BUNLAR HEP HAKİKATTİR İbrahim Oran'a gelen telgraf Müjde vermiyor üç lira istiyor Ankara'dan İbrahim Oran, Bolu ili- nin Seben kazasına bağlı Kösenözü köyündeki bir şahsa telgraf çekmiş, üç gün sonra Seben. P.T.T. merkezin- den bir cevap almıştır 'Seben P.T.T merkezi cevabında, telgrafın Kösen- özü köyüne ulaştırılamıyacagını an- cak telgraf m Seben'den Kösenözü k0- yüne gidebilmesi 1ç1n gönderenin "üç lira sürücü para ödemesi lâzım geldiğini, aksi takdırde telgrafın ye- rine vasıl olamıyacağını bildirmiştir, ibrahim Oran, P.T.T. idaresini, bu a- sırdaki bu süratinden dolayı tebrik | etmiş, madem ki böyle bir sürücü üc- reti ödemek mecburıyetı vardı, bunu telgraf! verirken bunun da soylenıp telgrafın vaktinde yerine varması te- edilemez mi idi demiş ve bu ha- le gore posta ile gönderilen mektu- bun telgraftan daha çabuk gıdecegı düşüncesiyle "üç lira sürücü parası' ndan sarfınazar etmiştir. Hakikaten bu vazıyette telgraf bir haftada yerine varacaktı, Halbuki mektup 34 günde gıtmektedır Dünyanın en garip mezat salonu, Londra'nın merkezinde, City'dedir. Bu salon, sadece, ayda bır defa kapı- larını meraklılara açmaktadır ama, müzayedeye çıkarılan malların ben— zerlerine başka bir mezat mahallinde rastlamak asla mümkün değildir. Bu salonu işleten ve 1843 yılında kurul- muş plan şirketin, kendi iş sahasında, dünyada bir benzeri yoktur. Arzın her hangi bir yerinde bulunan bir a- dayı iyi fiyatla satmak istediğiniz takdirde, bunu ancak bu şirketin 63 seneden beri müzayede memurluğunu eden W. H. Carpenter'in yardımiyle yapabilirsiniz. Carpenter'in küçük, fıldışı muzayede çekıcının inmesiyle, ikinci Dünya Harbinde Pasifik Ok- yanusunda ufak fakat zengin fosfat yatakları bulunan bir ada bu salonda beş yüz bin İngiliz lirasına satılmış- tı. Ma Buffalo Bill'in çiftliği ve atları, 1892 yılında bu salonda sahip degiştırdıgı gibi geçen asrın sonuna doğru ıngılız imparatorluğunun da iş- tirak ettiği Londra sokaklarındaki bir geçit resminin seyrine elverişli bi- naların pencerelerinin biletleri de yi- ne bu salonda müzayede ile satışa çı- karılmıştı. Altın ve elmas madenle- rinin hisse senetleri de ekseriya bu rada satılmaktadır. u salonda satılan malların çok çeşitliliğine rağmen, müzayedeye çı- karılan şeylerin büyük — bir kısmını miras hakları teşkil etmektedir. Kül- liyetli bir mirasa konacak olan fa- kat onu elde etmek için on, hattâ yir- mi sene beklemeleri icabeden ikindi derecede mirasçı olduklarından, yani kendilerinden evvel mirasa gırecek başka birisi bulunduğundan ve yaşla- rından dolayı nu müddetin sonunda mirastan faydalanmaları şüpheli Li- sanlar, dünyanın her tarafında daima mevcuttur. Bu iki çeşit insanın ara- sında, hayatta iken daha gelecekteki şüpheli mirastan istifade etmek isti- yenlerin bulunması tabiidir. Böyle bir vaziyette olan İngilizler, başka milletlere mensup aynı — durumdaki insanlara nazaran daha müsait vazi- yettedirler. Zira, bir İngiliz, gelecek- te eline geçe ecek mirasını, ona kon- madan satmakta kanunen serbesttir. salonda müzayedeye çıkarılan şeylerin vasati olarak yüzde kırkı bu çeşit miras haklarıdır. Bu miktarın yüzde altmışı bulduğu sık sık görü- len şeylerdendir. Müzayedede, mirası — bırakacak şahsın ismi asla ifşa edilmez. Seksen yaşındaki ak saçlı Carpenter sadece miras üzerindeki hakkını satacak o0- lan şahsın bir asilzade olduğunu ve Londrada oturduğunu ve meselâ işin kelepır sayılabileceğini belirtir; ya- t bu miras işine yatırılacak para- nın ziyan olması ihtimalinin fazla ol- duğunu bildirir. Miras hakkını satın alan kimse, miras üzerindeki hakkını satan kim- seden evvel öldüğü takdirde, alınan miras hakkı kıymetını betmekte ve müzayede neticesinde Ö- denmiş olan para zayi olmaktadır. Gerçi buna karşı sigorta mümkündür, ama bunu yapmak, netice itibariyle, munzam para ödemeyi gerektirdiğin- den isin kârsız bir' duruma gelmesi muhtemeldir. Mamafih, miras hakla- rı müzayedelerinde mezat salonunda- ki kalabalık- bu çeşit spekülasyonla- rın bir haylı revaçta olduğunu göster- mekte Esasen ilgililerin — müzayedesine iştirak edecekleri miras hakkının hu- kuki durumuna dair gerekli malümatı şirketin bütün müzayedelerde hazır bulunan avukatından almaları müm- kündür. Bu ise, şirketin şüpheli iş- l(oisre girişmediğine bir delil olmakta- ır. Miras hakkının alım satım işinde, alıcının kârlı çıkabilmesi için, satı- cıdan geç Öölmesi şart olduğundan, bu muzayedelere rağbet edenlerin bü- yük bir kısmım gençler ile sigorta şırketlerının ve mali — müesseselerin mümessilleri teşkil etmektedir. Muzayededekı fiatlar ise, tama- men arz ve ep kaidesine göre ta- ayyün etmektedır (News-Week) Mr. J. Stein isindi Güney Afrikalı bir kâşif Amazon bölgesine yap- mış olduğu bir seyahatten dönerken, beraberinde iki insan başı getirmiş- tir. Dünyada pek ender Avrupahnın sahip bulunduğu insan başları, Mr. Stein'e bir sihirbaz tarafından bir gömlek ve bir çift pantalona muka- bil verilmiştir. lir. Stein başları Amerikada bir koleksiyoncuya satmıştır. İkisi de birer erkeğe ait olan başlar cam mu- hafaza içinde saklanmaktadır. Newsweek) İngiliz Başvekili Winston — Chur- chill'in günde kaç puro içtiği öte- den beri bir çok kimselere merak ol- muştur. Son günlerde Londrayı ziya- ret eden İtalyan Başvekili Schelba da bu meraktan kendini kurtarama- mış ve keyfiyeti Churchill'den sor- Ingılız Başvekıh aşağı yu- karı 60 seneden beri günde 7 adet püro içtiğini soylemıştır (New York Herald Tribüne) AKİS, 21 MAYIS 1961