Y I B Sosyal Hayat Öldüren sokak Hekimdi. Bir işçi günde sekiz sa- t çalışıyor. Muhakkak on iki _.G celeri tatlı uy- yordu, sekizde iş başı yapmak zorun- da idi. Öğleyin bir saat ıstırahatı vardı. Akşam sekizde t! dö- nüyordu. Sokak İrili ufaklı bır çok çocukla doluydu Top oynayanlar sut çekenler. Müthiş bir frikik e den avuta gıdıyor Saklambaç oyna— yanlar, sobe sesleri, çıglıklar, feryat- lar, fren gıcırtısı, şoförün küfürleri. Arka tampona asılmış bır şehzade- nin en müstehcen küfürlerle cevapla- rı. Derken bütün mahalle çekirge sürüsü gibi adamın arabasına hü- cum ediyor, taslıyorlardı, taksinin camı gıttı On cam karaborsada 1000 lira. düşünüyorsunuz. yten, Tosun, isimleri yazılı arabanızı, (Kıbrıs bi- zımdır) ıbarelerı de .. "Yahu ara a bizimdir" dıyemıyorsunuz. "Kı— zım bu kötü Tresimleri buraya neye yapıyorsun, bu otomobildir, işhanı helası değildir” dıyemıyorsunuz En küçük bir şıkayetınızde mavi tulum bacı pantalonu giymiş bir sürü og lan ve kız anaları, babaları, dedele- riyle Üzerinize çullanıyor, söyleme- dklen' bırakmıyorlar, ."Biz çocu- ğuz, sen çocuk olmadın mı, kıymetli taksını yemedik ya, n erede oynaya— hm, sokak babanın malı m Ar ba- nı çek başka yere koy. Be m ba- bam müdür, benim babam profesor gibi laflar. Y'me, kızım senin artık evlen gelmiş, burada şüt nme çağı çekeceğine evde çeyiz hazırla,. Top kaybolduğu zaman herkes goğsunu üç görüyor- diyemiyorsunuz... Hülâsa sokak gürültü, bağırış, ça- ğırış, küfür, top sesleri, bisiklet çın çınlarıyle dolup taşıyor. Artık sabah- n beri n bir çok çarpık işlerle yorulmuş olan sınırlerınız ayaklan- mıştır. Tam uyku a varacaksınız. Komşunun yavr diş çıkarmakta- dır Karın grısına anason rakı, küllü kâr Viyaklamaktadır. Ust kattakı kıracının oglu zıp zıp yat ılerlıyor Gece yarısı oldu. Korna yasağına rağmen kapının Önünde nu- maralı taksi müşterisine seslenıyoı'- Müşteri de uyanmaz uykularda. Ni- hayet şafak sokuyor Saat yedı. Si- mitçi geçiyor, n r da gür sesi var. Opera artıstı olabılır Saat ye- di buçuk. Sütçü geçiyor. Saat sekiz gazeteci. Saat dokuz, odun yaranlar, sebzeciler meyvacılar inşaatta çalı- şanlar, kömür boşaltanlar, beton dö- kenler faalıyete geçti. Ve ışte, sinir- leriniz bu gürültülerle harab yine be- yaz bir gece geçirdiniz, işinize uyku- suz gidiyorsunuz r dakika işinizi bırakın. Dışar- da olup bitenlere kulak kabartın. Bir radyo sesi, bir araba gürültüsü, bir çocuk ağlaması, bir küfür, bir çıngı- rak sesı, bir motor uğultusu, satıcı sesleri, işçi kavgaları, bir türkü, bir opera, yanık bir memleket havası duyacaksınız. Bunları okurken, ya- sarken, çalışırken kulaklarından bey- nine ve sinirlerine ulaşan mütecaviz parazitlerdir. Bunların kötü tesirle- riyle uykusuz kalmakta, dinleneme- mektesin. Tansiyonun yükseliyor. İş- tahtan kesiliyor, yorgunluk, çalışma- ya isteksizlik ve kabiliyetsizlik his ediyorsun. Dikkatini bir noktaya top- lıyamıyorsun Bir okuduğunu bir kaç defa okuyorsun. Yazdıklarını kavrı- yamıyo: rsun Bu gürültüler gittikçe seni yıpratacak, sinirlerini bozacak. Dolaşım sıstemını çökertecek, hattâ seni erken bir ölüme suruklıyecektır Evinin bulundugu sokak; bütün uğul- tusu ve gürültüsü ile seni haberın ol- madan öldürüyor. Gürültünün ölçüsü Otellerin sokak üstüne olan odaları boştur. Gurultulu sokaklarda bü- yüyen çocukların gelişmesi gecıkır Normallere nazaran, zekalarında yüz- de 20 gerilik vardır. Daha karnında iken bebeğin kalb sesl eri gürültü tesiriyle süratlenir. Buyuk hava alanlarında çalışanlarda amir ve damar hastalıkları çok görülür. Farelerde büyük bir rultuyu uzun müddet dınletm_ekle sara husule geti- rilmiştir. Bir İngiliz bilgini de tam hıziyle işleyen bir motorun sesini din- leterek kobayları öldürmek mümkün olduğunu göstermiştir. Fabrikalarda- ki işçiler ve mühendisler yalnız ku- laklariyle değil, fakat bütün vucutla- riyle bir takım sesleri duymaktadır- lar. Onlar âdeta bir ses banyosu için- dedirler. Ultrason'dan infrason'a ka- dar bütün ihtizazlar kendilerine te- sir etmektedir. Gürültü sade kulak- ları rahatsız etmez. Kan damarlarını AKİS' E Abone olunuz Posta Kutusu 582 ve adaleleri de müteessir eder. Tan siyon yükselir, midede spazmlar hu— sule gelir. Kalb ritmi ve teneffüs ha- reketleri değişir. Daha 1910 da İtal- yan Mosso bir baş yaralanması neti- cesi beyni meydana çıkan bir şahısta en hafif gürültülerle o bölgeye kan hücum ettiğini tesbit etmiştir. Ame- rikalı Kennedy de 1947 de, beyne an- re]ıstror bır alet tatbik ederek kulak- lar ede küçük kese kagıtlar patlatmakla dimağ tazyikinin arttıgını göstermiştir. Bu gün sonometre denilen özel aletlerle bır insan kulağı için gurul nün fiz- yolo, _ı hududunu tayin etmek ve bir sesin ne zaman zararlı olacagını kes- tirmek mümkündür. S şiddeti "Decıbel" olarak gosterılmektedır Bir desibel kulağın duyabildi. en düşük ses şiddetidir. En hafif gurul— tüden en kuvvetliye doğru bir eşel yapılacak olursa bır akustik laboratu- varının tam sükünetinden başlama lâzımdır. Bu on desibeldir. Fısıltı 15 desibel, sabah meltemi tasırıyl yap- sibel olmalıdır. Pratikte 30 desibelle iktifa edilir. Bir apartmanda 40 desi- bel sükünet bulunmalıdır. Bu bir yap- kâğıdın yırtılmasiyle meydana sınırdan sonra artık gürültü başlar Kalabalık bir büroda hesap makine- sinin çıkardıgı ses, tam suratle gi- n bir tramvayın giırıiltüsiı 45 80 desibel arasındadır. Bundan tehlike başlar. 88 desıbele beş yıl maruz kalanlar sağır olur! Klak- son, demir matkabı, susturucusu ol- mayan bir motosıklet tünelden geçen tren gürültülerinden sonra çok ağrı- h sesler hududuna gelmiş oluruz ki bunlar da 110 desibelden ibarettir. Tabiatın en korkunç gürültüsü olan yıldırım 120 desibel kadardıı' Bundan sonra izabe atelyelerinin, uçak motor dairelerinin, marto- pılonların gürül- tüleri gelir. 130 desibelde insanın ku- laklarına ağrı veren hudud çok aşıl- mıştır. 140 desıbele dayanılamaz. Gürültü ile savaş Traiîk otomobi kornalarını sustur- a herşeyi halletmiş değildir. Kulaklarımın korumak için gürültü- yü süzen cihazlara ihtiyaç vardır. Bir yandan da fabrıkaların daha az gürültü yapan yahud tamamen sessiz makinalar icat etmelerı gerektır Bir motoru vibrasyonunu azaltan kauçuk ayaklar üzerine oturmak kafi değil- dir. Daha imali sırasında o motorun ışleyışının degıl sessiz olmasının ön plânda düşünülmesi gerektir. Teknis- yenler buna pek yanaşmazlar. Motor gürültüsü ile durtuklenerek yayala- rın yoldan çekılmelerı onlar için da- ha önemlidir. Motosiklet fabrikaları da sessiz motor kullanmak istemez- ler. Halkın gürültülü motorlardan hoşlandığına kailidirler. Anca ısa bir zamanda sessiz motorların taam- müm edeceği muhakkaktır. Hattâ belki de devlet gürültülü motosıklet- leri yasak edecektir. İngilterede tep- AKİS, 18 HAZİRAN 1955