YURTTA OLUP BİTENLER ürkiye "barış içinde beraberce yaşamak” formülüne inanmıyordu ve biliyordu ki bu bir komünist icadı- dır, gayesi de zihinleri bulandırmak- tan ibarettir. Barış içinde beraberce yaşamak ne demektir? Tâbirin bir mânası olmamak gerekir, zira millet- ler zaten barış içinde beraberce ya- diplomatik yollardan kurulur ve bunun için biç bir hususi teşebbüse lüzum yoktur. Ankara hükümeti, hadiseleri A- merikanın Cumhurıyetçı Partisinin sag kanadı zaviyesinden görüyordu e bu mevzuda Zafer gazetesinde haftanın başında çıkan bir başma- kale son derece alâka uyandırıcıydı. iktidar partisinin organı bu makale- sinde Rusya bir takım memleketleri Demir Perde gerisinde tutmakta de- vam ettiği müddetçe Barış içinde be- noktai nazarı, Rusyayı kendi hudut- larının içine sürmek isteyen Ameri- kan polıtıkacılarının görüşüne uyu- yordu Bunda Türkiye haksız değildi ve realizm bunu icap ettiriyordu. Rusya- yı asırlardan beri tanıyan Türkler, onların son manevrasını herkesten daha iyi anlıyorlardı. Sovyetler ha- zım vaktini geçirmek için Demir Per- delerinin eteğinde bir emniyet kor- donu peşindeydiler. Bu kordon akıl- ları sıra kuzeyden güneye Finlandi- lavyadan teşekkül edecekti. Yunanis- tan ve Türkiyeyi kendi saflarına al- makta pek ümitleri yoktu. Bu iki memleket' Atlantik paktı azalariyle mukadderat birliği yapmıştı. Finlandiyayla İsveç tarafsızdılar. İs- viçre de öyle.. Avusturyada Rus oyu- nu muvaffak olmuştu. Yugoslavyada da muvaffak olmak üzereydi. Böyle- ce geriye en büyük parti, Almanya ka— lacaktı. Sovyetler kesif bir propagan- da hareketine girişmişlerdi ve şimdi Yugoslavlar buna yardım ediyorlar, âlet oluyorlardı. Zira Rusya Alman- lara ispat etmek istiyordu ki eğer ta- rafsız kalmak isterlerse, Almanyanın birleşmesine kendisinin bir itirazı ol- mıyacaktır. Nitekim — Avusturyayla barış andlaşmasının imzalanmasını temin etmiş, Yugoslavyaya da elini uzatmıştı. Türkiyenin görüşü Türkiye, eğer bir emniyet kordo- nu icap ediyorsa bunun, gene ku- Finlandiya, İsveç, Polonya, Çekoslo- vakya, Macaristan, Rumanya.. Onla- rın arkasında Almanya İsviçre, A- vusturya ve Yugoslavyadan teşekkül edecek bir ikinci kordonun bulunma- sına da itirazı yoktu. Yanı istiyordu ki evvelâ peyk devletler hükümran- lıklarını alsınlar ve tarafsız kalsınlar. Bunun mânası Rusyanın kendi tabii hudutları Içıne çekilmesinden iba- retti. Bu görüşe Muhalefet Partılerı de iştirak ediyor ve hükümetin nok- tai nazarını destekliyordu. öylece, bir takım Zzaruretlerin suni netıcesı olarak doğan Türkiye - Yugoslavya - Yunanistan paktı o za- ruretler ortadan kalkar kalkmaz da- ğılıyordu Kıbrısta durum "Bu sırada Türkiye ile Yunanistanın arası da Kıbrıs meselesi dolayısiy- le gittikçe açılıyor ve Yunan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Pariste "Yuna- nistan, Mısır - Suudi Arabistan - Su- rıye ittifakına girmeyi düşünmekte- demekten kendini alamıyordu. Bu beyanat müteakiben Başbakanın gazetesi olan Katimerini'de yayınla- nıyor ve tekzip olunmuyordu. Yu- nanlıların bıze karşı bir şantaj dene- mesine giriştiklerini görmemeye im- kân yoktu. Atina hükümeti ayrıca, Kıbrıs meselesini tekrar Birleşmiş Milletlere getirmek azmindeydi ve bu vadide Rus müzaheretini temin e- derse onu reddetmek arzusunda gö- rünmüyordu. Bilâkis Yugoslavya va- sıtasiyle bu müzaheretin peşinde ol- duğu seziliyordu. meselesi Birleşmiş Milletlerde goruşulurken elgrad temsilcisinin Tü leyhinde rey kullandığı - hem Ce— lâl Bayarın Yugoslavyayı ziyaretinin hemen akabinde - unutulmamıştı. Fakat asıl mesele adada İngiliz- lerin daha ziyade Yunanlılara müte- mayil bir idare tarzı tutturduklarıy- dı. AKİS bundan daha aylarca evvel Yunanlıların ciddi bir propaganda kampanyasiyle dünya umumi efkâ- rını kendi lehlerine çevirdiklerini bil- dirmiş ve hükümetimizden mukabil tedbir almasını istemişti. Bu yola gi- dilmemiştir. Şimdi İngilterede, ikti- darın kuWetli namzedi İşçi Partisi- nin Kıbrıs meselesinin Yunanlıların arzusu veçhile hallini istediği görülü- yor. Muhafazakar hükümet de seçim arefesinde umumi efkâra karşı bir cephe almaktan korkmaktadır Gerçı Kıbrıs İngiltere için hayatidir âmâ Hindistan da hayatiydi, Filistin de, Süveyş de.. İngilizlerin buraları bi- rer gün içinde tahliye edıverdıklerı hatırdan çıkarılmasa çok iyi o Meclis Kiracıların zaferi "Turkıye Büyük Millet Meclisinde "aylardan beri kiracılarla ev sa- hipleri arasında cereyan eden Büyük Meydan Muharebesi nihayet birinci- lerin zaferiyle neticelenmiş ve kira- ların dondurulması kabul edilmiştir. hükümet tasarısının redde- dılmesı suretıyle Hükümet bir defa da arazi vergisine zam — teklifinde Meclis önünde —mağlübiyete — uğra- mıştı Böylece görülmektedir ki Mec- bazı meselelerde ısrarını göstere- bılmektedır Bu meseleler, bilhassa rey ile ilgilidir ve seçmenlerin ekse- riyeti tarafından alâka duyulan me- selelerdir. Hepsi, seçmenin gündelik hayatına taallük etmektedir. Hükümet Meclise, kiraların ser- best bırakılmasını derpiş eden bir ta- sarı sunmuştu. Tasarı muvakkat bir komisyonda incelenmiş, fakat komis- yon böyle bir kararın yüz binlerce a- ileyi perişan edeceği mülâhazasiyle başka bir neticeye varmış ve fiyatla- rın bir muayyen zamdan sonra don- durulması kararma varmıştı. O- misyona göre ev kiralarına 1939 fi- yatlarına nazaran yüzde 300, ticaret- hane kiralarına ise yüzde 500 nisbe- tinde zam yapılacak ve böylece hem şiş, hem de kebap yanmaktan kur- tarılacaktı. Mesele Mecliste ateşli bir hava yarattı ve müzakeresi celselerle sür- dü. Milletvekilleri bir nokta üzerin- de ani aşamıyorlardı: Hükümetin tek- lifi mi müzakere olunsun, Komisyo- nunki mi? Bunun manası şuydu: ki- ralar serbest mi bırakılsın, dondurul- sun mu? Meclis, iki büyük guruba ayrılmıştı. Guruplardan birini ev sa- hibi milletvekilleri teşkil ediyor, böy- lece kendi sınıflarının haklarını sa- vunuyorlardı, öteki ve daha kalaba- lık gurup ise kiracılardan müteşekkil bulunuyor ve onlar da hemcinslerinin ruplara atmıştı ve arkadaş bıhnenler dahi kürsüden sinirli bir hava içinde münakaşa, hattâ kavga ediyorlardı. Hükümet ise, tasarısını ısrarda faz- la celâdet ve ısrar göstermiyor, ka- rarı Meclise bırakıyordu. Haftanın başında Pazartesi günü, Başkanlık makamını Tevfik İleri iş- gal ediyordu. Tevfik Heri, meseleyi bir karara bağlamak azmındeydı Mevcut tasarıları o şekilde reye koy- du ki halihazır sistemin bir yıl uzatıl- ması teklifi red edilince Komisyonun görüşü otomatik surette kabul olun- du ve kiraların dondurulması prensi- bi üzerinde müzakereler başladı. 1- in zor kısmı bitmişti. Kiracı millet- vekilleri büyük bir sevinç ve şevkle maddelere geçtiler. Bu arada, şiddet- li alkışlar da işitildi. Muzakerelerı Başbakan Adnan Menderes, hükü mete ayrılan sıralardan, yanında Iç— işleri Bakam Dr. Namık Gedik ve Adalet Bakanı Osman Şevki Çiçek- dağ olduğu halde, gülümseyerek, Sok alan hatipler hakkında nükteler ya- parak takip ediyordu. Kiracı milletvekilleri kiraların dondurulmalıyla iktifa etmediler. Komisyonun zam nisbetini de indir- diler. Mesken kiralarına yüzde 200, ticarethane kiralarına yüzde 400 ilâ- ve yapılacaktı. Büyük şehirlerdeki seçmenler memnun olacaklardı ve kiracılar artık rahat edeceklerdi. Kanun ancak "yeni şartlar gerçekle- şince" yeniden ele alınacaktı ki u- fukta "yeni şart" pek görünmüyor- du. AKİS, 21 MAYIS 1955