K A D I| N Tuzak Aile Erkeklere tavsiye Bakınız gecelilerde intihara teşeb- büs eden meşhur sinema yıldızı Judy Garland erkeklere ne tavsiye ediyor: “Bir erkeğin bir kadını ne şekil- de sevmesi icap ettiğini bildiren bir- çok yazılar yazılmıştır. Ben, daha zi- ade bir erkeğin severken neler yap- maması icab ettiğini söylemek istiyo- rum.. art şudur: dızgınlerı hıçbır zaman elden bırakm ! Onları hiç bir zaman mıze vermeyin bizi ne memnun, eder, ne de me- sut' Bılıyorum itiraz edeceksiniz, çünkü biz kadınlar, ekseriya bu diz gınlerı ele almak, evde hâkim olmak arzuları gösterir, hatta evlenir evlen- z, açık veya kapalı şekilde, hakim olma mücadelelerine başlarız.. Bu bi- zim içimizdeki muazzam tezattan do- ğan bir mucadeledır sizleri ede silâhları kullanırız, arzumuz sızın galıp geldıgınızı gor— mektir.. Siz mesut olmak için bu mü- cadelede, cıdden galip gelmek zorun— Çi bız, kadınlar yaradı- lış ıtıbarıyle idare etmek değil, idare edilmek isteriz. Dizginleri eline alan kadına gelince, mesut etmediği gibi, mesut da olamaz. Zaten bence, kadı- nın kocasına karşı açtığı bu mücade- le doğrudan doğruya onu teste tâbi tutmaktan ibarettir bir tereddude dü: meden kocasına güve- nip ona inanmak, ona itimat tmek onu kuvvetli gormek ister.. Erkeği bu kuvvetini doğrusu, insafsızca, de- ya, ıpınız, bir karakteriniz el izin için makbul kadın, istediğini bilen, fikirleri sarih olan li kadındır ve belki siz, ona tâbi olmaktan sevk duyacak: - vini, sızı, çocukları ıda re etsin iste- tâbi olmakla; istıyerek, kadma bazı haklar vermek a! dağlar kadar fark vardır Fak t ilk günden sizin ne istediğinizi bilmeniz ve bu istediğinizi kabul ettirecek ka- dar kuvvetli olmanız şarttır. Kadını, tabiat daha ziyade takib eden bir ta yaratmıştır. En mütehakkim ka— dın bile, erkegını bulunca ona tâbi o- lur. Sevdiğiniz kadının erkeği olun.. Ancak, an biz her şeyden ev- vel, daıma sevildiğimizden emin ol- mak steriz. Bizim huysuzluklarımız, bizim kavgalarımız, mücadelemiz hep sevilmemek şüphesi ınden unutulmak korkusundan doğar. ruat bizim n mühim değildir, yeter ki sevildi- gımızı bilelim. Sofrayı toplarken yar- dım etmeyen, çocuk sesinden rahat- sız olup bagıran karısının kapı soh- Oniki buçuk liraya kadın ayak- kabıla talonları, 25 kuru: Ha- yır, hayal kurmuyorum Maksadım eskiyi yâdetmek de değildir. Bu u- cuz mallar bu; piyasada mev- cuttur Caddelerde koşe başların- da, ara sokakları da yıkılan dü kân oyuntularında, herhangi bır kovukta yerleşip sabahtan akşama kadar ucuzluk mu]desı veren, siZİ 'azan şaşır- bazan sevin- diren ve sık sık sukutu hayale uğ- ratan, size aklınızda olmayan, ihti- yacmı duymadığınız şeyler aldırtan ve her çarşıya çıkışta bilhassa her ay başında pusuda eyen, size tuzak kuran ucuzcuları yakından veya uzaktan tanımamanıza, zaten imkân tur,. Her kadın, en te- nezzül etmeyenı bile, hiç olmazsa, çocuğuna bir oyuncak, bir elbezı, bir çorap almak için onlara uğra- mıştır.. Ekseri çorap iki günde yır- tılır, çocuğun başı bluzun yaka- sından geçmez. Satılan malların işçiliği, kalitesi düşüktür; fakat bazan da, ucuzcularda gayet göste- rişli, saglam ve iyi a tesa- düf edersiniz. Bu sizin ıftıharla ar- kadaşlarınıza göstereceğiniz, övü- gömlekleri, beş lıraya bahçe pan- ruşa mendil!. betlerine, terzi faturalarına sinirlenen koca, emın oun, çabuk affedilir. Fa- man, içten gelen bir ıfade ıle karısına aşkını belli etme- yen, onu ruhen ihmal eden erkek ko- lay kolay affedilmez. İçten gelen hareketleri izah etmek, anlatmak güç- tür. Karısına sık sık çıçek' yollayan erkek hoştur, kadına zevk verir ama r gün gelen bir çıçegın artık kıy- metı kalmamıştır. Çünkü b gi ışaretınden zıyade bır alışkanlıgı gösterir. Seven e düşünür selâ karısına çıçek gonderecegı yer- de, telefonda onu a akşam iş dö- nüşü buluşmayı teklıf eder, herhan- gı başka bir sürpriz duşunur, yepye- ni bir hediye alır.. Kadınları hedıyeden de daha çok mesut edecek şey, arada sırada on- larla yanlız kalmak arzusunu gös- termenizdir. Çoluk çocuk kırlara git- tiğiniz hiç olur mu? Hiç çocukları bi- raz uzaklaştırıp, karınıza elbısesın— den, saçlarından, saadetınızden bah- settiğiniz. vaki midir? Hayır mı? Halbuki bız hemen hemen yalnız bun- lar için yaşarız.. Yalnız ev idare e- den, yalnız çocuk bakan, nazarınızda yalnız anne olan kadın olmaktan o derece korkarız ki anlatamam.. B' İ sevin, bize hürmet edm, bize e bize kıymet verin; fakat dızgınlerı hıç bir zaman elden bırak - Jale CANDAN neceğiniz bir şeydir. Bu, âdeta si- zin keşfinizdir. Bilhassa İstanbul - da, Mahmutpaşada ve kapalı çarşı- da keşfe çıkan bir çok şık, zengin, meraklı hanımlar vardır.. Bunlar- dan bir tanesi terliklerini "Mer- can" dan alırdı, vakıa taksi para- ları malıyetı çok kabartır Beyoglu fiyatlarını — aşardı a kan "Mercan" d- keşfettığı terlıkler cidden şayanı hayret şeylerdi. İhtiyacı karşılamak için en bü- yük mağazalardan, en köşede kal- mış ucuzculara kadar, piyasayı tet- kik etmek gezip gördükten, kıyas- lamalar yaptıktan sonra, alış veriş- te bulunmak, zaman kaybına da- yansa da muh kkak ki çok fayda- lı oluyor Çünkü bazen aynı mal n yana dükkânlarda büyük fark- larla satılıyor.. Bazen ışportacının malı büyük bir mağazanın malı i- le eş olup yarı yarıya bir fiyat ar- zediyor; bazen de işportacı, büyük mağazadan insafsız davranıyor.. Bize düşen şey gözümüzü açmak- tır. Alacağımız mühim tedbirler- den biri de- her sokağa çıkışta, oşe başında Mal bekleyen, kalp- mizdeki ucuzluk hasretini is- tısmar eden işportacıların tuzağı- na düşmemek ve ucuzdur diye lü- zumsuz şeyi almamaktır. - mayın.. Kuvvetinize, kalbinize iyili- ğinize guvenerek peşinızden gelelim.. Ve aşkınıza inanalı! Sağlık Boşuna çekilen azap Neriman, sabahtan beri, zaten ken- disini zor zap tediyordu. Kocasının yemeği örtüye dökmesi hardalı taşı- ran damla o du z “— Yetişir, dikkat edin. Ben sizin hızmetçınız değilim" diye bağırıyor- Daha da neler söylüyordu! Koca- sı şaşkın şaşkın seyrederken, o elin- eki bardağı fırlattı, kırdı ve yemek yemeyen çocu; övdü.. Nihayet ağ- hya ağlıya odasına çekildiği -aman v halkı, rahat bir nefes almıştı. Halınıe kadın, gundelıge hizmete e cö- “dünya malı" mevcuttu. Do lime kadın, daha iyisini bulamazdı.. Memni ıındu Memnundu ama işte o gün, e elleri but kesmişti, maf- salları agrıyordu Hanım gayet yu- muşak bir sesle, yerleri silip silmiye— ceğini sorunca birden parlayıverdi: AKİS, 18 HAZİRAN 1955