YURTTA OLUP BİTENLER Dış yardım Amerika iş başına! İhtimal ki güneş, deniz ve acık ha- va insanların - hattâ diplomatla- rın - ağızlarını açtırıyor. Zira Ame- rika Büyükelçisi Avra "Warren'i gaze- teciler Ankarada da, İstanbulda da sıkıştırmışlar, fakat beyanat alama- mışlardı. Bilakis, bu uzunca boylu, beyaz saçlı, altmış yaşlarındaki adam evelce sarfettiği söylenilen laflarını da tekzıp etmişti. — Ben beyanat vermem" demiş- ti. Bunun üzerine gazeteciler, kendi ağzından Amerika mahreçli beyanla- rın gazetelerde yer aldığını hatırlat- mışlardı. Bir müddet eWel Türkiye tarafından talep edilen kredi mevzu- unda alâkalılara malümat vermek ü- zere Amerikaya gitmiş olan Avra Warren cevabı yapıştırmıştı: "— O halde, onları da tekzip ede- bilirsiniz'._. Beyanat vermek âdetim İzmirde gazeteciler buna rağmen Amerika Buyukelçısını muhasara al- tına aldılar. a Warren orada tes- lim oldu. Türkiyeyi en ziyade alâka- dar eden mevzuda, Amerikadan ta- lep edilen kredi hakkında etraflı iza- hat verdi. Halbuki o sırada, kelime- nin tam mânasiyle tatıldeydı Kendi- sini İzmirin tanınmış zenginlerinden Jiro davet etmişti. Büyükelçi refi- kasiyle beraberdi. Eğede balık tuta- cak ve yelken sporu yapacaktı. iz- mirden Jiro'nun kotrasiyle güneye i- necek, Antalyaya uğrayacak, sonra Ankaraya dönecekti. İzmirde, İzmir Palas otelinde kalıyordu. İzmir ga- zetecileriyle İstanbul gazetelerinin İzmir muhabirleri kendisini orada yakaladılar. Avra "Warren konuştu. “Türkiye 300 milyon istemiştir" "Büyükelçi bazı şeyleri söyledi, ba- zılarını söylemedi. Söylediklerinin aşında, Türkiyenin Amerikadan her sene aldıgı 72,5 milyon dolara ilâve- ten 300 mılyon dolar istediği bulunu- yordu. Bu talep bir gazete havadisi olarak bilmiyordu, fakat resmi ağız- lar garip bir mantıkla bunu teyid et- Amerikalı 19 mütehassısın ekonomik durumumuzu inceden inceye tetkik etmekte olduğuydu. Hakikaten mü- tehassıslar, etonomimizin her sektö- rünü adeta tahlile tabi tutuyorlardı. Avra Warren'e göre mühim olan yar- dımın şekli veya miktarı değildi. Mü- him olan, bu yardımla Türk ekono- misinin 1çınde bulunduğu sıkıntıdan kurtulmasıydı. Fakat Büyükelçi, yar- dımın yapılması için Amerikanın ba- zı şartlar koşmakta okluğunu ifade etmedi. Halbuki- yardım, şarta bağlı bir yardım olacak ve Türkiye bazı taahhütlere girişecekti. Bunların ba- şında, Amerikalıların Siyasi saydık- lar; enflâsyoncu gidişe son vermek geliyordu Büyükelçi, Amerikanın kanaatin- ce ekonomimizin geçirmekte olduğu buhranın sebeplerinden ikisini açıkça söyledi. Bunlardan biri süratli eko- nomik kalkınmamız, diğeri ise daimi olarak yarım mılyon askeri silâh al- tında tutmamızdı. Fakat Amerikalı- lar başka sebeplerin mevcudiyetine de inanıyorlardı ve Avra Warren o kısımdan bahsetmemeyi tercih etti. Gerek Büyükelçi, gerekse Harici Fa- aliyetler İdaresinin Türkiyedeki es- ki temsilcisi Mr. Dayton bir plân ve programımızın lunmamasından, yapılan işlerin günlük ilhamlara bağ- l1 kalmasından şikâyetçiydiler ve bu halin mahzurları üzerinde duruyor- lardı. Yardım için koşulan şartlar- dan biri de buydu. Amerıkalılar bazı teşebbuslerı âdeta “veto" etmişlerdi onların "veto" ları yüzünden ta- savvurlar geri bırakılmıştı. Büyükelçinin — söylemediği başka bir nokta, hükümetimizin Başbakan Muavini Fatin Rüştü Zorlu'yu Was- hington'a gönderme teklifine Ame- rıkalıların bundan bir müddet eWel manı değil" cevabım verdikleriy- di. Bu yüzden, Bandung'tan doğruca Washington'a gıtmeye hazırlanan Başbakan Muavinine — Ankaradan programım — değiştirmesi için şifreli talimat gönderilmişti. Amerikalıların bu cevabının sebebi, Büyükelçinin gazetecilere — verdiği izahatta mev- cuttu. Ankarada Amerikalı 19 ikti- sat mütehassısı durumumuzu tetkik ederken ""Washington'da Harici Fa- aliyetler İdaresinin Türkiyeyle alâ- kalı her ferdi bu isle meşgul bulunu- du". İki taraflı incelemeler Ur netice verme ışken atin Rüştü Zorlu'nun seyahatinden bir fayda u- mulamazdı Borç mu, hibe mi? A menka Büyükelçisi, verılecek pa- n borç mu, yo ibe mi o- lacagı hususunun henuz kararlaşma— mış bulunduğunu ifade etti. Dediği- ne göre miktar 300 milyon dolardan fazla da olurdu eksik de. Bu söz, bazı şüphe ve dışelere yol açtı. Türkiye acele olarak 300 milyon do- lara muhtaçtı. Amerikanın bunu hi- be etmıyecegı aşıkardı Nitekim Tür- kiye bu miktarı uzun vadeli kredi o- larak istemişti. Şımdı -Büyükelçinin "hibe mi, kredi mi" sözü mide bulan- dıracak mahıyetteydı Zira eğer ta- lep, hibe olarak karşılanırsa, niha- yet 72,5 milyon dolara küçük bir miktar ilâve edılecektı Belki 300 mil- yon dolar parçalara ayrılacak ve kı- sım kısım verilecekti. Her halde, an- laşılan Amerika bir elde bu parayı vermek istemiyordu. Türkiyenin is- tikbaldeki hareket tarzına ve eko- nomisini idare edişine bakacaktı. Hakikaten Radyo gazetesini dinle- yenler bu gazetenin bir müddetten beri "plânlı ve programlı kalkınma" mızdan bahsettiğini işitiyorlardı. İlk iki-: kelime eWelce, makbul sayıl- mazdı. Türkiyenin — teminatı Amerikalüar daha geçen yazın ba- şında, Başbakan Adnan Mende- resin memleketlerini ziyaretinde iki Amerikayla görüşmelerden bir intiba Şartlarda taviz verilecek AKİS, 21 MAYIS 1955