SPOR birliktte Saray - Bosnaya — göndermek için çalıştığını ve bunda muvaffak ol- uğunu öÖğrenince sevinmiştik. mahut maçın spikeri mımızı bildirirken 'sol açık mevkiinde bu oyuncumuzun ismini — söyleyince hayretimizi gizliyemedik. Tabii ki, av- dette, evvelce sol açık olarak ilan edi- ve bilmec- acaba? Tabii ki, gece otelden kaçarken pencereden atlamamıştır. Kimbilir bel- ki de durup dururken olmuştur.! kimseler maçın Yugoslav futbolunda hiç ismi geçmiyen Saray Bosna şehrinde yapılması ile tarihi bir hıncın alındığını iddia etmekle ise, ye- ni hezimete, bir de politika mak istiyorlarmış. tezatlar sayılıyor. yanlış tertip edilmiş, sol Aayağı, filânın gözü zayıfmış, o orada nasıl oynatılmış, Milli — takım kaptanı maçtan evvel oyunda — tatbik taktiği ilân etmekle harbe gi- derken düşmana plânlarımızı yollayan komutana dönmüş ve daha neler de neler! Halbuki sadece barut yo Üst tarafı anlaşılıyor ki, sadece ve sorulur mu? N.A. Boks «Atatürk» Kupası maçları Ankara bölgesinin çeşitli — ve zevkli müsabakalara sahne olan 19 Mayıs Stadyumu, 29 Ekim günü, «Atatürk ku- pası» boks maçları ile spor sevenlere yeni bir heyecan yaşatacaktır Milli Güreş bir tarafa bırakılır, futbolumuz Fakat Büyük Kurtarıcının izafe edilen boks maçları temaslar kadar heyecan taşıyan bir hu- susiyete sahiptir. Ankara ve İstanbul İki temel direğini varsa) inkişafında daima rol oy h Boks sahasında Ankaralılar hemşehrile- rine iftihar vesilesi vermişlerdir. İstan- bul da en az Ankara kadar, hattâ on- dan daha çok Türk boksunda hak ve iddia sahibidir. Amatör, — Profesyonel boksörleri ile aslan payını «Atatürk Kupası» maç- mevcut boksörlerimizin değerlerini ortaya koyacak, ğunun kuvveti ile tekniğini birleştirecek boksörün üs- 32 Peki ama ya öteki hezimet ürk futbolunun Sarejevoda uğra- dığı hezimet, hepimizce beklenen ve bilmen bir âkibet olmasına rağ- men, etrafmda fırtınalar yaratmış ve hiç durulmamıştır. niha- yet Avrupa klasmanında bir mevkie sahip, Dünya futbol şampıyonasının terletici takımı karşısında bir mağlubiyet mazur görülse dahi, her biri milli olmu senelerce mensup oldukları branşlarda — rakip siz olarak Türk atletizmini temsil et- miş — atfederimizin, Yugoslavyanın mütevazi bir kulübünün atfederi kar- şısında aldıkları neticenin acaba tee- vil götüren bir tarafı varmıdır? Biz Turist kafilesi gibi aylarca pistlerinde turneye çıkan ve Avrupa atletizm şampiyonasında kulvar dol- duran atletlerimizin bugün içinde bulundukları keşmekeş — hepimizin ma]umudur Seneler senesi işittiği- halâ pistte- ayrılmaları düştüğü hasta yatağında, can mesine sebep oluyor. Merkez İstişare heyeti son toplantısında, Türk atle- tızmıne yapabileceği en büyük iyili- hastalığı kabulle hastayı ettirmeye karar vermiştir. İşte bütün mesele ar- tık bundan sonra başlamaktadır. Türk gencinin, aslında fıtri — kabili- yetleri içine giren atletizm, hiç de- ğilse bundan 5 yıl evvelki kudretine ulaştığı ggün, muvaffakiyet yoluna sapmış olacağız. 1948 Londra Olim- piyatlarında, Üç adım — atlayıcımız tünlüğünü ilân edecektir. Belki de dikkat edilmemiştir; diğer hem bölgelerde hemen en ismine hiç rastlanılmıyan, veya ismi olup da cismi olmıyan, boks Ankara sporunda mühim bir yer işgal eder. Bu neden böyledir diye uzun uzadıya düşünmeye de lü- zum yoktur. Ankara bölgesinin çalışkan boks ajanının şahsi teşebbüs ve gayreti- nin amirleri tarafından da büyük bir anlayışla desteklenmesi sayesinde An- kara boksu inkişaf etmektedir de on- dan. İşte bir adamın himmetiyle tertip- lenen <«Atatürk Kupası» Vuralları, Ve- datları, Abdullahları Tayyar ve Burhan- ları Mayıs Ringlerinde seyretme- tir. ara Bomba Lütfinin, Satılmışın, Orhanın döğüşle- rini görmek bu spora gönüllerini kaptı- ranlar ıçm büyük bir fırsattır. Nejat AKKAN Ruhi Sarıalp'ın 15 küsür metrelik derecesi ile kazandığı uçuncu]uk dı- şında, bu sahada başka lık gösterememiş olmamız ğımızın en büyük delilidir. yurt içinde ve dışında — yaptığımız temaslarda dömifor koşuları haricin- deki derecelerimiz ayıbımızı yüzü- müze vurmakta, adeta bizi gülünç mevkie sokmaktadır. Olduk olasıya atmalarda, yüksek ve sırıkla atlama- da, sür'at koşularında kifayetsiz kal- mış olmamız da inkârı imkânsız bir hakikattir. rdimizi ve hiçliğimizi - böylece kabul ettikten sonra unun se- bebleri üzerinde biraz durabiliriz. Atletizm, hiç bir sporla kıyaslana- mıyacak kadar gençlik ve cevvali- yet istiyen bir spordur. Antrenörün ve sahanın da bu sporun vardır. si boş, gider hanesi bazı yüklücedir. Şu halde küçük yaştan heveslenmek şartiyle bu sporu tercih edecek genç tahammüllü, — disiplinli çalışması ile muvaffak olabilecek, kat — muvaf- fak olduktan irlü menfaat kaygusundan kabiliyeti ile bilgisinin toplıyabilecektir. Bu da an tizmin okullarımıza girmesi ve ecne- bi antrenörlerin nezareti altında ciddi çalışmaların memleketimizde yerleşmesi ile kabil olabilir. — Böyle bir çalışma sonunda, ferdi istidatla- rın çoğalması ile rekabet gelirki bundan da Tü kendisine yepyeni ufuklar bulur. Atletizm denen asil spor, mem- leketimizde de ancak o zaman özledi- ği rağbete nail olur. Yoksa, bugün sadece Ekrem Koçak, Cahit Önel, Osman Çoşgül, Halil Zıraman gibi 3-5 adetin şahsında temsil kabili- yetini bulan Türk adetizmi yarın bugünü de rahmetle anar. Yine Ankara bölgesinin mütevazı ajanı beynelmilel temasların arifesinde olduğumuzu da müjdeliyor. İspanya, Yugoslavya, İtalya federasyonları ile te- masa geçilmiştir. Gözü pek, azimli Türk boksörleri n bir tarihte, — Avrupa ringlerinin namlı üstatları ile memleke- timizde dövüşeceklerdir. Belki yenile- cekler, fakat muhakkak ki çok şey öÖğ- reneceklerdır Daha pek yalan bir geç- Avru, karmasına seçilmiş bir Yugoslav boksoru karşısında, boks eldi- venini ancak bir kaç senedir gencimizin muvaffakiyeti — göğüslerimizi iftiharla — doldurmuşsa ihtimal bu yeni başarılar da yakın bir tarihte boks spo- rumuz bakımından bize ümit verecek- tir. Belgrad, Madrit, ve Milano karma- larını, Ankara'da seyretmenin heyecanı- nı, şimdiden hissettiğimiz için teşebbü- AKİS. 23 EKİM 1954