KADIN Carven'in defilesi Asıl erkekler hayrandı Moda Carven'ın koleksiyonu eçen Çarşamba gecesi Ankara Pa- las'ın büyük salonunda toplanan halk ikide bir kapılara bakıyordu Her- kesin sabırsız bir h Saat bir hayli ılerlemıştı hareketli caz müziği her halde lerin zıplıya hoplıyâ mıdelere için hazırlanmış bir muziplik olacaktı tabak çatal seslerini bastırıy rdu. Mey- yaya sıra geldiği zaman, başlar daha sık salonun yan kapısına dönmeğe başladı. son lokmasını yut- muş olduğuna hiç şüphe kalmadı. Ve, Canlı ve mek- inmesi beş manken tarafından teşhir edileceği bildirildi. Salonda bir kıpırtı başladı. Herkes niyet balcımdan en stratejik noktalara yerleşti. İlk çıkan manken en yaşlısı oldu- ğundan, Carven mankenleri — arasında yaşa hürmet edildiği hükmüne varıldı. Maamafih, manken — Colette'te mihrap yerinde idi, fakat heran tekaüde sevke- dilmesi beklenebilir. İlk ağızda elbiselerden ziyade man- kenler tetkik edildi. Salondaki umumi reaksıyondan bıç birisinin nefes kesıcı alas'ta yapılmış olan son defile ile güzel bir tezat teşkil ediyor, Carven kendi verdi- ği bir beyanatta «kendim ufak tefek olduğum için ufak tefek mankenler ter- cih ederim» dem u mankenlerini ufak tefek telakkı edıyorsa Allah bizi uzunlarından saklasın bazıları o kadar zayıf ki, kemiklerini bir bir — saymak mümkün. Hepsinin saçları enselerini ör- tüyor ve 5-10 gün evvel berberden çıkmış intibaımı veren neglige bir hava taşıyor. Bugün Amerika'da salgın hali- ne gelmiş olan saç modasının Av- rupa'yı henüz istilâ etmemiş olduğu- nu memnuniyetle gördük. Mankenlerde en çok gözü okşıyan şey, Trenklerinin çeşidi olması aralarında esmer, kumral sarışın ve kızıl saçlı olanları Gelelim modellere, dost başa düş- man ayağa bakarmış ama, ilk göze çarpan ayakkabılar oldu. Siyah dekol- te ayakkabılar klâsik defile ayakkabı- sıdır. topukları, kolayca kırılabilecekmiş kadar ince. Modayı ve Türkiye'deki im- kânları yalandan takıp eden bir kay- naktan öğrenildiğine göre, İstanbul' dakı TANCA Kundura Magazasında İtalya dan gelen ustalar kalem lıgınde topuklu ayakkabılar yapabılıyormuş Defile kürk mantolar ile başladı. Kürklerde de bu senenin manto model- leri hakim. Omuzlar çok düşük, manto eteklere doğru daralıyor, yakalar ge- niş ve enseye oturmamış, her an omuz- dan sıyrılıp yere düşecekmiş hissini ve- riyor. Spor leopar caket ve içindeki sa- man renkli elbise zarafeti ve pratikliği bakımından dikkati çekti. Kürk manto- ların içine giyilen öğleden sonra elbise- lerinin en güzel tarafı son derece nefis kumaşlardan yapılmış olmaları ve sa- delikleri idi. Uzun kollu, dar, dik ya- kalı olan bu yarı fantazi — elbiselerin eteklerındekı orijinal plileri ve enseye ğru açılan yakaları dikkati çekıyordu Bu elbiselerde beyazı hakim olan yün- lü kumaşlar kullanılmış. nları müteakip kokteyl ve parti elbiseleri teshir edildi. Üzerlerindeki etollerin ekserisi vizondu muşaklığı uzaktan bile hissediliyordu. Kokteyl el- biselerinde göze batan — karakteristik, eteklerin zenginliği, bel ve kalça kısım- larındaki işler ve — dekoltelerin omuz üzerinden dört parmak genişliğinde as- kılı oluşu idi. Tabii tamamen askısız, boyundan askılı, ve «V» biçimi yakalı elbıseler de mevcuttu Fakat umumiyet- le, omuzlar, biye kalınlığında dahi ol- sa bir askı ile örtülmüştü. Kumaşlar ara- D n sında en çok saten kombinez de dantel kullanılmıştı. biselerin altına dar kombinezon giyil- mişti. Tuvaletlere gelince, beden şıkı drapeli, etekler ekserisi şıfon bol ve om şifon tuvaletler, zırlanmış gecelik elbiselerini du. Senelerce evvel Marlene oynadıgı Allahın Cenneti müş, olanlar bu tuvaletleri iyi bir şekil- de tecessüm ettirebilirler Carvı Türkiye de sempatik bir misafir rolu oynamayı arzu etmiş olma- li ki modellerine sultan, pasa, yeniçeri v.s. gibi isimler vermiş. Elbiseler ve tu- valetlerde en hâkim şey, çok şıkı bir korsajın belden aşağı inmiş olması idi. Dikkatli bakılınca — ayni mulajın ufak tefek varıyasyonlarla tatbık edılmış ol- uğu gözden kaçmıyordu. kara Kız En tıtusunun saatlerce süren defilesinden son: bu bir saate sıkıştırılmış defile, herkese pek kısa gel- di. Defile bittikten sonra, — mankenler, hanımlara Carven eşh <Ma Grif- fe> parfümünü dagıtarak çekildiler. Salondaki hanımlar arasında defi- lerde görmeğe alıştığımız ve teshir edılen modellerle rekabet edecek, hat- tâ daha fazla dikkati çekecek kadar sık giyinenleri gözümüz aradı. Pavyonda P aviyondaki halk da, yukarıdakiler gi- bi sabırsızlıkla def'ıleyı bekliyordu. Hele bazı terziler ve Fransız modası has taları gece yarısına kadar ne etrafları- nı gördüler, ne de eğlenebildiler. Sa- bırsızlıkla bekleşerek of pof edip, 3 zehir ettiler. Neticede bekle ne saat geldi, çattı. Mankenler, yuka- rıda gösterdikleri son tuvaletleri ile aşa ği inmişlerdi. Piste yakın — olmıyanlar ancak mankenlerin saçını görebildi. Ne büyük inkisar.. Saatlerce bekliyen ha- nımlar meşhur Paris modellerını gore— ceklerini zannederken, ancak 3-5 let görebildiler. Bir oturdu, bir kısmı da, itti kısmı surat asıp hırsını alamayıp Meraklı bir hanım, — mankenlerle konuşmak istedi. Maalesef hepsinin se- vimsiz ve müstağni bir hali vardı. «Bu- gün sefarette, yukarıda ve burada 3 de- file yaptık çok yorgunuz», diyerek uzakl aştıl Bir müddet sonra, kapalı yünlü elbıselerle gorunduler Herhalde elbise değiştirirken bir hayli dinlenmiş olacaklardı ki konsomasyona başladılar. mlar modelleri, beyler ise mankenleri bekliyordu, netice kazanan eyler oldu. G.G Seçmesını bilmek üz, ve ucuz bir elbiselik muş al- mak Üüzere çarşıya — çıkmıştı, fakat vitrinlere bakınca gözleri kamaştı. Hele, tanınmış mağazalarımızdan birinde gri renkte, küçük siyah benekli ince yünlü- den bir Fransız kumaşı vardı ki, insa- AKİS, 18 ARALIK 1954