RADYO İcraat Tedbir zarureti nkara radyosunun ilgili şahısları bir Aaraya geldikleri zaman, halledilmesi onlerınde gereken bir çok meselenın biliyorlardı. Şimdiye kadar, ıslahat ni- dası ile halkın önüne serilen bir takım işler sadece, radyodaki mesul bazı şa- hısların degıştırılmesınden ibaret kal- mıştı. Bu nev'i aslahatın — neticeleri —hem de feci neticeleri— radyonun iç bünyesinde — kalmış, dışarıya aksetme- mişti. Fakat artık yazılıyordu, halkın her şeye rağmen dinlemek zorunda kal- dığı radyonun iç bünyesindeki gürültü- ler, münakaşalar halka intikal ediyor- du. Tedbir almak mutlak lâzımdı. H bu tedbirler A' dan Z' ye kadar alınmalı idi. Radyo, şahısların ar- zularını aksettiren bir uzuv olmakta çıkmalı, kontrol altına sokulmalı idi. Şikâyetlerin tek cephesi yoktu, bir çok bakımlardan sert tenkidlere hedef olu- nuyordu. Bunlar Münir Müeyyet Bek- man'ın odasında yapılan toplantıda orta- ya döküldü. Yazılanlar haklı idi. Sert ka- rarlara gitmek gerekiyordu. Birinci ka- rar alındı. — Türkçe telâffuzu olmıyan spikerler — işlerinden uzaklaştırılacakîı Bunlardan birisinin işine — son v Türkçeyi daha iyi öğrenmesi, kelimeleri telâffuzundaki rahatlığı Türk- çede de tatbik etmesi kendisine tavsiye edildi. Radyo idaresi hakikaten bir spi- ker buhranı içinde bulunuyordu. — Bir kişinin işine son vermek, spiker dâva- sını halledecek değildi. Hâlâ ajans ha- berlerinin okunmasında kesik kesik ko- nuşan, cümleleri, kelimeleri yarım ya- malak telâffuz edenler vardı. Ancak biraz ümit veriyorlardı. Biraz daha tec- rübe edilebilinirlerdi. Spiker buhranı kimsenin gözünden kaçmıyordu. O ka- dar ki, gecen pazar daldan dala prog- Devlet Tiyatrosu sanatkârların- dan Suat Taşer'e idare ettirmek zorun- da kalınılmıştı. Suat Taşer diğer spiker- lerin hepsinden daha muvaffak olmuş, sesinin tonu ile hazırladığı ile daha çok dinlenir bir program orta- ya kovmuştu. Fakat, Suat Taşer her za- man her saatte radyoya gelemezdi, her dakikasını doğan Çaplı'yı kurtar- mak için— —daldan dala hasredemezdi. Not alındı, ama diğerleri üzerinde de hattâ yeni elemanların bu- lunması cihetine gidilmesi kararlaştı. idarecileri bir hafta müd- müşlerdi. Türk Batı Müziği'ndeki ek- siklikler, sanatkarlarm saatlerini dol- i şarkı söyledikleri veya çaldıkları hakikati bütün açıklığı ile «tedbir notlarının» iri i ti. İsim yapmış pertuvarına yeni bir şarkı ilâve etme- AKİS. 23 EKİM 1954 den her hafta, hattâ bazan iki günde bir tekrara giriştikleri aşikârdı. Halbu- ki, Avrupa radyolarında bir sanatkârın ayni şarkıyı bir gün ara ile tekrarladığı görülmüş, işitilmiş şey değildi. Hiç de- ğilse aradan bir ay geçmeli, hiç değil- şarkının ve bestenin kulaklardaki izi silinmeli idi. i iştikâri» Bir haftadanberi bu usul tat- bik edilmektedir. Bu yazılanlar Türk musikisinde tat- bik sahası bulmuştu. Bu yazılanların radyonun Türk musikisi şubesini idare edenler Iarafından tatbik edilmesi za- ruri görülmüştü. — Tenkidlerin doğrulu- ğunu kabul etmek ve harekete geçmek şarttı ve bu yapıldı. Madalyonun tersi B atı musikisinde radyodan yenilikler bekleniyordu. akat hâlâ ve hâlâ radyodan mambo ve samba plâkların- daki bolluktan başka hiç bir yenilik, hiç bir değişik taraf yoktu. — Halbuki, radyo idaresi genç bir insana, —Er do— ğan Çaplı'y ne kadar guvenmıştı" Enver Kapelman her hafta ayni parça- lan tekrar ediyor, her Pazartesi tekrar edilen senfonik — müzik yayımlarındaki monotonluktan herkes bizar kalıyordu. Enver Kapelman'ın mahdut eserler ara- sında kalmasını biraz «tembelliğine» verenler bulunuyordu, ancak her daki- karşılığı olamazdı. genişti ki, meselâ hafif Batı müziğinde diskotek'teki plâkların arasına girilmek- le bir değişiklik yapmak kabil iken, bu yola gidilmiyordu, düşünülmüyordu. yenilik.. Bunl düşün ndü kten sonra dikkatle talbık S sanatkarları uzerınde şık yet ler o kadar fazla idi ki, bu bazı yenilikler getırılmıştı kârlarını bir araya toplıyan program se- viliyordu. Şimdi, Ankara Radyosunun içinde şark ve garbın mücadelesi devam et- mektedir. Ragıp Tan]u, dıkkatle ten- kıdlerı insan sade ve sadece daldan dala programını nzim etmektedir, âdeta başka bir vazifesi yok, hissini vermek- tedir. Bu lâveten, Erdoğan Çaplı gi- saatte, caz musikisinde hokkabazlık ya- pabilecek kadar hâkim olduğu piyano- da yanlış notalar çalması hayret verici bir İldir. Daldan dala programının ge- çen haftaki saatinde maalesef Erdoğan Çaplı yanlış notalar çalmıştır. Bu hal- kın sayduyusu ile alay etmektir. Radyoya, harıçten sanatkâr temin etmenin mahzurları ortadadır, birkaç defa bu anlayışın yerinde olmadığı ya- zıldı. mensuplarının tertiple- diği bır gecede radyonun tek sanatkârı olarak ileri ten sonra, sadece altı şarkı söylemesi, ısrarlara, ricalar rağmen rarından vazgeçmemesi, tesbit edilen konser! sa- atinden çok sonra gelmesi, gazetelere intikal etti, üzerinde tartışmalar, lentiler oldu. Radyoda çalışan bir kim- senin ciddiyeti zarurıdır istenilen ölçüler içinde Radyo idaresi bu eksikliğin telâfisi cıhetme gitmek zorundadır. Orhan Sezener ve arkadaşlarının teşkil ettiği caz orkestrasında bir canlı- beklenmektedir. Fakat ne yapsın- lar. Bu orkestrayı teşkil edenlere veri- len ücret o kadar az, o kadar bahsedil- miyecek kadar ufaktır ki idaresi h er şeyi yeni baş- let radyosu oldukça, her zaman en güzele gitmek şarttır. iyi- n Şart olarak da kalacaktır. ANKARA PALAS PAVYONU İTALYAN RADYOLARININ YILDIZI ANGELO BARTOLE VE ORKESTRASI FRANSIZ DİZÖZÜ EVELYNE PLESSİS