ki, bu miktar, Avrupa'nın bir çok mem- leketlerindeki talebe lokantalarından da- ha pahalıdır. Fark ise ortadadır: Avru- pa'da talebe lokantalarında para mu- kabili verilen yemekler sıkı bir kontro- le tâbidir, yemeklerin iyiliği üzerinde talebeden ziyade mesul kimseler, ida- reciler titizdir. Ankara'daki talebe yurtlarında pa- ra mukabili verilen yemekler adeta hiç bir kontrole tâbi tutulmamaktadır. O kadar ki, bazen gazetelere, talebeye ve- rilen etlerden şüphe edildiği, kaçak ve hastalıklı etlerin kullanıldığı — iddiası geçmiştir. Neticede etlerin mürakabesiz olduğu meydana çıkmış, fakat yurtlar mud rlüğü üzerinde hiç bir murakabe olmadığı için, hâdise geçiştirilmiştir. Nasıl geçiştirilmesin ki, bilfarz Dış- kapı talebe yurdunun muduru hem mü- dür hem de Hukuk Fakultesınde tale- bedir. Bütün şikâyetlere verdiği cevap, «ilk önce fakülte, sonra müdürlük vazi- fesi gelir» şeklindedir. Talebenin dert- leri ile meşgul olacak diye bir müdür tayin etmişiz, bu müdür gitmiş yüksek tahsil yapmağa başlamış! Yatakhaneler H emen her yurtta yemek faslı, talebe- nin gıdalanması, böyle üstünkörü bir takım kaidelere, gayri sıhhi şartlara tâ- bi tutulmaktadır. Bu halin anlaşılması, öğrenilmesi, satırları takip etmekle de- ğil, bizzat meselenin içinde bulunmak- la, yaşamakla mümkün olabilir. O kadar iyimser, idarecilerin o ka- dar lehine düşünen bir kimse bile bir defa yurtların yatakhanelerıne girdi mi Yurtların yatakhanelerm— mak, oralardaki duzensızlıgın buyuklu— ğü h kkında, ilgi vermeğe kâfi- dir. Bir talebe, sabahın muayyen saa- tinde kalkar; derslerini takibe gidecek- tir. Yatağını toplar, etrafını — düzeltir, çıkar gider, belki de her talebe bunu Gene her talebe yurtta yatmaga hak kazanabilmek için ayda on yedi buçuk lira ödemek zorundadır. Yemek parasının ilâvesi ile meblağın ehemmi- yeti, yurda girmiş her. talebenin durumu nazarı dikkate alınarak hesap edilebilir. Ayda on yedi buçuk lirayı veren o talebe, her sabah yatakhaneyi nasıl bıraktı ise, gece geldiğinde de aşağı yu- karı ayni şekilde bulacaktır. Bir havasız- lık, havalandırmamanın verdiği ağır bir koku, kocaman salonu kaplamıştır. Ya- toplamıyan talebelerin eşya- ları yerlerdedir. girenlerin, temiz İ üzerlerine bir ağırlık basar. Bir baş ağrısı verir. Düşü- nünüz ki yüzlerce talebe bu yatakhane- lerde yatmakta, havası değişmiyen bu kocaman salonlardaki zehri, bir kaç gece arka arkaya teneffüs etmektedir. Resmi yurtların yanında, baz layetlerin Ankara'da kurdukları yetırştır— me yurtları vardır ki, özel olarak faa- liyet göstermektedirler, çalışmaları da- da verimlidir. Hattâ bu yurtlar pa- ralı olmalarına rağmen, hiç para öÖde- yemiyecek durumda talebelere meccanen bakmakta, okumalarını te- min etmektedirler. Resmi ile gayri resmi arasındaki fark, intizam ve mükemmel- lik ve insanlık bakımından çoktur. 16 > B KİTAPLAR DENİZİN İLK YÜKSELİŞİ (Necati Cumalı'nın şiirleri, İstanbul 1954 Yenilik B. 96 S. 100 kuruş. Yeni- lik - Yayınları: üçük beyaz kapaklı kitaplar 1çınde ınlarını veren Yenilik, ilk defa renkli bır kapakla karşımıza çıkıyor Ne- cati Cumalı, bundan önce «kKızılçullu yolu», <<Harbe gidenin şarkıları» «Ma- yıs ayı notları» adları altında üç şiir ki- tabı yayımlamıştı. «Denizin ilk yükse- lişi», bu Üüç kitabın bir araya getiril- mesiyle meydana gelmiştir. Kitabın ar- ka kabında fotoğrafiı ve kısa biyografya- sı bulunan, <<Şıırımızın yenileşme hare- etinde, samimi ve aydınlık — deyişiyle dikkati çektiği» behrtılen şairin, Varlık Yayınlan arasında «Güzel aydınlık» ad- lı bir şiir kitabı yayımladığı da hatırlar- dadır. DİYARBAKIR BASIN TARİHİ ÜZERİNE NOTLAR Gazetelerle dergiler (1869-1953) (Yazan: İstanbul Üniversitesi — İk- tisat Fakültesi Sosyoloji Asistanı Cavit Orhan Tütengil., Istanbul 1954 Iİstan- bul M. 31 S. 90 kuruş. İstanbul Üni- versitesi — Yayınlarından No. 596. İkti- sat Fakültesi No. 76. Gazetecilik Ens- titüsü Yayını No. 3) A nkara ve İstanbul dışındaki illerimi- zin, ilçelerimizin kültür hayatmı in- celiyen eserlere ne r muhtacız O. Tütengil'in bu kuçuk monograf isine benzer eserler bizde pek azdır Feridun Fazıl Tülbentçi, İsmail Hakkı, Tevfik Okday.. gibi bir iki yazarımızın bu ko- nuda bazı çalışmalarını hatırlıyoruz. C. O. Tütengil, Diyarbakır basınını incele- miş. Kitabında, Gazeteler, Dergiler, Ba- sımevleri üzerinde bilgi veriyor. Bilhas- sa gazetelerle dergıler başlıklarının kli- şeleri ile birlikte etraflıca tanıtılmış. Ki- tapta 40 kadar periyodik eser buluyo- mliz. ÇOCUKLUK HAYALLERİ (James T. Farrell'den çeviren : M Zeki Gulsoy İstanbul 1954 Yeni M. 126 S. 100 kuruş. Varlık Yayınları, Sayı 298. Varlık Cep Kitapları: 113). A merika'nın en çok tanınan küçük hi- kayecilerinden J. T. Farrel'in uzun- lu kısalı 12 hikâyesi bu kitapta bir ara- ya getırılmıştır Sayfalar ince punto ile dizildiği için okuyucu, yeni tanıdığı hi- kâyeci hakkında bir fıkir edinebilecek- tir. Kitaptaki hikâyeler: «Amerikan ha- yatını usta bir kalem ve değişik bir mi- zaçla aksettirmektedir.» ORHAN VELİ ütün Şiirleri (5. Basım İstanbul Eylül 1954. 144 S. 100 kuruş. Varlık Yayınlurı Sayı: 204 Yeni Türk Şiiri : 6). 3 6 yaşında hayata gozlerını kapamış yeni Türk şiirinin öncüsü olmasına kısa ömrü yetmis olan Orhan Veli Ka- nık'ın bütün şiirleri işte bu küçük ki- tapta toplanmıştır. Öldüğünden beri (1950) şiirleri beşinci — defa basılıyor. Böyle bir «mazhariyet» Türk edebiya- tında ancak, edebiyat dışında kalan ro- manlar yazmış bir iki kişiye nasip ol- muştur. Onlar içki «mazhariyet» sözünü ne şekilde kullanmak lâzım, bilinmez? Ancak, Orhan Veli Kanık için tam anla- miyle böyledir. KAÇIŞ (John Steinbeck'ten dilimize çevi- n : Filiz Karabey. İstanbul 1954 Ye- ni M. 128 S. 100 kuruş. Varlık Yayın- : 301. Varlık Cep Kitapları : 114). A rtık bizde en çok tanınan Amerikan romancısı - hikayecisi hattâ sahne yazarı olan Steinbeck'in 7 hikâyesi de u kitaba — geçirilmiştir. Hikâyelerden ilk üçü «Uzun vadi» adlı hikâye kita- bından alınmıştır. Geri kalan dördü de, «Cennet çayırları» adıyle bir kısmı çev- rilmiş olan hikâyelerinden — artanlardır. "Cennet çayırları"nın ilk sekiz hikâye- ATATÜRK'ÜN BİLİNMEYEN ARI (Yazan : Eski bir Atatürkçü (Münir Hayri Egeli), İstanbul 1954 Yenilik B. 104 S. 1 resim. 100 kurut. Ahmet Ha- lıt Yaşaroglu Kitapçılık ve Kâğıtçılık T. Ataturk ün yakınında bulunmuş olan- ların notları, yarın, O'nun şahsiye- ti üzerinde yapılacak incelemelerde de- ğerli birer malzeme olarak ele alınacak- tır. Şimdiye kadar çıkan kitaplar, sağ- dan soldan — derlenen — anekdotlardan meydana — gelmiştir. Bunlar, ilmi bir kontrole tabi tutulmadan yayımlanmış- tır. Tarihçiler, bu malzemeden faydala- nırken süzgeçlerini tıtızlıkle kullana- cakları M. di goruşlerıne dayanıyor. sura içinde Atatürk'e ait bazı hâtıraları- nı nakletmiş. Bu çeşit eserlerde, yazar- ların tek taraflı kalmaları, bazı etkiler- da dikkate alın- kitapçı ise, birkaç para kazanmak için harekete geçmiş olabilir. Fakat ne olur- sa olsun, böyle kitaplar, unutulan ba- zı olayları aydınlığa çıkarmak bakımın- dan fayda sağlamaktadır. Egeli'nin ki- tabı vaktiyle «Millet» dergisinde çıkmış yazıların bir araya getirilmesiyle mey- dana gelmiştir: hâtıraların dergi sayfa- larındaki dagınıklıktan kurtarılmış - ol- ması da bir kazançtır ÖRNEK İDARE (Aylık Mecmua 20 sayfa, 50 kuruş.) nkara'da, 1 Kasım 1954 den beri çıkan bu bilim dergisinin ilk sayı- sında şu yazıları buluyoruz: Lynton K. Caldwel: Teknik yardım ve Amme İda- resi; Nizamettin Özbek: İdari gelişme; Prof. L. G. Harvey: Amerikan devlet- lerinde âmme idaresi; İktisadi devlet teşekkullerınde kontrol; Prof. A. anson; Büyü itan yada maliye; Celal Ozdıcle Barem meselesi. Derginin adresi: Posta kutusu: 585 - An- kara. AKİS, 18 ARALIK 1954