YURTTA OLUP BİTENLER rin kediye, bu neviden kimselerin ise fareye benzetilmeleri âdetti. u rubunda cereyan eden de, bundan başka bir şey değildi. Fakat bir me- sele vardı ki, liderin otoritesinin dı- şına çıkıyordu Beynelmilel teşekkül- lere gidecek azaların seçilmesi., O- nümüz yazdı, Beynelmilel Teşekkül— ler yaz aylarında Avrupa ve Ameri- kanın en güzel koşelerınde toplantı- lar yapıyorlardı. Avrupa Konseyi i- se, senede iki defa Strazburgda top- lamyordu ve Strazburgun yolu Pa- yurmaktı - taliplerin sayısı artıyor *e mücadele kızışıyordu. Muhtelif hizipler teşekkül etmıştı Herkes "en lâyık olanın gitmesi" prensibini mü- dafaa ediyor, fakat eğer talipse bu "en lâyık" ın kendisi olduğunu ha- tırlatmaktan geri kalmıyordu. Lisan bilenler oralarda lisan bilmeden mem- fada olduğunu söylüyorlardı. evvelki'seçimlerde de aynı neviden ar- zular izhar olunmuştu. Aynı neviden arzular nı neviden fikirler! Bunların sahiplerinden biri o zaman- ki Dışişleri Bakanı Prof. Fuad Köp- rülüye gelmiş ve Avrupa Konseyine gitmek ıstedıgını bildirmişti. Köprü- lü sormuştu: — Pek âlâ ama, lisan biliyor mu- sun” Mılletvekılı şöyle cevap vermişti: m.. Fakat ben sesi- mi bıle çıkarmam, hiç bır şeye ka- rışmam..” Köprülü hafifçe kızmıştı: Öyle şey olur mu, yahu?" â:akat talibin ona da cevabı ha- 1r Sen bana bir tercuman ,verir- sin, ben gul gibi idare ederi zaman Dışişleri Bakanı tahbe kendısıne değil, Cook acentasına mü- racaatını tavsiye etmişti. Yeni ta- lipler arasında da aynı şekilde düşü- nenler yok değildi. Bunların bir kıs- mı, meseleyı şeref meselesi haline sokmuş Gurup iki hafta evvel, Bahadır Dülgerin teklifi üzerine azaları se- çecek bir komisyon kurulmasını ve komisyonun bazı şartlararamasını İs- temişti. Zira, Bahadır Dülgerin ifa- desine göre oyle delegeler görülmüş- tü ki çalışmalara hiç uğramamışlar, Öyle delegeler görülmüştü ki iki lâfı bir araya getirememişler, öyle dele- geler görülmüştü ki bahsedilen me seleler hakkında hiç bir fikirleri '" ol madan söz almışlardı. iyi bir ekip Fakat seçimler, bir kayıpla, iyi ne- tice verdi. Seçilenler "MüneWer- ler gurubu" na dahildiler ve hepsi hem lisana aşinaydılar. Hem de ge- rek zihniyetleri, gerekse şekil ve şe- mailleriyle Avrupalıydılar. Bizi, Av- rupa Konseyinde gayet iyi temsil e- deceklerine şüphe yoktu. Bunlar Fet- Firfirikler ye Kikirikler Pazar sabahı Viyanada — Avus- turya Barış andlaşması imza- landı. O akşam Ankara radyosunu saat 19 daki Haberler Bültenini dinlemek üzere açanlar, derhal bir parlak beyanatla karşılandılar. Beyanatı veren zat şöyle diyordu: a sulhünün korunması i- çın Amerıka nın yapmakta oldu- ğu mücadeleyi bir örnek olarak ele almış bulunan bugünkü Türkiye ve onun devlet adamları, Amerikan Milletini hayretler içinde bırak- maktadırlar. Türkiye Ortaşark'ın 1ler1y1 gören en büyük bir lideridir. 'Sulhun ve dünya istikrarının temi- ni için Türkiyenin giriştiği faaliyet Türk polıtıkasının samimiyetini açık bir şekilde göstermektedir. 1954-1955 yıllarının sulhçü önderi olan Türkiye Başvekili — Ekselans Adnan Menderesin dünyanın huzu- ru için giriştiği her mücadeleden zaferle çıkışı onu dünya çapında büyük bir devlet adamı, buyuk bir diplomat ve büyük sulh âşığı ola- rak dünyaya tanıtmıştır. Ben onu 1955 yılının sulh mükâfatına lâyık bir devlet adamı olarak selâmla- mak isterim Bugün, sulhü dünyanın huzur ve insanlığın sükütunu düşündü- ğüm zaman aklıma ilk gelen şah- siyet Adnan Menderes'tir. Onun hükümetine, politikasına — batim dünya mılletlerı guvenmektedırler ünkü Tür Menderes Hükümetinin 1lerıyı görüşü saye- sinde, dünya milletleri safında çok şereflı bir mevki işgal etmektedir." Radyo bunu, dünyanın, bizim i- çin, en mühim hadisesiymiş gibi bütün havadislerinin başında ver- diğine göre insanın aklına "Vay canına! Acaba bu sözler hangi Devlet Başkanının?" diye bir sual takılıyor. Boşuna düşünmeyiniz, hı Çelıkbaş, Ziyad Mandalinci, Feri- rgin, Muzaffer Harunoglu, Zi- yad Ebüzziya, Nazlı abar, Turan Güneş ve müstakillerden Server So- muncuoğlu idi. Eski kadrodan eksi- len Nadir Nadiydi ki, Cumhuriyet gazetesinin başyazarı bir müddetten beri kendisini bu işe vermişti, Stras- burg'ta dostlar, ahbaplar edinmişti komisyonlara aza seçilmişti. Bu ba- kımdan Meclis Gurubunun onu feda hakikaten bir kayıptı. Nadir Avrupa kültürünü benımsemış ve hazmetmış bir insan Seçimlerin iyi bir netıcesi, Nazlı Tlabarın delege olmasıydı. Nazlı Tla- barın Konseyde hakikaten varlık gös- tereceğinden şüphe edilemezdi. Böy- le bir kadın delege, Türkiyenin mut- laka itibarını arttıraca Fethi Çelikbaş ile Turan Güneş'e gelince - ikisi de 11 lerdendir -, ümid edilir ki dış politikayla iştigalleri on- beyanatı veren zat Devlet Başkanı memleketin Dışişleri Bakanı? Bi- lemediniz.. Tanınmış bir devlet a- damı? Hayır.. Bir senatör veya bir milletvekili? Değil.. Başka sahada dünya çapında şöhret yapmış bir adam? Gene yaya kaldınız.. Bir Büyükelçi? Hayır.. Elçi? Hayır.. Kırk yıl düşünseniz bulamazsı- nız. Beyanatı veren, Amerikanın Lefkoşe konsolosuymuş! — Üstelik, havadiste adamcağızın ismi bile ok.. Hükümet kapısından geçinen ve son zamanlarda mantar gibi türe- yen hususi ajanslara kalsa, Men- deresi pohpohlamak şartiyle ki- min beyanatım bulsalar onu yayın - Uyacaklar. Ama Devletin resmi a- jansına bu laflanrı Devletin radyo- sundan verdirmek, Zafer gazete- sine de onu birinci sayfasının gö- beğine oturtmak yakışır mı? Lef- koşe konsolosunun sözleri, Adnan Menderesin kıymetli devlet adam- lığına, şöhret ve itibarına ne ilâ- ve eder lütfen söyler misiniz? Ad- nan Menderesi, ismi dahi bilinmi- yen Lefkoşe konsolosunun iki lâfı mı yükseltecek? Olsa olsa millet- çe kendimizi küçültüyoruz. Cincinatti'deki Firfirik gaze si, "“Türkiye yaman memlekettır demiş; haydi radyolarımızda bir ö- vunme Patagonyadaki Mister Ki- kirik "Menderes dünyanın en bü- yük politikacısıdır" demiş; haydi pabuç kadar manşetler.. Yarabbi hiç mi yabancı radyo dinlemiyor, hiç mi yabancı gazete okumuyoruz? Onlarda bu mealde bir tek, ama bir tek satıra rastla- dınız mı? Nedir bu, yaranma gay- retimiz, nedir bu kendimizi küçült- memiz? lan içerdeki vazifelerinden alakoy- maz. Zira bu, birinin başına gelmiş- tir: 1950 ye kadar Demokrasi ideal- lerinin heyecanlı ve ateşli bir müca- delecisi olan Cihad Baban'dan o ta- rihten İtibaren ne bir ses duyulmuş- tur, hattâ ne de bir fısıltı! C. H. P. Sonradan gelen akıl 'Türkiye Büyük Millet Meclisi Baş- kanlık Divanı, bir haftadan beri bombardıman altındadır. Toplar C.H urubuna yerleştırılmıştır ve Başkanlık Divanı yoluyla hüküm endaht etmektedir. Yedi gün 1çınde Muhalefet tarafından bir senelik sözlü soru verilmiştir. Bunların ba- şında Bedelsiz Mal İthalâtı kararna- mesinin iptali gelmektedir. Muhale- fet hükümetten, iptal edilen bu ka- rar alınırken mahzurlarının - niçin AKİS, 21 MAYİS 1955