SANAT neticeden fırsatçılar faydalandılar. Fay- dalandıkları da kabul edilemez, çünkü perdeyi açtıkları eserin üzerine kapatıp başka işle meşgul olmaya mecbur kal- mışlardı. 18 Ekim günü saat altıda (18 de) İstiklââ caddesindeki SES Tiyatrosunun perdesi yeniden açıldı. Bu defa Avni Dilligil firsatçılara meydan bırakmadan işi aceleye — getirmiş, biran — evvel işe başlamak için bazı şeylerden bilerek fe- dakârlık etmış gıbı idi. Sahneye konu— lan eser : « ward» dı. lar: Robert Morley, ve Noel Langley Tercümanları : Vedide Baha Pars ve Sevgi Sanlı idi. Sahneye Avni Dilligil koymuş, dekorları da kendisi çizmişti. Oynayanlar : Avni Dilligil, Belkıs Fı- rat, Hayri Esen, Mümtaz Ener, Füru- zan Hüsrev, Senih Orkan, Sadettin Er- bil, Şevki Artun, Gönül Bayhan, Tev- fik Aktan, Bülent Koral, Fikret Hakan, Nermin Ruhsever ve Muallâ Fırat'tı. Eserin ilk tesirinin pek tatminkâr olmadıgı soylenmekte ise de, yenı te- şekkül etmiş olan bu tiyatro için üze- rinde d rulacak esas meselenin bu ol- madığı kanatindeyi İlk eserin temsıhnın de büyük bir zanmış olması, gönülden arzu Fakat asıl mühim olan cihet, adı «Çığır sahnesi» olan bu tıyatronun hedefi ve gayesıdır İ msilden bir iki gün önce bir gazetede neşredilen roportajda tiyatro— nun kültür temsilleri vereceği, sanatı ipliğini pazara çıkarmıyacağı bıldınlı yordu. Avni Dilligil de hakikaten sa- natı bu cephesinden görmüş, tiyatro onu bu tarafından kavramıştır. Ancak istemekle, tasavvur etmekle yapmak, tatbik etmek aynı şey değildir. Avni Dilligil şımdıye kadar giriştiği bütün teşebbüslerini iyi olsun istemiş fena bulmuş bir sanatkârdır. Bu onun bati olduğu kadar şahsi kusurudur. Çok temenni olunur ki, bu devam etmek üzere giriştiği son teşebbüsü ol- sun ve bir başkasına mecbur kalmasın. Ayşe Gül Sarıca Büyüyen küçük dâhi Konserler Ayşe Gül ve Schumann arika çocukların istikbaline —İiyi öğretmenlere tevdi edilseler dahi — endişe ile bakılır; küçük yaşlarında gös- terdikleri fevkalâde kaabiliyet tezahür- lerinin yaşları ilerleyince kaybolacağın- dan korkulur. , eç Pazar sabahı — İstanbul'da Taksim Belediye — Gazinosu salonunda, Cemal Reşit Rey idaresindeki Istanbul Şehir Senfoni Orkestrası refakatiyle Schumann'ın piyano konçertosunu çalan yşe Gül Sarıca da bir harika çocukt Fakat artık ona, istikbalini gerçekleştır- bir musikişinas nazariyle bakılıyor. Bu yıl Paris Konservatuvarını birinci mükâfatı kazanarak bitiren — Ayşe Gül Sarıca yakında Paris'e dönüp Mar- guerite Long kurlarını takip edecek, da- ha sonra da belki konkura katılacaktır. Pazar günkü konserine bakılırsa, başarı ihtimali pek büyüktür. M piyanist Sanca nın konçerto- ya verdiği ifade kalbden ziyade zihin- den geliyordu ve romantik Schumann'ı bir 17 - 18 inci asırlar bestekârı gibi tınlatıyordu. Ama çalışı canlı ve titiz, tekniği iyi gelişmiş ve kesindi. Bitirin- ce dinleyiciler, doıî dakika fasılasız al- Sarıca'nın, Türki dünya musiki hareketleri için- deki mevkiini çorbada tuzu bulunmak- tan daha ileriye götürebilecek bir sa- natkârımız olduğu muhakkaktı Devlet Demiryolları Kendi malınızdır. Emniyetli ve Rahat Bir yolculuk için: Demiryollarında seyahati tercih ediniz 30 AKİS. 23 EKİM 1954