s P Basketbol Avrupa şampiyonası Mecmuamızın basıldığı şu sıralar- da Peştede yapılmakta olan Av- rupa Basketbol şampiyonası sona er- miş olacaktır. 18 milletin iştirak et- tiği bu karşılaşmalar dört gurup üze- rinden yapılmakta ve hakikaten Av- rupa çapında büyük bir cazibe ve e- hemmiyet taşımaktadır. Hatırlarda olduğu gibi memleketten ayrılırken birer basın toplantısı yapan milli ta- kım antrenörü Samim Göreç ve Spor- tif Oyunlar Federasyonu başkam Fa- ik Gökay bu şampiyonadan fazla ü- mitli gözükmemişler dokuzunculuğun iyi ve onbirinci olmamızın da ihtimal dahilinde bulunduğunu — söylemişler- i. Hemen ilâve edelim ki isabet va- ki olmuştur. Fakat, gönül isterdi ki neticeyi daha evvelden kestirmiş 0o- lanlar ona göre metodlu bir çalışma takip etsinler. Dokuzunculuk veya on birincilik gibi dereceler de üçüncülüğe veya beşinciliğe insin. Yani bu vadi- de Avrupada söz sahibi olalım. Yok- sa kuru kuruya kehanette bulunmak ye neticeyi evvelden kestirmek mü- him bir kıymet taşımaz. Peştede ilk karşılaşmayı "Nip”" açık hava sta- ında, çekmiş olduğumuz kura mu- cibince İtalya ile yaptık. Takımımız uzun müddet kuvvetli rakiplerimize karşı canlı bir oyun çıkardı ilk dev- i 39-37 yani yarım basket farkla bitirmiştik. İkinci devrede ise oyunun insiyatifitti ellerine geçiren rakiple- rimiz neticede sahadan 86-63 galip ayrıldılar. Burada mühim bir nokta üzerinde durmak isteriz. O da İtal- yan milli takımının antrenörlüğünü yapan Amerikalı M. C. Gregor'un ta- Avrupa'da Basketbolcular Evdeki hesap çarşıya uymadı AKİS, 18 HAZİRAN 1956 0 R kanımız hakkındaki sözleridir. renör diyor ki: "Türk takımının tak- tiğini çok beğendim. Muhakkak ki basketbolü bilerek oynuyorsunuz. An- cak takımınızın uzun zaman beraber çalışmamış ve bu turnuvaya biraz a- cele hazırlanmış olduğunu zannediyo- rum. Halbuki basketbol uzun müddet beraber çalışmaya ihtiyaç — gösteren bir spordur". Bu dış objektiften dö- külen hakikatler karşısında donup kalmamak elden gelmiyor. Bir bakış- ta hükmünü veren antrenörü tebrik etmek yerinde bir harekettir. Bizim en büyük noksanımız beraber ve muntazam çalışmamış olmamızdır. Daha sonra Peştede yaptığımız mü- sabakalarda Finlandiyayı 82-66, Lük- semburg'u 72-59 yendik. Fakat bu arada Macarlara büyük bir şanssız- lık neticesi 66-55 yenilmiş bulunuyo- ruz. Şampiyonanın hakiki neticesi ancak önümüzdeki günlerde belli o- lacaktır. Ant- Atletizm Bayram Orta — boylu, şişman bir zat etra- ında bulunan gazetecilere: — Türk takımı nerede, yoksa ya- rışa girmiyor mu? diye sordu. Ha- ise 12 Haziran Pazar günü Mithat- paşa stadında cereyan ediyordu. Su- i soran zat Yunan atletlerinin ka- file başkanı idi. Gazeteciler birbirle- rinin yüzüne baktılar. Hiç kimse ken- disinde bu suale cevap vermek cesa- retini gösteremedi. Mahcup bir vazi- yette suçlu bir çocuk gibi bir şeyle oyalanmaya çalıştılar. Doğrusu bu hakikaten üzücü bir nokta idi. Bilin- diği gibi geçen hafta Mithatpaşa sta- dında İstanbul atletizm bayramının 26 ncı senesi karşılaşmaları yapılıyor- du. Müsabakalara davet edilmiş olan Yugoslavlar iki atletle Yunanlılar i- se tam bir takımla iştirak etmişler- di. Türk takımının kalbur üstü ele- manları ne hikmetse ortada gözük- müyorlardı. İşte Yunan kafile baş- kanı da haklı olarak bunu soruyor- du. Atletlerimizin bu yarışmalara neden iştirak etmediklerini samimi olarak söylemek icap ederse öğrene- cek bir tek şahıs bile bulunmadı. Ha- ni önümüzdeki Temmuz ayında Bar- celonada yapılacak olan Akdeniz o- limpiyatlarına hazırlık yapılacaktı.. Hani atletlerimiz Mısır karşılaşma- sından sonra muntazam bir şekilde çalışmalara tabi tutulacaktı. Bütün bunların bir laf, daha doğrusu kuru birer vaad olduğu pek erken anlaşıl- dı. Mithatpaşa stadı futbol maçları- na kapısını kapadığı belli oluyordu. Tribünlerdeki seyirci sayısı çok ço 2000 i geçmiyordu. Müsabakaya Cu- martesi günü saat 17.00 de başlandı. Mutad merasimden sonra alâkalı alâ- kasız bir sürü nutuk meraklıları Atletizm Bayramı Sadece koştular seyircilerin üzerinde soğuk duş teesi- ri bırakan uzun uzun konuşmalar yaptılar. Ne demek istediklerini hiç kimse anlamadı. Fakat kendileri memnun gözüküyorlardı. İki gün de- vam eden müsabakalarda alman de- receler hiç de memnuniyet verici de- ğildi. Düşük, heyecansız ve daha doğ- rusu sıkıcı kelimeleriyle izah edil- mesi doğru olan yarışlarda alman teknik neticeler şunlardır:' 110 engelli: i — Masellos (Yu- nan) 15,5-10. 400 metre: Fahir Öz- güder (Türk) 50,1-10. Gülle atma: Yatağanos (Yunan ) 14,41 metre. 100 metre: Çolakis (Yunan) 11,1-10. Çte- kiç Atma: Muzaffer İskender (Türk) 45.85 metre. 1500 metre: Turhan Gö- ker (Türk), 3.58,9-10. Üç adım: An- deriya (Yunan), 13,71 metre. 4x100: Birinci Fenerbahçe (Türk) 45,3-10. Sırıkla atlama: Efsetatiadis (Yunan) 3,90 metre. 400 metre: Kosmas (Yu- nan) 56,6-10. 200 metre: Çolakis (Yunan) 23,5-10. 800 metre bayan- lar: Sevim Çilingir 2,35,9-10. — 800 metre: Depastas (Yunan) 1,56,2-10, 5000 metre Papavasıdı (Yuna ) i 09.7-10. Disk atma: Yatağanos (Yu- nan) 46,12. Yüksek atlama: Çetin Şa- hiner (Tur) .80. Cirit atma: Nuri Çetinyılmaz 49.90. Uzun atlama Ki- piros (Yunan) 6.92. Balkan Bayrak Yunan takımı 3,27, 7-10. . S. Futbol Milli Takım kampta ok uzun boylu geniş ve iri yapılı bir şahıs gazetecilere: <<— Çocuklardan çok memnunum, hepsi Üzerlerine düşen vazifeyi müd- rik ve içten gelen bir çalışma ile kam- pın nizamlarına harfiyen riayet et- mektedirler" diyordu. Bu sözleri söy- leyen şahıs spor dünyamızca tanınan eski kalecilerden Necdet Erdemdi. Seleksiyon komitesindeki ciddi çalış-