Ankara şehrinde, durumları müsa- it olmıyan talebelerin gecelerı kalmala- rı için binalar inşa edilmiş veya mev- cut bazı binalar yurtlara tahvil edilmiş- tir. Bir kaç yerde bulunuyorlar. Hukuk Fakültesinin arkasında, Dış Kapıda Zi- raat Fakültesinin ıçınde tefrik edilmiş, iki binada... Bunlara ilâveten bir de Si- yasal Bılgıler Fakültesinin - eskiden iyi idi - yataklı kısmı varda. Diğer yurtla- rın durumu, acıklı halini anlatmadan önce, Siyasal — Bilgiler — Fakültesindeki yatılı kısım hakkında biraz izahat, yurt ıdarecılıgımız hakkında ilk hükmü ver- menize yardım edecektir. Sıyasal Bılgıler bir fakülte olarak üniversite camiasına katılmadan önce hersene açtığı giriş imtihanlarından da belli olacagı üzere, leyli ve nehari ol- mak üzere iki kısımdan müteşekkildi. Ankara'da ailesi bulunsa dahi, bazı ta- lebeler vardı ki, leyli olmak ister, mek- tebin yatılı ımtıhanını kazanmak için çalışırdı. Çünkü, yatılı kısım rahattı, ta- lebelere temiz bakılıyordu, iyi yemeği, muntazam bir hayatı vardı. Kütüphane- si mevcuttu, okuma ve çalışma saatle- Ti ayrılmıştı talebe bir gün sonraki derslerini ve hoc anlattıklarım ra- hatça tekrarlıyabılıyor hazırlayabiliyor- du. Elhasıl talebe rahattı, bin yiyip, bin şükrediyordu Siyasal Bilgiler, fakülte haline if rağ olununca, yatılı kısım da doğrudan doğruya Milli Eğitim Bakanlığının em- rine geçti. Bu geçiş, talebe için bir fe- lâket halini aldı. Bir kaç bakımdan me- sele talebenin aleyhine cereyan etmişti: şı meselesi ihtilaf mevzuu olmaktan kurtulamayacak gibi görünüyor. Mısırda El - Ezher bininci ya- şını hayli zaman evvel tamamladı. O memleketin modern üniversitele- ri ise daha 100 yaşına eremedi. Fa- kat Mısırda böyle yaş dâvası olma- dığına göre orada her müessesenin hem yaşını, hem de kendi hakiki ma- hiyetini bildiğine ve vakıaları oldu- ğu gibi kabul ettiğine hükmolunabi- lir. DÜNYA'da İsmet Giritli imzası ile çıkan bir makalede bu yaş mese- lesi, Hasan Ali Yücele karşı, Üniver- sitenın gor işüne göre müdafaa edil- mek istenilmiş, fakat pek başarılma- mıştır. O ciheti bir tarafa bırakalım yalnız bir mühim nokta — üzerinde durmak yerinde olacaktır. Makaleyi yazan zat, dâvasına delil olarak İs- panyolların kendi Üniversitelerinin Arablar tarafından kurul- sürmektedir ki bu ıç bir münase- spanyol Üni- ladıklarını ileri iddianın hakikatle beti yoktur. En eski İ versiteleri şunlardır: Salamanca, ku- ruluşu 1243 (Castilla Kralı III. Fer- dinand tarafı ndan) Sevilla, kurulu- şu 1254 (Kral Alfonso tarafından), Valladolid, l346( Papa VI. Clement tarafından) Salamanca ile Vallado- lid Arab hâkimiyetinin dışında kal- mış topraklardadır. Sevilla 1248 de AKİS, 18 ARALIK 1954 KÜLTÜR İşte yemekhane Ama ne iştah veriyor O güne kadar, Siyasal Bilgilerin yatı- li kısmı meccani idi, Milli Eğitim Ba- kanlıgına tâbi olunca diğer, yurtlar gi- i küçük de olsa, bir ücrete tâbi tutuldu. Talebe buna da razı, buna da şükrede- bilirdi. Fakat, işler Mekteb-i Mülkiye olduğu gibi güzel, çalışmak o zaman olduğu gibi kaabil, intizam ve intiza- mın arkasından gelen şeyler o zamanki Arablardan ıstırdad edılmıştır Bu kurdukları medreselerin devamı da değildir; öyle olmalarına maddeten imkân yoktur. Gene aynı makalede Columbia Üniversitesinin 200 üncü yunun kut- laması da, yanlış bir görüşle, bizim Unıversıtenın yaşını müdafaaya ya- rıyacak bir delil gibi gosterılmıştır Amerikan İstiklâli daha önce kurul- muş olan Unıversıtelerın ilgasını ne- den icab ettirsin? Meselâ bahis mev- Zuu Unıversıtenın İstiklâlden sonra sadece ismi degışmıştır Bugünkü U. S. A. nın temeli olan 13 ulkedekı büyük ve dunyaca meşhur üniversi- telerin en mühim olanları 1776 dan evvel kurulmuş olan ilim müessese- leridir. B uraya şu kuçuk notu ilâve et— kendim alamadı Columbıa Unıversıtesı 20 üncü yılı için tören yapıyor, herkes gibi. bız de tebrik ederiz. Fakat kara Üni sitesinin bu munasebetle bir toren yapmasının manasına ve hikmetine akıl erdiremedik. Maksad dostluk belirtmek ise bunu güzel bir telgraf- la yapmak daha zarif olmaz mı İdi? Her halde ve her işde ölçüyü aşma- mak daima iyidir. Eski ne quıd nimis sözü her zaman ve mekân için bir hikmet düsturudur. gibi mükemmel olsa idi! Milhi Eğitim Bakanlığı emrindeki yurtların işlerinde bir aksilik ve gayri muntazam bir hâl her zaman göze çarp- maktadır. Siyasal Bilgilerin eski ve ye- ni halini bu şekilde ortaya koyduktan sonra, bugünkü durumun karışıklığına işaret etmek, eski hâlin bugünkünün ta- mamen tersi bir mahiyet arzettiğini kes- tirme yoldan söylemek kâfi gelecektir. Yurtlarda, yemek —meselesini ön plâna almak icap etmektedir. Maale- sef; her gün talebeler yemeklerin kötülü ğünden kendi aralarında uzun uzun şi- kayet ederler, hattâ bazen bu şikâyetle- rini yurt mudurlugune kadar götürürler. Yemekler ekseriya o kadar kötü çıkmak- tadır ki, suyun içinde yüzen etlerden bah setmek, garıb bir teşbih sayılmamalıdır Bu yemeğin adı, etli yemektir. İkinci kap yemek, bir ılava ınhısar edebılır haftanın pek çok gunlerı talebe bu şe- kilde gıdalanır. İş bu noktaya gelince, talebeler diyorlar ki: Eskiden «büyük- lerimizin» güzel bir huyu vardı, haf- tanın bir günü kalkar, fakülteye gelir- ler, yurtları gezerler, hattâ gazetelerde «talebelerle başbaşa — yemek» resimleri çıkardı. Allaha bin şükrederdik, boyle günlerin sık olmasını temenni ederdi tatlılar, yemekler çeşitlenildi. Şimdi büyüklerimiz gelmiyor. De- mokrasi rejiminde mürakabe geniş yer tutmalıdır, meselâ bir bakan, bilhassa Milli Eğitim Bakanı gelmeli, dertlerimiz ile meşgul olmalıdır, biz kendisi ile baş- başa gene yemek resimleri — çıkartırız. Bu resimleri basacak, bu devirde de gazete vardır. Hakikaten bu yemek meselesi, için Öönüne — geçilmez bir facıa halınde ortadadır. Sanılmasın ki, Mil- li Eğitim Bakanlığının emrinde bulu- yurtlarda, — yemekler bedavadır Yurtta kalan her talebe, her öğün ye- mek için 85 kuruş vermek zorundadır 15