gayret eden bir müessesedir, ama ba- zen halka ıtıyatlarda vermekte, hele en mühimi telki bulunmaktadır. Program halamından «telkinler yapa- mayız» diyemezler. Her ne kadar, ya- pılan politik bazı — telkinler radyonun çok aleyhinde oluyor, - bu bir vakıa- dır - fakat musiki yapılacak telkin rağ- bet görecektir; bir kerre denensin. Di- yebiliriz ki, idaresi bir yenilik getirmek için ne yapacağım bilmemek- tedir. İstekler saati bir yeniliğin baş- langıcı olabilir, ayrı bir saat temin edi- lir, tespit olunur, radyo sanatkarları bu istekleri çalarlar; bu suretle çalan mem- nun, idare memnun, dinleyici memnun hale gelebilir. Dıyeceklerdır kı caza ne yapalım? Erdoğan Çaplı gib b eleman vardır, bu elemanı idareci bır el haline getirip harcamaktansa kaabiliyetinden azami derecede istifade etmeyi düşün- mek daha hayırlıdır. Bir Erdoğan Çap- lı, yanında yerli ve — genç diğer bazı kıymetler ile radyoya yeni şeyler geti- rebilir, bu arada istenileni çalıp söyli- yecek geniş bir kadro — tertipliyebilir. Meselâ Erdoğan Çaplı bir radyo sen- fonik cazı ortaya çıkardı - pek senfonik cazla ilgisi yoksa da- bu bir hareket- tir, kabul edılebılır daha iyi şekle so- kulabilir. Söyliye! m? Söyliyecek bir çok eleman da hem de Ankara'da var. İngilizceyi bilmez iken, i pek çok lardan istifade edilsin, leri» pek mükemmel olan bu kıymetleri bizzat 1ngıhzcesı kuvvetli olan Naci Se- rez, güfte bakımından imtihan etsin, mesele hâl olur gider.. Biz bir yenilik bulunca, diğerini bir kenara atmasını biliriz; bazen bun- da isabet ederiz, bazen etmeyiz. Dal- dandala programı artık Pazar sabahları alafranga musiki saati oldu denilebilir; ne telefonlu maceralar, ne alaturka, ne de karagöz küçük Ali, bu pro; gramda yer alıyor. — Aylardır hazırlık yapılmış, nihayet daldandala programının başka bir çeşidi radyoya getirilip yerleştırıl— miştir; henüz dınleyıcıler bu programı ışıtmedıler fakat yalanda program rad- yodaki yerini alacaktır. Ankara radyosunun öğle neşriyatı düzeltilmeğe — muhtaçtır. Saat 14 sonra tertip edilen program bazen pek yavan olmaktadır. Daha ziyade evde ka- lanları, iye gitmiyenleri hesaba katmak zorund ayız. Buna — göre bir ayarlama yapmak icap etmektedir. madan ilâve edelim: O genç seslerın alaturkada - geçişi programın- ni bulmak, ahenkli söyleyip çalmak için adeta bir mücadele içindedirler. Halbuki, tidat bulundu, dığı elemanlardı, gibi, lir. genç sesler radyonun is- ilerisi için ümit bağla- Nota, usul bildikleri ses kaabiliyetleri olması lâzım ge- İşte, bu ümitler de de biz, istemi- ye ıstemıye «olması lâzım gelir» diyo- YUZ. AKİS, 18 ARALIK 1954 TİYATRO Tiyatromuz ve afişleri Zevk kıtlığı Ankara Afişlere dair Geçen hafta Ankara caddelerinde ye- i bi Örüldü. Bu; ayın başın- da degışmış olan Devlet Tiyatrosu prog- ramına ait bir ilândı. — Bilindiği gibi Devlet Tiyatrosu değişen eserleri bildir- mek üzere afiş bastırmak itiyadındadır. Bu defa da, Küçük ve Büyük Tiyat- rolarda değişmiş olan programı bildiren afışler bastırılmış ve temsilden bir iki gün evvel, duvarlara astrılmıştı. Bızım burada bahsettiğimiz o afişler değildir. Biz o afişlerden bir kaç hafta evvel bahsetmiş ve Devlet Tiyatrosu gibi bir müesseseye bu derece iptidai reklâm tarzını yakıştıramadığımızı; mat- baacılık tekniğinin çok ılerlemış bulun- duğu zamanımızda; hâlâ yirmi beş sene önceki vasıtalarla afiş bastırılmasını uy- gun bulmadığımızı açıklamıştık. Geçen hafta Ankara caddelerinde gö- rülen yeni afişler bizim temas ettiğimiz mevzuun bir reaksiyonu gibi göründü bize, memnun olduk. Teklifimizin yerine getınldıgı için de- ğil, Devlet Tiyatrosunda ihni- yetinin belirtisini gordugumuz 1ç1n mem- nun oldu Bize bu yazıyı yazdıran Tanrılar ve İnsanlar isimli eser için Devlet Tiyatro- su tarafından yaptırılan ve neşredilen modern afiştir. Eskizi Mumcu yapmış. Sanat değeri üzerinde munakaşa ede- cek degılız Maksadımız bu çığırın a- çılmasıydı. Ancak bir k rkumuz daha var: Temsil edilen eser adedi iki olma- sına mukabil —opera ile çocuk temsil- lerini de sayarsak dört olur— yalnız bir afiş bastırıldı. Evvelki mevsim içinde bir telif eser adına da böyle bir afif neşredilmiş, fa- kat sonu gelmemişti. Devlet Tiyatrosu sahneye koyduğu her eserin dekoratö- rüne O esere ait afiş eskizini de yaptıra- bilir. Gerçi afiş ayrı bir sanat nevidir ama masraftan kaçınılırsa, hiç olmazsa bu yol tutulabilir. Gene reklâm mevzuunda bu hafta bi- zi sevindiren bir şey oldu: Devlet Tiyat- rosu Ziraat Bankası ile Postahanenin a- rasına bir reklâm tabelâsı koydurdu. Işıklı ve vitrinli olan bu tabelâda, ti- yatronun reklâmı yapılacak. , böylece, azar azar da olsa, dü- şuncelerının tiyatro idaresince iyi niyet- le ele alınmasından büyük bir huzur duymaktadır Sanatkâra sürpriz Devlet Tiyatrosu sanatkârları geçen- lerde yeni bir oyunla karşılaştılar madılar, zira artık o gibi sürp- rızlere şerbetlendıler ise şu; Devlet Tıyatrosundakı son idari değişiklikle birlikte, önceden tes- bit edilmiş olan bazı şevler de değiş— mişti. Bu arada, sadece bir — üyesinin istifa etmesınden başka bir değişiklik rmemiş olan edebi heyetin tesbıt ettiği repertuvar da hemen kamilen ğiştirildi. Bunun için —sanki kimse so- ruyormuş gibi— bazı sebep ve mazeret te ileri sürüldü. Bu arada ölümünün 150 nci yılı dolavısiyle Schiller'den de bir eser temsil edilmesinin verinde olacağı bildirildi. Hattâ bu mevzuda, Devlet Ti- 27