YURTTA OLUP BİTENLER Kalkınma Disiplini Örneklerinden * Geçen haftalar içinde hanımlarımızın arasında laşan bir ağız havadisine göre, İs- tanbulini tanınmış kadın terzile- rinden biri, Hilton otelinin açılma yarak, son gün- bazı do- ira arasınday- adam verilmez, böyle bir facianın vuku bulmasına bugünkü yaşama standardımız en kuvvetli'mânidir. Yüksek terzimiz dardımızın acaktır ve dellerine bürünmüş — hanımlarımı- zın, her halde pek kıymetli taşlar- la bezenmiş olacak narin parmaklı veya bu partinin değil, milletin be- nimsediği ve üzerinde hassasiyetle durduğu bir meseleydi. İşte şimdi, hükümete mensup siyasi bir şahsiyet üstelik Adalet Bakanı olan bir sat hâkim teminatının ele alındığını bil- diriyordu. Ancak ortada sevinilecek bir nokta yoktu: iktidar, mevcut te- minatı bile çok görmüştü. kaldırmak için Adalet Bakanlığında tetkikler yapılıyordu. Hâkim teminatı başlıca iki kısım- dan müteşekkildi. Biri, müddete bağ- hi teminattı ki her memur gıbı hâ- kimler sene hizmetten tekaüt edılebılıyord . Hükümet, 2 Mayıs seçimlerinden sonra bu mu - deti 25 yıla ındırmıştı. İkincisi "coğ- rafi teminat" idi. Bakanlık, hâkim- leri istediği gibi oradan oraya nak- ledemiyordu. Şimdi el atılan "coğ- rafi teminat" idi. Adalet Bakanlığında kurulan bir komisyon faaliyetteydi. Hakikaten batı mevzuatı' inceleniyor ve öteki memleketlerde hâkim —teminatının nasıl saglandıgı gözden geçırılıyordu inde durulan nokta şuydu: kanlık hâkimleri, bir muayyen mü' d- istediği yere naklede- bakana böyle bir selâhi- yet tanınsın Mesela İstanbulda uç yıl, ye mecbur olmıyacaktı, ama "is- terse" tayin etmek hakkına sahip bulunacaktı. "Coğrafi teminât" meselesinin ü- zerinde uzun zamandan beri durulu- Hükümet adamları muhtelif nutuklarında bu noktayı bahis mev- zuu etmişler, bilhassa Adalet Bakam ellerınde yuksek f'yatlı hleriyle, ince nükte k lemecıkler arasında misafirlerimize "Nıçın bize az yar- dım ediyorsunuz?" diye soruver- meleri İhtimali ve böyle bir suale maruz kalan Amerikalı misafirin uğrıyacağı mahcubiyet akla geli- kokteyl yor. * Ankarada bir. bard kendi duğu Ne var bunda sanki?" dedi, "Bar güzelleri şerefine locaları şişe şişe a ile sulamak bazı barlarımızda hemen her gece görülen olağan cil- velerdendir". Bunları işiten insan nasıl coşmaz ve " Amerika, se- ni geçtık geçtik seni!" diye nasıl bağırm A. B. hâkimleri İstediği gibi nakledeme- mekten dert yanmıştı. Yurdun her yeri bir değil miydi? Batıda bulunan bir hâkim, vazıyetınden şıkayetçı ol- mayabilirdi. Ama, doğudaki On- ların hakkı yenmıyor mııydu" İstan- bula kapağı at, ondan sonra kimse seni kıpırdatamasın.. Böyle şey "“de- mokrasi" ye sığar mıydı? Halbuki "coğrafi teminat" denilen eyfe gö hu bır zaruretın ıcabı olarak konmuştu urtta iyi ha az iyi yerler ol- uğu bir realıteydı. İstenmıştı ki hâkimler, bakanın arzu ettiği bir ka- rarı vermezlerse daha az iyi yerlere sürülmek b sadec min vıcdanı olduğu iddiasını ileri su- luyor ve "Türk hakimi vicdanının se- sinden başka ses dinlemez" diyordu. Hattâ 25 yılın sonunda, bakanın ar- zusuna göre tekaüt edilmek tehlike- siyle karşı karşıya kalsa dahi; hat- tâ her an bir yere nakline imkân ol- sa bile... Adalet Bakanlıgında tetkikler ya- pılirken ve bir e hazırlanırken, SÖZ, hukuk mutehassıslarımızdadır Onlar da yabancı mevzuatı tetkik et- sinler ve umumi efkâra batı demok- rasilerinde hâkim teminatının hangi yollardan sağlandığını bildirsinler. İhtimal ki "coğrafi teminat eyen yerler m l m kuvvetlendırılmıştır Yirminci adalet mekanizmasını sadece ve sade- ce "vicdanın sesi" ne bağlayan mem- leketler pek azdır. C.M.P. Dinamik bir faaliyet Adnan Menderesin yakın mesai ar- kadaşı Dr. Mükerrem Sarol Kon- yada arapça ezanın methiyesini ya- parken bir zamanlar irticai destekle- dikleri için partileri kapanan Cum- huriyetçi Millet Partisinin liderleri dinamik bir muhalefetin müsbet Ör- neklerini veriyorlardı. Ahmet Tahta- kılıç gibi romantik, Osman Bölükba- şı gibi usta, Sadık Aldoğan gibi a- teşli hatipler yurdu karış karış do- laşıyor ve nutuklar söylüyorlardı. Biten haftanın en alâka uyandırıcı hadisesi hiç şüphesiz buydu. Zira C. . P. li liderler antidemokratik gidi- şe karşı en güzel mücadele usulünü bulmuşlardı: Demokrasiyi halka ma- letmek! Bunu gerçekleştirdikleri gün, her şeyin hallolacağına şüphe yoktu. Basın hürriyeti, hâkim teminatı, nü- fuz tacirleriyle savaş, seçmenin se- çim hakkına hürmet gibi bir demok- rasinin esas prensiplerini büyük küt- lenin kâfi zannedılıyordu meseleleri ele aldığım görüyordunuz. Ama prensiplerin mücadelesini hal- ka maletmek lâzımdı ve işte C.M.P. bu gayenin peşindeydi. Ahmet Tahtakılıçlar, Osman Bö- lükbaşılar, Sadık Aldoğanlar mürte- cilikle suçlandırılmışlardı git- tikleri hiç bir yerde dini hisleri tah- rike çalışıp rakip parti liderlerini kö- tülemeğe kalkışmıyorlardı. Bunu ya- pan başkalarıydı. C.M.P. liler, halkın anlıyacağı bir dille - bunda ihtisas yapmışlardır - demokrasinin esasla- rını kütlelere izaha çalışıyorlardı. Bu, batıdaki mânasiyle bir muhalefet an- layışıydı. Sert konuşuyorlar, şiddet- li tenkidler yapıyorlardı. Ama kana- B Ahmet Tahtaklıç Romantik hatip AKİS, 4 HAZİRAN 1955