Cüneyt Sermet Boyudan büyük alet yonel sebeplerle, İsmet Sıral'ın ismini aldı. Cüneyt Serme Mahsulleri Ofisi'nde memur oldu Bu orkestra, daha önce de belirtti- ğimiz gibi, Turky 'de — şimdiye kadar kurulan en iyi caz topluluğu idi Sağ- lam bir caz anlayışına dayanan bir mu- sıkı çalıyordu Fakat caz, bir top usikisi olduğu kadar, solıstlerın ferdı yaratışlarından manâsın n bir musi- kidir. Bu bakımdan Ismet Sıral orkest- rası, daha pek çok şey arzu ettiriyordu. İsmet Sıral şimdi Istanbul da, dört yeni orkestra için yazdıgı aranjmanların fevkalâde olduğu söyleniyor. Amerika- ya takdim edilebilecek kalıtede bir caz musikisi çalabilecekleri pek ummuyor- sak da, şimdilik tek ümidimiz bu orkest- radadır. Caz - senfoni yakınlaşması lasik bestekârların caz musıkısıne moda halıne gelmişti. Daha sonra, yani seki: e kadar nce, devrimizin en buyuk bestekarlarından Igor Stra- vinski, Wood Her orkestrasının kestra iç eser yazdı. Şimdi de bir Isvıçrelı bes— tekâr, Rolf Liwbermann - ni ele almış ve caz ve senfom orkest— rası için bir konserto bestelemiştir. Bu eser eski konserto gurossoları andırıyor. AKİS, 18 ARALIK 1954 BELEDİYECİLİK Trafik Umduğumuz -bulduğumuz B u şehrin bir şoförü, — bildiklerini, hıssettıklerını anlatmadan önce, dü- ayında bir Trafik Kanu— nu tatbikata konulmuştu. Hakikaten bu nun, mevcut — nizamsızlıkları frenlı— , seyrüsefer işlerinin bir mesini temin etmek istiyordu. Trafik Kanununun tatbikata konulmasından çok önce, evvelâ İstanbul'da, sonra A muhtelif noktalara yerleştirilmişti. Bil- hassa dört yollarda, kalabalık bölge- lerde bu lambalar «nâzım» vazife gö- şoförü işini — kolaylaştırıyordu. Seyrusefer lâmbaları, o zamanki trafik polisinin dudugunden daha ınsaflı da- ha nzim edici ve adalet hudutla TI 1çınde hareket eden bir sistemdi. Bütün bu işler olup biterken, Bü- yük Mıllet Meclisi, Trafik anununu muzakere edıyordu Bu sıralarda şofö- za ise, belediye butçelerının gös- terdıgı açık miktarına göre tanzim edi- liyor, kâh sertleşıyor çogalıyor kâh ah- val-i siyasiyeye göre - azalıp, durulu- yordu. Şehir içinde şotbr politik bir mefhum halinde beliriyor, kendini his- setiriyordu. Saatinin yazdığından fazla istiyen, hakkının ötesinde hak ve kâr ariyan şo- förler- her sınıf meslekte olduğu üze- re- memnundular, kazanç yolunu en geniş mıkyasta bulmuşlardı r meslegın «hakiki» men- supları vardır. Bunlar için devirler, o devirlerin insanları, — ne olursa olsun mühim değildir; 1şler1mn ehli kimseler- dir, bilirler ki, çalıştıkları — müddetçe kazanacaklardır. Ehliyetsiz, alkollü, hakkının ötesinde hak istiyen şoför bir parazit unsur olarak, şoför mesleğinin içinde kaldıkça, hele politik bâzı dü- şünceler bu mesleği bir başka muame- leye tâbi tuttukça, durumun gidişinden beliren endışe telâfisi, tedavısı imkân- sız bir derde doğru sürüklenecekti. Ge- ne bu şehrin içinde fiyatları beğenme- yip, /| greve yakın hareketlere girişilecek, dövüşlerin,..insan kaçırmalarının dalga- l gurul ulerı arasına gene onlardan ba- ak, gene onlar m förlere kesilen cezaların bir ölçüye, ka- tiyen bütçelere değil - bağlanması, hak- sız olduğu zaman cezayı vermesi için tek çare vardı: Trafik Kanun Ve nihayet Trafik Kanunu halkı T Şo- förle münakaşa mek — korkusundan rafik Kanunu nızam intizam v huzur demekt Bu nizam, intizam ve huzur tek tar: fl olmıy acak, şoföre de, halka da ayni derecede menfaat getire- cekti. Tek kelime ile: Müsavatı temin decekti. Ancak şoförle halk arasında bir masını temin ede makam ö yl bir nizam şehirde garip seyrusefer tatbi- rulmı ecekti. Görülmemeli idi. Şımdı idi. İlgili m: caktı ki, katı bütün bunları duşunen şo- Bu da kontrole tâbi Ama hangisine