ayni oluyordu: Kararname çıkmadı Hakikaten radyoevinde muhtelif emisyonlara girip çıkan sanatkârlar için bir ücret listesi hazırlanırdı. Bu listede programların nevine, karak- terine göre ücretler bulunurdu. Rad- yo idaresi her yeni senenin başında bir komisyon halinde çalışır, verile- cek ücretleri tesbit eder ve bir ka- rarname hazırlıyarak bunu Başba- kanlığa gönderirdi. Ancak Başbakan- lığa gitmeden önce, bu kararnamenin geçtiği bazı yollar vardı. Bu seneye kadar kararname yollarda hiç bir a- rızaya uğramadan yürümüş, yeni se- nenin ilk avının onuncu veya on be- şinci günü Bakanlar Kurulundan çık- mış, sanatkârlar da mesailerinin kar- şılığını tayin edilen miktarlar üze- rinden almışlardı Bu sene radyoevi idarecileri - Mü- nir Müeyyet Bekman zamanında - bu Ücret Llistesini hazırlamışlardı. Listeyi muhtevi kararname — Maliye Bakanlığına gitmişti. Fakat orada u- zun müddet kalmıştı. Aylarca bek- lemiş, bugün yarın denilirken karar- namenin bir türlü Bakanlar Kurulu- nun tasvibinden çıkmadığı görülmüş- tü. Nihayet bir meraklısı hadiseyi tahkik etmiş, kararnamenin henüz Maliye Bakanlığından, Başbakanlığa gitmediğini tespit etmişti. Bakanlık- tan hususı mahıyette alınan bir ce- vap ise "unutuldu" olmuştu. Bu u- nutkanlık izale edilmiş, kararname Başbakanlığa sevk olunmuştu. Fa- kat bir buçuk ay önce Başbakanlığa giden kararnameden hâlâ haber yok- tu. Ancak, radyo sanatkarları işin ü- zerinde — idiler takip — ediyorlardı. Bu takipten “edindikleri malümat Bakanlar Kurulunun son günlerde ka- rarnameyi tasdik ettiği noktasında toplanıyordu. Fakat bir mesele daha vardı, mesailerinin karşılığım alabil- meleri için kararnamenin yüksek tas- dike de iktiranı ve Resmi Gazetede AKİS, 18 HAZİRAN 1955 ilânı gerekiyordu. Halbuki Cumhur- başkanı İstanbul'da idi. Radyo idare— sinin hareketi beklenıyordu ve kara namenin bir an önce çıkmasını teının etmesi isteniliyordu. Kararnamenin İstanbula gönde- rildiği işitildi, fakat bu sırada Cum- hurbaşkanı ani olarak Ankaraya dön- dü. Şimdi tek bir endişe vardı; ha- kikaten kararnameyı ihtiva eden ev- rak İstanbula gönderildi ise geri gel- mesi bir mesele olacaktı. u hâdise bir devlet radyosunda cereyan ediyor, bir devlet radyosunun emisyonlarına, programlarına girmiş, parayı hak kazanmış sanatkârlar üc- retlerini zamanında alamıyorlardı. Halbuki bu radyo idaresi A dan Z ye kadar garp anlayışı içinde çalıştığını bağıra çağıra ilân ediyordu. Artı a- İskender Ege İsim değişikliği ya yakın zamandan beri sanatkâr parasını alamıyor, tabiatiyle bir va- zifeye yeniden çağırıldığı zaman dü- şünüyor, dışarıdan aldığı teklifler ile radyodan alacaklarını bir terazinin kefelerine koyuyor ve red cevabını veriyordu. Esasen bugün radyolarda sanatkâr olarak vazife almak bir kaç maksadın neticesi idi. Bazı isim- ler vardı, radyo vasıtasiyle kendileri- ne şöhret yapıyorlardı, pıyasada iş bulmaları kolaylamıyordu. retler vardı ki, piyasada çalışırlarken radyoda soylemek sureti ile re larının kuvvetlenmesini temin edebı— liyorlardı. 5 adyoda çalışanların aldıkları üc- retler dışarıda kazandıklarının yanın- da devede kulak kalırdı. İsim yapmış olanların bu paraya İhtiyacı yoktu, fakat ne de olsa bir hakdı. Radyonun ücretleri dahi ödeyemez hale geldi- ğinin etrafa yayılması bu sanatkâr- ların çekilmesine, yol açıyordu. Şöh- retse şöhret diyorlar, isimse isim di- ye söyleniyorlar ve radyo evinde bir vazifeye, bir programa çagrıldıkları zaman dudak büküyorlardı. Radyoe vine sanatkâr bulmak — güçleşmişti, parasını aylarca alamıyan - az da olsa - sanatkâr programlara iştirak etmekten kaçıyor Bu nasıl isti- nasıl bır amme mü essesesi idi? amme müessesesi işlerini zamanında görmek için ted- birlerini her şeyden ve herkesten ev- vel alırdı. Bahusus ki, bu radyo mü essesesınınBakanlarKurulundasan— dalya sahibi bir bakanı vardı, bu ba- kanlığın ismi Devlet. Bakanlığı idi. Devlet Bakanlığının mühim vazife- lerinden birisi radyoların İslahı ve radyoda Işlerın eskisinden daha iyi yürümesini temin etmekti. Bakanlar Kurulundan Tradyo sanatkârlarının ücretine dair kararnamenin bir an önce çıkması için uzun zaman bek- lemeye lüzum olmamalıydı. Bakanın "radyoları en ucuz eğlence vasıtası" halıne sokarken, bu türlü aksaklıkla- rı, hem de bu türlü mühim aksaklık- ları duzeltmeyı vazife bilmesi lâzım- dı. Bu durumdan haberdar olmaması da imkânsızdı, çünkü radyoevinde o- lup bitenler kendisine muntazaman haber veriliyordu. Fakat ne çare ki hâl budur ve rad- yo idaresi programlara sanatkar da- vet etmekten çekinecek hale gel- mişti Yeni bir müdür Bu — haftanın başında Pazartesi ak- şamı, Radyo gazetesinden hemen sonra Ankara radyosunun bir spike- ri Chopin'in fa minör piyano konçer- tosunun çalınacağını söyledi. Çalan piyanistin ve orkestra ile onu idare eden şefin isimleri de söylendikten sonra konçerto başladı. Fakat biraz sonra inanılmaz bir hadise cereyan etti, konçertonun yerini Ravel'in bo- lerosu aldı. Bir müddet de bolero de- Vam etti, ortasında spikerin sesi tek- u, Özür diliyordu, yan- lışlıkla konçertoya bolero karışmış- "Şimdi" dedi, "Chopin'in fa minör keman konçertosunu çalıyoruz Hal- buki konçerto piyano konçertosuydu Piyanist muvaffakiyetle çaldı. Bu sırada radyo müdürünün adı Münir Mileyyet Bekman değil, İs- kender Ege idi ama anlaşılıyordu ki isim degışıklıgıyle radyoda pek çok şey degışmy müddet ewel Ankara radyo- evi yenı bır isimle çalkalandı, radyo müdürlüğüne Münir Müeyyetten son- ra, İskender Ege getirilmişti. Bu i- sim, bir sura yeni tayinin başında yer almıştı ve hakikaten radyo mensup- ları arasında bir sürpriz tesiri uyan— Çünkü İskender Ege bun dan bir müddet fince radyoevinde ra- portör olarak memuriyet almış, son- ra Basın Yayın Umum Müdürlüğüne geçmiş ve kısa bir zamanda hür çok kademeleri aşıp nihayet raportör ola-