5 Mayıs 1937 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 29

5 Mayıs 1937 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

denizler üzerine ? Böyükl ölçüşecek kal i rdu. lonanma, bu ıdisine çevri torluğunun bütü ne tahrik ve ker retle, kendi elile si hakkında sor al gk çıklı, ge remilerin sür'eti, seki olları, gün geç bucaksız ii tir. ıpılan bu ir kavimler arasin ir. n e ee ir le gişe, şmanların reka” a hâlâ yer varı BÜLBÜL. ÇAKILLARI Başı 5 inci sayfada bir asker girmişti. Selâm verdikten son. ra, dimdik durdu. Yözbaşı, beni gösteriyordu : — Yeni takım kumandanımız... Osman çavuş, bebekleri parlak ko- yu siyah gözlerini kırpmadan Yüzbaşı- ya bakarken, arada bir, beni de kom trol eder gibi süzüyordu. Yüzbaşının fazla söylemesine vakıt bırakmadı; du- dakları kımıldadı: — Biliyorum, Yüzbaşım ! Oeman çavuşun; biliyorum ! deyişin» o kadar kat'iyet ve emniyet vardı ta doğduğumdanberi tanımak- ta olduğuna inanacağım geldi Yüzbaşı, emniyetle lamsedi, — Bildiğine eminim. — Sayende Yüzbaşım ! — Yrın silâh muayenesi yapacağım. Sen, bu gün, yeni takım kumandanı beraber bütün takımın silâhlarını zden geçiriniz! “ — Emredersin Yüzbaş Osman çavuşla a silâblarını ımız” o aklı ererek başardığına, başaracağına, her tuttuğunu koparacağına.. ve en pü- rüzlü işleri, “ Tereyağından kıl çeker .gibi,, halledivereceğine, bende Yür- başım gibi inanmıştım bölükteki zabitlerden, küçük zabitlere, neferlere kadar, herkes, o. m kuvvetine inanıyordu. #i. © Bir gün, çakıllı bir araziden geçi. rduk. Onbaşılardan biri eğildi; yer- n bir çakıl taşı aldı, dikkatle bakar- “ken mırıldandığını duydum : — Osman çavuşun bülbül çakılları- tıpkısı | OÖnbaşının elindeki taşta bir fevka- elik yoktu; fakat Osman çavuşun i, merakımı uyandırmıştı : “ — Hangi Osman çavuşun! — Bölük çavuşu Yağız Osman ça: — Ne çi -? a elindeki küçük çakılı uzat- aştı ; MÜKERREM KAMİL SU ILE MÜLAKAT b 2 BİR Başı 9 uncu sayfada duraklayışın bir tereddüt eseri olduğu belli. Fakat maheubiyetten mütevellit bir tereddüt... — Söylemek doğru değil belki. Fa- mat kabilinden söylemiş olayım. — Bu temenninizi kalemime de söy- lerim. Fakat kabul ederse tabii... u hayattan ve çok yakım larımdan aldığım yeni bir romanı, bir senedir kafamda işliyorum, tatili bekli- yorum, Onları, Manisa bağlarında olgun e altında, Ea bir örtü üze- rine gözyaşı > halind keceğim. Darsizlar sa sayfalar “da Reel romanıma anne olacaktır. ul eserin adını öğrenebilir mi- yim? Diğerleri ile ufak bir mukayese? — Adı «İstranca Eteklerindir. Bu sa- mimi konuşmaya bir reklâm mahiyeti vermek istemediğim.. gazetecilerin de kalemlerinin esiri olduğunu bildiğim için bu mukayeseyi yapmıyacağım.. ç — Bülbül çakılları, beyim !(1) Üstü perdahlı gibi dümdüz ve par- lak, yengi; açık kahve rengiye çalan üçü parçasını, parmaklarım ara- sında ib çeviriyor — Bülbül çakılları, bu taşların adı mı? beyim, bu taş, Osman ça- vuşun a bölkal çakıllarına benziyor. — Bu çeşit taşlara, Osman çavuş, bülbül çakılları mı nba ram anlatamıyan bir can nkıntım ile | 5 çekmişti: Beyim, Osman çavuşun tıpkı bu- na Ez “ Bülbül ve arı, Ve hi tapkası buna ben ge. im, Osman ça b cuşanliıleri dili | var, Ben, onbaşı ile konuşuyorken, yi kinimizdeki neferler de kn Onlardan birinin yüzünde, küçük bir gl eme yahut şaşkınlık görmedim, hepsi, gayet ciddi iy öm ii; Şi şir si bunalan ,, be en lama... ik dili o nbaşı, suçlu bir Tötübiğie önüne ba- yi rdu: Saçmalamıyorum beyim. Osman a çakıllarının dili var. yle ise, Osman çavuş saçmalı- yor — Osman çavuş da saçmalamıyor beyim. © |H Vak'a Umumi Harb zamanında geçti- Zi için, o zaman efrad, zabitlere (beyim) derlerdi. mla damla a dö- Sözlerine hak veriyor ve susuyorum. Küçüğü ders ile.. Mükerrem Kâmil Suyu tatil gününü verdiği vazife tashihlerile.. eşi Kâmil Suyuda yeni hazırladığı (On- yedi ve onsekizinci asırda Balıkesirde şehir hayatı) isimli eserinde mürettip hatalarını düzeltmekle başbaşa bırak: manın, en muvafık şey olduğu hatırıma geliyor. Gitmeğe hazırlanırken, hatırıma gelen bir ciheti; okuyucu: mektuplarını soruyorum”? Önüme bir kaçını sürerek okutuyor. Cevap vermek imkânsızlığının acısın- dan bahsediyor. — Gayenize ulaşmış veziyette misi- niz?.. diyorum, — Yaşayan insanlar için, hiçbir za- n gayeye tam manasile ulaşmak müm- kün değildir. Emekleme vaziyetindeyim. Dilediğim xe bir romancı ve hikâye m?.. bilmiyorum. Bildiğim şey daima çalı mak, ve sonsuz gaye pe- şinde koşmaktır... diyor. Teşekkür ederek, ben de sonsuz ga- ye lk yon GOnbaai; ayak dirediği için, durala- mıştım — Gis çavuşun çakılları konu- suyon mu? — Konuşuyor, beyim! — Ne diye konuşuyor ? (Türkü mü sany: Islık mı çalıyor ? alan söyliyenleri bulub çıkarı- yor vi Bu marifetin, çakıllarda değil, Os- man çavuşta olacağını anlamıştım. Bu- nu da, ancak Osman çavuştan öğrene- bilirdim! — İkinci yazı gelecek sayıda — EN harakeiierde bile kab'iyy Fiyati 7 12 liradan İlikaran, Satış yeri yalnız ı 4 İSTANBUL, Beyoğlu i Tünel paeylani ız e ri i anağazam Elyarut erin ul artlamiki falayınlz a Fi LALA Böyük tanellki.

Bu sayıdan diğer sayfalar: