Keçiler Beğenilen mamen Sabri Esal Sıyavuşgıle hucuma linen tulüatçı tekerlemeleri ile Sabrı den eser bırakmış. Bulamış iki elini ka- veryansın etm Neler neler kendisi sahnede tenkid edildiği 1çınm1ş' Yazının sonu şöyle bitiyor «Temsile ve bu temsil munasebetı ile hakkımda yaptığınız hakaretamiz nüktelerinize, diğer arkadaşlarınızın da yazılarını okuduktan sonra toptan vap Verecegımden şimdilik burada sözü kesiyorum.. Bu cumle yazarının maksadını ne kadar açık belirtiyor. Yazık bu vücu- dün ağırlığı altında otuz yedi senedir çiğnenen sahne tahtalarına! Yazık otuz senedir onu alkışlayan seyircinin zahmetine! Ve çok yazık ki Türk tiyat- rosu, bir Türk aktörüne yaraşacak veka- rı otuzyedi senedir sahneye çıkan bir kimseye telkin edememiş. Bu mütecaviz, ikinci yazısında da- ha da cüretkârdır. Yazısına «Alafran- alaturka temsi ne demek!» diye © o ekinle karıştırıyor) sade- ce kıyafetleri ile ayrılabileceğini iddia ediyor. Bu iddia müşarünileyn'in tiyat- ro bilgisinin de hududunu çizmektedir. ettikleri oyunları «Alaturka» olur. Parisliyi tüylü şapkasından ve dantelli elbisesinden takkesinden — ve sırtındaki entarisinden AKİS. 23 EKİM 1954 Adası'nda bir. temsil e San ırkın hususıyetı ile temsil edebilirlerse o tem d «alafranga» dır. Vasfi Rıza bu yazılarında ırk, mil- let ve cemiyet hususiyetine aldırış et- medikten başka, üslübu da inkâr edi- e Anlaşılan yirmi beş sene evvel o- turduğu — Aynaroz'daki tedris rahlesin- den, bir şey öğrenemeden kalkmış ola- cak bu kıdemli tiyatrocumuz. Eğer diz- leri hâlâ bükülebiliyorsa, aynı d aynı rahlenın önüne aynı kıyafetle otu— lepa» dan itibare bu gün r hususi bir tedris rejı— mine girmesi yerinde olur Zobu, gazetelerde yazıları çıkan da bildirdiğimiz şekilde — kendileri ile istihza(l) ettikten sonra şöyle bir cümle tertibiyle yazısını bitiriyor : «Diğer ya- zılar için ğer varsa— rem Reşit dostumuzun, iltifat dolu bir nezaket eseri olan yazısından başkasını görme- dim. Bu ilk üç kişininkine benzer, bir- takım maksat tahtında yazılmış utandı- rıcı yazı yazanlar da mevcutsa, kendi- lerine söylemek isterim ki, sizden evvel gelen sizin gibiler, sizden sonra gelecek size benziyenler, vaktiyle ölmüş veya daha doğmamış olanlarla el ele, ağız ağıza verseniz, bir hüsnüniyet veya bil- gi ile hiç alâkası olmıyan feryatlarla yaygarayı hassanız, ben yine buyu teşkil edersiniz. lır. Görüş ve tabiat benzerinizin adedi bu rakama çıkıp diğerleri sizin yekünu- ininceye — kadar —Allah bu rimdeyim... bana beddua edip sıhhatten ve dolayı- SANAT sı ile sahneden düşürmenizden başka yapacak hiç bir çareniz yoktur....» Bu bir tiyatro mensubunun kendi- sini nasıl dev aynasında seyrettiğinin ifadesidir. Netice ıtıbarıyle «Kibarlık Buda— cek olanlara gözdağı olsun diye yazmış bulunuyor Bizi üzen — ve harekete sevkeden şey, Vasfi Rıza'nın bu en hafif tâbiri ile pervasızlığıdır. Otuzyedi senedır zım'ın gölgesinde ne kadar nemalanabil- mişse ondan ibaret ve çok kısır kalmış olmasından dolayı eza duyduk. Ayrıca yoklukta, hem rejisörü, hem de baş ak- ahneye eserini koymanm tenkid edenlere hakaret etmesine şaş- tık. Dünyanın gidişatında bir acaiplik var... Edebi heyette panik aberi ilk defa bir akşam gazetesi H verdi. Ertesi sabah Zafer'de tavzih, bir ajansta da teyid edildi. Haberin aslı şu: Devlet Tiyatrosu edebi heyet âzası bulunan Akagündüz bu vazıfesınden ıstıfa etmiştir. Haberi teyid eden ajan ok min bir kay- naktan ogrendıgıne göre ise : Edebi heyet başkanı Muhip Dranas'ın da is- tifasının eli kulağındadır. Bu istifa ve eli kulağında olan de- vamı, değildir. Zira Muhsin Ertuğrul uhsin Ertuğrulu tanıyarak ken- disine sempati duymıyanlar ise, laştırılmak kaderine boyle ıstıfa ederler külde çalışmışlarsa, kendileri göstermelik olduklarını ve hiç bir za- man fikirlerine hürmet edilmediğini de bilirler. Bu bakımdan, esasen işinin çokluğu, edebi heyet toplantılarına ka- tılmasına mâni olan buna rağmen edebi heyet kadrosunda bulunan Mu- nis Faik Ozansoy'un da herhangi bir harekette bulunup bulunmıyacağı me- raka değer. Yeni bir sahne S aat Altı Tıyatrosu dört, beş senedır Avni mişti. İlk teşebbüsünde fikrini başkala- rına kaptırdı. O teşebbüse geçti, fakat 29