DÜNYADA OLUP BİTENLER rafsızlığa sevk etmek değildir; Yu- goslavya, yolun bir merhalesinden i- barettir. Kremlin Türkiye ve Yuna- nistan için de aynı plânları tasarla- maktadır. Nitekim Mareşal Tito ta- rafından verilen mükellef bir -ziyafe- ti takip eden suvarede Sovyetler Bir- liğinin hükümet Başkanı — Mareşal Bulganin kadehini Türkiye ve Yuna- nistanın şerefine kaldırmaktan gerı raretli geçtiği damı olduğunu söylemiş ve işçi me- anladığını iddia aristokratlıkla lâasında bulunmuştur. James Riddel- berger bu sözlere gülmüştür. — Zira Büyükelçi, hayata rençber olarak a- tılmıştır. Krutçef e bunu söylemiş ve ilâve etmiştir: h n duvar sıvacılıgı, ustalık etmiş bir adamı Krutçef lâfı çevirmiş ve kadehini barışın şerefine kaldırmıştır. Ameri- kan Büyükelçisi, barışa adaletin de ilâvesini teklif edince buna Tito ve Bulganin de katılmışlardır. İşte bun- dan sonradır ki Ruslar diğer yabancı diplomatlarla görüşmeler yapmışlar- dır. Bir ara Yunan Büyükelçisi Philon misafirlere Balkan paktının sağlam- lığından bahsetmiş ve şöyle demiş- tir: "— Yugoslavlarla o kadar dostuz ki, ha onlarla konuşmuşsunuz, ha bi- zimle..." B özlerin bir mânası da "ko- nuştuklarınız gizli kalmıyacak" de- mekti. n üzerine Mareşal Bulga- in kadı i Yunanistanın şerefin kaldırmış, fakat gözüne Belgrad Bü- ükelçimiz Sadi vur ilişince buna Türkiyeyi de ilâve etmiştir. Böylece Rusların Bal istikametindeki mukabelenın, mukabele- k soğuk ve ihtiyatlı olaca- ğını sakallı başbakan elbette ki ga- yet iyi biliyordu İngiltere Eden tekrar Başbakan O akşam Londrada meşhur — Savoy otelinin nehre bakan salonlarında mükellef bir kabul resmi — tertiplen- Şeyden ziyade alâkayı çeken, bir du- oya yerleştirilmiş olan a boydan büyük ışıklı levhalardı. Gözler dan- gedenlerdeıı zıyade o levhalara çevrı- me im artıyı veren, İngılterenın - en büyük gazetele- rinden biri olan Daıly Telegraph idi. Parti, gazetenin, rbin sonundan beri verdiği partilerin üçüncüsüydü sosyetesi mensuplarının secini, akşamını orada geçirmeleri artık- bir âdet halini almıştı. Savoy'- da her sınıftan ve her siyasi partiden insan toplanmıştı. Bir çok aday ka- zandığını ve kaybettiğini orada öğ- rendi. Sevinenler sabaha kadar mem- nuniyetten, kaybedenler gene sabaha kadar teessürden kadehleri boşalttı- lar. Aynı saatte, Londranın iki büyük meydanı Piccadilly ve Trafalgar da muazzam bir kalabalıkla — doluydu. Piccadilly'de saat 22,10 da izdiham o haldeydi ki polis trafiği Daily Telegraph orada da kurmuştu ve ilk neticeleri ilan ordu. Geçen seçimlerde polis trafigı ancak 22,20 de durdurmaya me kalmıştı. Bu, alâkanın arttığına delil yerine geçebilirdi. İlk iki netice iki M hafazakar adayın kazandığına da- . Bullericay ve Cheltenham'da za- fer Churchill'in partisine gülmüştü. Kalabalığın muhafa- ratla kutladılar. Fakat üçüncü zafer şçılerın olunca, evvelkilerden de bü- küçük — meydandan ındaki aşk z; sankı insanla- kazandığı haberi gelince, korkunç şekilde patladı. Biraz sonra da levhada Başbakanın resmi görün- dü. Halk, meşhur "For He's Jolly Good Fellow" şarkısına başladı. Onu; başka bir sosyalistin zaferi takip, et- ti. Anlaşılıyordu ki Piccadilly'yi dol- duran kalabalığın büyük bir kısmı İşçı partisine mensup veya taraftar- İkı adım otedekı Trafalgar mey- danında muaz bir halk toplan- mıştı. Orada da seçim neticeleri pey- derpey ilân ediliyordu. Orada da her zaferi, uhafazakârlar veya İsçiler hararetle, tezahüratla kutluyorlardı; Saat tam da meydanda 10 binden fazla insan toplanmıştı. Bu sırada Buckingham sarayında genç bir çift, televizyondan neticele- ri takip ediyordu. İngiltere Kraliçesi ıkıncı Elizabeth, erkek, ko- cası Edinburg 'Dükü Filip idi. Kralıçe rey hakkına sahipti amâ, reyini kul- lanmamıştı. Duke gelınce, bütün a- siller gibi on am kamarası seçimlerine ıştırak hakkı mevcut de- ğildi. Kraliçe ve kocası, nin neşriyatını sonuna kadar alakayla ta- kip ettiler. Zaten seçimi Muhafaza- kârların kazanmış olduğu, aradan çok geçmeden anlaşılmıştı. ti lderlerınden Sir Wınstoıı Anthony Eden ise, yanında sı ol- duğu halde kendi dairesini dolaşmış- tı.- Tıpkı işçi liderlerden Mr. Attlee ve Mr. Morrison gibi. Muhafazakâr partinin Eden'den sonra ikinci adamı olan Maliye Bakanı Mr. Butler de sa- bahın dokuzunda evinden çıkıyor ve dairesine gidiyordu. — Seçimlerin u- mulmadık bir alâkayla karşılandığı anlaşılıyordu. Fakat, umulmayan sa- dece iştirak nisbeti olmadı Neticeler de beklendiğinden farklı çıktı: 90 Sir Winston konuşuyor iktidarın yıpratmadığı Başbakan AKİS, 4 HAZİRAN 1955