BUNLAR HEP HAKİKATTİR Tayland Eşeğini dövemeyen.. E vinde bayrak bulunan yüz binlerce Siyamlı, derin bir düşünceye daldı: Şimdi bu bayrakları ne yapacaklardı? Artık bunları asmalarına imkân yoktu. Ev işlerinde de kullanamazlardı; hür- metsizlik olurdu. Satamazlardı; müşte- ri çıkmazdı. Çogu <<en iyisi, yok etmek» diye düşündü. kümet aldığı bir ka- rarla bayraktakı kırmızı rengi kaldırmış ve onun yerine siyah rengi kabul et- şti. Bununla bütün müşkülât bitmiş ol- Hükümet, bayraktaki kırmızı ıle beraber kral ailesinin rengi o kır- mızıyı da degıştırıyordu Hanedan da öyle siyah Ti armalarına Yalnız armalarına koymakla yaptıracaktı. Zira Siyam prensleri me- rasimlerde kırmızı üniforma giymektey- diler. Hattâ ve hattâ resmi dairelerde kullanılmakta olan kırmızı mühürler de yasak edilmişti. Her türlü mühür siyah olacaktı. da siyah mürekkeple atılacak ve koca Siyamda (yahut yeni ismiyle Tayland'da) kırmızı mürekkep satılmıyacaktı. Uzak Doğu'nun bu memleketinde de şimdiye kadar evlerin damlarına kır- mızı kiremitler döşenirdi. Hükümetin kararı bunlara da şâmildi. Ya damlar yeşile boyanacak, ya da yeşil kiremit kullanılacaktı Hat hükümet merkezi da yolları şenlendiren kırmızı renklı agaçl ardı. Onlar da söküle- kti ve yerlerıne hükümetin buldugu tabırle «daha demokratik renkte yap- rakları bulunan ağaçlar» dikilecekti. Ne oluyordu? Tayland devletinin başındakılere bu «kırmızı hastalığı» ne- reden gelmiş, niçin birden bire bu ren- gi görür görmez boğalar gibi hiddetlen- meye başlamışlardı? — Yoksa gözlerine «daltonizm» nevinden bir hastalık mı arız olmu: ş u? N e bul.. Sadece Tayland hü- kümeti komunızmle mücadeleye karar vermiş ve ilk iş olarak kırmızı rengin kullanılmasını yasak etmişti. Kanaatin- ce halkın komünist ideolojiye temayül göstermesinde — kırmızı - rengin büyük dahlı oluyordu. Karar bütün Siyamda, tahmin edi- lebileceği veçhile, geniş itirazlara yol açtı. Gerçi bir kısım kimseler —ve bu arada komünistler— katıla katıla gülü- yorlardı ama, karar kesinleşmişti ve tat- bikine geçılmıştı Bazı gazeteler, işi tehlikesiz tarafından tuttular ve siyah rengin hem memlekete, hem ane- dana uygunsuzluk getireceğini yazdılar Bır rıv yete göre bizzat kral da hükı ten, — bayraktaki kırmızmın yerın siyahırı değil, mavi rengin ikamesini is- mişti. H em kar: b sürü masrafa yol açacak, memlekette bir çok şey de- ğiştirilecek, — yerlerine yenileri konula- caktı. Bu para ile komünizme karşı da- 22 ha az garip, ama daha tesirli mücadele edilemez miydi? Fakat hükümet dedi- ğinden şaşmıyordu. Komünizm vahim bir tehlike olarak memleketin başında durduğundan her şeyden evvel onun sembolü olan kızıl rengi yok etmek lâ- ımdı! Devlet adamlarının bu «azimkar» tavırları kadınları da korkut adınlar, dunyanın başka ta- raflarmdakı hemcınslerı gibi dudakları- na —İfakat bilhassa du- daklarına— kırmıı boya ler. Acaba ümet onu da yasak ede- cek ve kadınların yeşıl du dak boyası kullanmaları mecburiyetini koyacak mı- dır? Gerçi henüz bu hususta ilân edil- miş bir karâr yoktur ama, ağaçların kırmızı renkteki yapraklarına bile harp ilân edildiğine göre, memlekette kır- mızı dudak boyalı kadınların serbestçe dolaşmalarına müsaade edilmesinin pek muhtemel olamıyacağı anlaşılmaktadır. Şimdi Siyamlı kadınların tek ümi- di Devlet adamlarının karılarının, ko— caları üzerinde k Vvel bir baskı y malarından ibaret İlk bakışta 1namlmaz görünen bu âdiseyi — dünyanın bü- tün ajansları bıldırmışlerdır * surmektedır— B ir çok kadınların çıplak resmini çe- ken fotografçı 41 yaşındaki Murry Levy, sanık olarak mahkemeye davet edilmiş, — fakat beraatine karar veril- Fotoğrafçı, müdafaasında, — güzel Vücutlu bir kadının çıplak resımlermın ü ancak bu re- o kadın ihti- ğı zaman diğer nesıllere goste— rılecek şeyler oldugunu söylemiştir. Resimleri geri alan fotoğr: fç ilk iş olarak telefon numarasını değiştir- miştir. — (Newsweek) * tom enerji komisyonu reisi Amiral ALewis L. Strauss Washington'da bir toplantıda ıspanağın çocuklara zararlı olduğunu açıklamış ve sebep olarak da «Ispanak vücuttaki kalsiyumu yok edi- yor» demıştır Dr. Charles Glen King başta ol- mak üzere, bir çok doktor hemen ıspa- nağın müdafaasını yapmış ve bu sebze- nin madenler bakımından zenginliği yanında A ve C vitamininin ıspanakta- ki bolluğunu da belirterek kalsiyuma olan zararına rağmen ıspanağın çok lez- zetli bir sebze olduğunu ilâve etmiştir. (4. P.) * G eçenlerde milyoner Winthrop Ro- ckefeller'den boşanan ve 5,5 mil- yon dolar tazminat alan Bobo Rockfel- ler beyaz bir önlük diktirerek haftada bir gece nöbetle bir poliklinikte çalış- mağa başlamıştır Söylentilere nazaran Bobo, bu iyiliği küçükken poliklinikten gordugu bedava muayene ve ilâçlara karşı şukranını belirtmek için yapmak- tadır (A. P.) âlen Broadway'da başarı ile temsi- line devam edilen <«Oh Men! Oh Women!» adlı piyeste başrol oynaya- rak büyük başarı kazanan artist Betsy von Furstenberg son gunlerde arkadaş- larına yaptığı şakalar yüzünden piyes- teki rolü elinden kaçırmıştır. Yaptıgı şakalar arasında şunları sayabiliri Rol arkadaşı Tomy Randall ın rol icabı içtiği içkiye kattıgı tuzdan dolayı Tomy'nin dili ve ağzı kurumuş ve konuşamıyacak hale gelmesı Üzeri- ne rolune devam edemem 2 arry Ble ydene çelme tak- ması ve ıkıde bir iteklemesi yüzünden aktör muşkul mevkide kalmıştır. Buna benzer daha bir çok komik- likler yapan Betsy ihraç kararını duyun- ca «Ne yapayım hiç kimse şakadan an- lamıyor» demiştir. (A. P.) tephen Rutter adında Amerikalı bir çocuk, Kraliçe Elizabeth'in oğlu, Prens Charles'e boks derslerinde part- nerlik etmekte ve Prens Charles'i bir hayli pataklamaktadır. Amerikan sefiri- nin oğlu olan Stephen Rutter Londra'- daki mektebinde kendi akranları ara- sında boks şampiyonu olarak ilân edil- miştir. — (A. P.) renses Margareth'in büyük aşkı yüz- başı Peter Tavvnsend'in başı son gunlerde garip ve oldukça komik bir kaza gelmiştir. Brükselde ataşe bulu- nan Yüzbaşı Townsend atla ava gider- ken bir maniayı aşmak istemiş, fakat büyük bir sükse yapacağı sırada attan yalağa düşmüştür. — (A. E.) * ario Lanza geçenlerde Bewerry Hills'deki evinde bir basın toplan- tısı yapmış ve on beş gazeteciye hu- iştir. Söylediği aryalar anza yonda çalışacak mısınız?» sualine: vet, hattâ bazan parmağımı — genzime sokarak plâktan okumadığımı isbat da- hi edeceğim» demiştir. (News - Week) oan of Arc'ın temsili münasebeti ile hâlen Londra'da bulunan meşhur Artist İngrid Bergman, bir gazeteciye verdiği beyanatta şöyle demiştir: «Hâ- len kocam bulunan Roberto Rosellini' ye rastlayıp ona aşık oldugum ve ev- lendiğim — zaman r çok zorluklarla karşılaşmış bulunuyordum İki sene ka- ar —önce bana yüz çevirenler şimdi tekrar dostluğumu kazanmaga çalışıyor- lar ve degışıyorlar Hâ ılerledıkç gaye ikinci plâna —Hâlen sahnede bulunmak da isterim tabii— fakat şimdi çocuklarım birinci plândadır..» — (Daily Sketch) AKİS. 23 EKİM 1954