MUSİKİ Opera Bestekâr memnun ir opera yazmak, her bestekârın B gönlünde yatan aslandır. Sir Wil- liam Walton, şimdi aslanı —azat etmiş bulunuyor. Bestekârın ilk operası, lus ve Cressida, evvelki hafta Londra'- nın Covent Garden'inde temsil edildi. Münekkitlere göre — Walton'un aslanı, bestekârın kükreyen Belshazzar's Feast oratoryosundan Zziyade, yesidir. Walton, Troius ve Cressida'yı beş sene süren bir çalışma sonunda ta- mamlamıştır. Şimdi netıceden çok mem- sonatlarını i olarak ayı mekte ve «işte, bu opera gibi şeyler para getiriri demektedir. Bugün 52 yaşında olan Sir Willi- am Walton'un musikisini Türk dinleyi- cileri, birkaç sene önce Ankara'da Türk —Ingılız Müzik Festivali'nde çalınan ve o Zzamandanberi de radyolarımızda sık sık tekrarlanan, en şöhretli eseri, Viyo- la Konsertosu ile ve müteakip festival- de çalman senfonisiyle tanırlar. Caz Amerika bizi bekliyormuş merika'nın en ileri gelen caz mec- muası Metronome un yetmışıncı yıl— dönümü sayısında, okuyucu mektubu neşredildi. lstanbul'— dan, Nişantaşı'ndan gönderilmişti. Sab- ri Şatır imzasını taşıyordu. Mektubun son paragrafında söyle deniyorı «Cazın dar bir muhite bıtap ettiği İstanbul' da bile mahalli musikişinaslar tarafından çalınan caz musikisinin kali- tesinde bir terakki vardır. Genç bir te- nor saksofoncu, İsmet Sıral altı kişi- lık orkestrasıyla "cool (serin caz) çal a büyük alâka gostenyor Çaldık- ları, Amerıkan standardına ulaşmaktan çok uzaktır; bununla beraber bu grup, şimdiye kadar yalnız Türklerden mute- şekkil olmak üzere kurulan en iyi or- kestradır. Onla heyecanını ve iyi ni- yetlerini burada methetmeme izin ver- menizi isterim.» Metronome naşirleri bu mektuba büyük ehemmiyet vermişler, okuyucu mektupları arasında değil, mecmuanın esas kısmında, «Milletlerarası Dil» baş- lığıyla, bir çerçeve içinde neşretmişler ve altına da şöyle bir not koymuşlardı. «Bu mektubu, yabancı kardeşleri- mizin geçmişte oldugundan daha büyük bir inançla caz musikisi çalmaları hak- liğın arttığını ve çalınan cazın kalitesi- nin yükseldiğini teyit ediyorlar. Şimdi 30 İsmet Siral ve arkadaşları Yerli Türkiye' ye de «hoş geldin diyebiliriz.» emek bizi davet ediyorlar. Tür- kiye'nin caz sahasında neler yaptığım merak ediyorlar. Peki, bu davete ne ile icabet edeceğiz. Mektup sahibinin de belırttıgı gıbı Turkıye de şimdiye kadar kurulmuş en iyi orkestrası, İsmet Sıral'ın geçen sene teşkıl ettiği gruptu. Fakat bu teşekkül hakkında dahi söyle- nebilecek en methiyekâr söz, onların an- cak «dinlenebilir» bir caz musikisi çal- dığıdır. Eksikleri pek çoktur henüz, bu sanatın — zirvesine — erişmiş enkalı meslekdaşlarıyla boy ölçüşecek durum- da değillerdir. bunun haricinde «caz> namı akında ihraç edebilecek bir musiki çalanlara malik raiyiz? Maalesef a tâ Nazi rejimi altında cazın yasak edil- diği Almanya cazcıları bilej gerçek bir mevcudıyet göstermiş ve mılletlerarası seviyeye ulaşmışken bizde, konsı ar talebesi ıken nasılsa ceza heves etmış bir iki geni kazanma telaşı içinde degerlerını kaybetmış iki üç p fesyonelden ve bu musikiyi ciddi suret— te tetkik etmiş, bilgilerini evlerinde bir alet çalmak ve caz — besteleri yazmak suretiyle tatbike çalışmış birkaç nefes- siz amatörden başka caz — musikişinası yoktur. Senelerdir şurada burada çalı- iddia edilen çalgıcı- bir kısmının ise caz sa- alâkası bulunma- maktadır. Ortada, üstünde durmağa de- ğer bir teşekkül olarak, sadece İsmet Sı- ral orkestrası kalıyor. eçen yıl kurulan İsmet Sıral grubu, teşekküle ismini veren mursikişi- nasdan ziyade, Cüneyt Sermet adlı bir caz amatörünün eseridir. Cüneyt Ser- met, caz hakkında çok kafa yormuş, çok Harry James'ler okumuş, çok dnlemış, tercihlerinin ve zevklerının «neden?» ini, <<çunkusunu bir gençtir. Zıhındekılerı gün 1ş1gına çıkarmak için önce bir âlet çal- ması lâzımdı. Bu âlet, mandolin yahut akordiyon olmadı. Bir caz orkestrasının temeli olan kontrbas'ı seçti ve bu âlet üzerindeki hakimiyetini ilerletti. Sonra bir orkestra kurmağı kararlaştırdı. yet iyi tekniği olan, su gibi nota yan, fakat caz sahasında pek ilerleme- miş profesyonel bir tenor saksofoncuy- İsmet Sual ile, işbirliği yaptı. Or- kestrayı teşkil edecek diğer elemanları bulmakta büyük güçlük çektiler. lıkta iyi caz çalabilen kimse yo di. Seçtiklerini, bir anlayışa göre yetış— tırmek gerekıyordu Bu işi Cüneyt ü TİN! ld Orkestranın - provaları zıyade Cüneyt Sermet'in öğretmenliği- ni yaptığı bir kursa benziyordu. Orkest- raya iştirak edenler şunlardı; Kısa za- manda büyük bir gelişme gösteren ve grubun en iyi elemanlarından biri olan profesyonel bir piyanist, Nejat Cendeli; alto saksofon çalan Celâl Bozsoy; bir başka profesyonel, trompetçi Zekâi Apaydın; duşunuşunu topluluğun çaldığı musikiye gayet iyi uyduran bir davulcu, Yalçın Oral; ve, tabiatiyle, tenor saksofonda İsmet Sual ve kontrbasta Cüneyt Sermet. — Orkestra musikisi, ya baskı aranj- manlar, veya Cuneyt in fikirlerini tat- bik suretiyle vücude gelen «zihin aranj- manları» idi. Daha sonra, memleketi- mizdeki en iyi caz bestekârı olarak va- sıflandırabileceğimiz bir amatör musi- kişinas, Arif Mardin, bu topluluk için musiki yazdı. Orkestra İstanbul radyo- sunda birçok dışarda da bir konser ver- di. İyi tenkitler aldı. Plâkları Ankara radyosunda da çalındı. Orkestra, profes- AKİS, 18 ARALIK 1954