olduğunu biliyor musunuz?.. Şimdi bun- ları söylemekten de bir fayda yok yal Olanlar olmuş. Fakat ben onu öldür- irmesile başın. i iu buz gibi şu. İliklerine ka: ak Tİ düm diye, kardeşlerinin de, benim elle- gülüyorlardı. rime ayaklarıma zincir vurup açlıktan ir yese İapık öldürmeleri pek haklı bir hareket de- cmağa cesaret gildi. E — Açlıktan mı öldünüz ? Ah, Hort- lak efendi, şey Sir Simon demek isti. i yorum, size birkaç sandoviç getireyim © mi? coridorları do- ndırmayım di- giyiyor; ikinci ay işin i — yır, Miss Virginia, çok teşek- kür ederim. Ben artık hiç birşey yiye- mem, Oh, biraz daha durun ne olur, © gitmeyin. Siz öyle iyi, öyle güzelsiniz i ki.. ve ben burada yalnız, kimsesiz, uyumaktan bile muhrum bir ömür ge- çiriy rordu. başka kapan rına saklanıp rtlağın yüreği: Nihayet Hort © . Otis şatonun © b nektupta Hork © rından bahse 5 aldanıyordu; iz, sinirden ü- r hastalık gel ıldayamıyordu. yamıyor musunuzP fakat na- sıl olur? yatarsınız, üstünüzü örtüp kan- dili üflediniz mi derhal uyursunuz. Hortlak acı acı mırıldandı; — Ben üçyüz senedir uyumadım. Genç kızın kestane rengi gözleri — Evet, tam e senedir uyuma” “ dım.. öyle yorgun Genç kızın küçük ndaki; sabah rüzgârile ürperen taze gül yaprakları © gibi, hafif hafif eydi Hortlağın ya- nina giderek diz çöktü : — Ah ii Hortlak, uyuyacak ye- riniz yokm Hortlak e rüyalı bir sesle cevap verdi : © — Ta uzakta, çamlığın nihayetinde çük bir bahçe var. Orada otlar uzun > yemyeşil. çiçekler her Yarn daha ı, daha renklidir. Orada sabaha kadar bülbüller öter. ağaçlarının sık dallarından süzü- “len ay ışığı, orada yatanların üzerine yaldız serper. | Cenç ii yüzünü ellerile kapadı, hıç“ kırıyordu : — Mezarlıktan bahsediyorsunuz. — Evet, ölüm! kim bilir, ölmek he zel birşeydir. Yumuşak toprakların içinde, yeşilliklerin gölgesinde yatıp sü- inlemek..ne yarını, ne dünü ol alir, zaman mefhumunu unutup, yatı affetmek.. Ah ölebilseydim.. Ö- lemiyorum.. süküta kayuşamıyorum. irkaç dakika sustular. Genç kız 5 kendisini rüyada sanıyordu. r ki kabnhatle | ortlak söze devam etti: geldiğimiz gün | Fakat siz isterseniz, beni kurta- karınızı öldür n uzun bir ge ıdan geçerken keti parça par nun büyük ka :a taraftan do" i doğru tavan ia o merdiven , kimseye gö lirdi. şırken, sandık izülmüş ıstırap du. Ayakların i kelepçeler bir haline çok i, biz size çok Seven bir insan yi yapabilir..anlıyor musunuz? Her- Ve siz bu masum, bu tertemiz kal- le seviyorsunuz.. Siz bana ölüm ka- nı açabilirsiniz.. Çünkü âşk, ölüm- daha kuvvetlidir. Benim günahla- için siz ağlayacaksınız, yavrucağım! rorum, fakat o şka kimseyi # dam öldürmek alen e mad ağı bir “nahlük çünkü benim gözlerimden yaş akmaz. Siz bana dua edeceksiniz. Çünkü be- nim imanım yok.. O zaman Ölüm Prisi bana merhamet edecek.. ve ben ölece- ğim. Siz karanlıkta korkunç hayaletler görecek, tüyler ürpertici sözler işitecek- siniz.. Fakat korkmayın!.. Virginia, yüzünü ellerinin arasına saklamış ağlayordu. Birden başını kal- dı Korkmuyorum, dedi, size yardım edeceğim: Sizi affetmesi için Ölüm Pri- sine yalvaracağım Hortlak sevinçle yerinden kalktı, Genç kızın elinden tuttu. Konuşmadan, yanyana yürüdüler.Duvara gelince Hort- lak, genç kızın anlamadığı birkaç ke- lime mırıldandı.. Duvar açıldı. İkisi de içeri giripte duvar üzerlerine kapanır- en.. taşların arasından bir takım garip mahlüklar, kül rengi kertenkeleler baş- larını uzatıyor: ikkat et, küçük kız! belki bir daha geri dönemezsin, dönemezsin. Diyorlardı. Fakat Virginia gözleri kör, kulakları sağırmış gibi, yürüyor; ve küçük, yumu- şak elinin,Hortlağın kemik elinin içinde gittikçe daha fazla ezildiğini hissedi- yordu. VI O gün bütün aile, çay masasıni. ba- şında toplandıkları vakit, Virginia mey- danda yoktu. Genç kız, öğle yemeğin- den sonra atla gezmeğe çıkmış bir daha görünmemişti. Annesi odasına çıktı, baktı. Yoktu. Bahçeye uşaklardan biri- ni yolladılar.. bir haber çıkmadı, Uşak boş döndü. Bir hafta evvel civara çingâneler gelmişlerdi. Sakın onlar genç kızı ka- çırmış olmasınlar! Mliyoner fena halde telaşlandı. Atına atladığı gibi çingâne- lerin çadır kurdukları yere gitti. Ça- dırlar kalkmış, çingâneler başka taraf- lara gitmişlerdi. Şüpheleri büsbütün arttı. Köylülere çingânelerin ne tarafa gittiklerini sordu. Polise haber verdiler.. çingâneler yakalandı. Virginia onlarla beraber de- gildi. Artık gece adamakıllı bastırmıştı.Genç kızı bulmak ümüidleri azaldıkca, Mrs. Otis baygıalıklar geçiriyordu. Pek ya- kında Virginia ile nişanlanacak olan Dük,heyecanını gizliyemiyerek sesli sesli ağlıyordu. İkizler bir köşeye sinmişler- di. Şehirden birçok polis hafiyeleri ge- tirtilmişti. Kimsenin ne yemek yiyecek, ne de uyuyacak hali yoktu. Büyük salonda toplanarak bekliyorlardı. Ümidi kestik- > sındaki küçük yeşil mezarlığa gömül- İleri, genç kızı bulsalar bile bu gece ol- mıyacağını bildikleri halde, yine bek. liyorlardı. Saat on ikiyi vuruyordu. Son dar- beden sonra bir gürültü., ve arkasından acı bir çığlık işittiler. Müthiş bir gök gürültüsü evi sarstı. Merdiven başında kaplama yerinden oynadı, ve bem be- yaz yüzü, iri gözlerile Virginia aşağı indi. Elinde süslü bir kutu vardı, Hepsi birden üzerine atıldılar. An- nesi, ağlıyarak onu kucakladı. Gen Dük heyecandan bayılacak gibiydi. İkiz- ler sevinçle zıplayorlardı. Heyecanları biraz yatıştığı zaman genç > si donuk bir sesle: a, dedi, ben Hortlakla bera- eline ii öldü... Gelin size göz. o * tereyim. Çok fenalık etmişti, fakat so- nunda nadim oldu. Ölmeden evvel ba- na bu mücevherleri verdi. Hepsi, hayretle genç kıza bakıyor ve söylediklerini dinliyordu. Onun ar- Virginia, iskeletin yanına diz çök- müş dua ediyordu. Bu esnada pere bulunan İkizler- den biri bir çığlık kopardı! — A, Badem ari kelle Hem de kurumuş olan ağaç!, Virginia taş hücreden çıkarken — Allah onun kusurlarını affetti... dedi. VI. Ertesi günü, iskelet, camlığın arka- üştü Vizginin ile genç Dük bal aylarını Meli Bazen sonra Cantorville şatosuna dönd Bir. gün ei civarında dola- şıyorlardı. Dük, genç karısına yarı şaka yarı sitemli bir tar zda sordu: — Virginia, bir kadının kocasından gizli hiç bir sırrı olmamalıdır. — Benim bir sırrım var tap Yok. — Var e ne yaplığını bana söylemedin. u hiç kimseye söyliyemem. Bana israr etme. Ona o kadar borçlu- m ki.. hayat nedir, insan nasıl ölür, yk nedir, hep ondan öğrendim. Mezarlığın önünde durarak bir dua mırıldandı, sonra kocasının kolundan çekerek, bahçenin başka taraflarına doğ- rü yürüdü, i