frenk şivesini de diline kabul edivermiştir. Ve Türk dilinde «kon- for» ile aneuzubillâh» tıpkı sokakta «Düyunu Umumiye ida- resi» ile «Babı-Meşiyhal» gibi yanyana yaşamıştır. v İşte İhinci Büyük Dil Kurultayı «Öz türkçe» davasını böyle ta- riht bir bakımdan kucaklamağa ve hulletmeğe çalışan bir teşeb- büstür. Alaturka ile Alafranganın her ikisini de kapıdışarı ede- rek Türk ve Türkçe oları bülün şahsiyetile meydana çıkarmayı gaye bilen milli kurtuluş irkılâbı, besbelli bir şey ki, dil mesele- sıni de ancak amaziye doğru köklü ve istikbale doğru şamil» bir şekilde halledebilirdi. «Maziye doğru köklülük» ü kelimeleri ve kaideleri, bizi en eski Türk kültür vesikalarına kadar götürmek kabiliyetine malik olan bir dil; «istikbale doğru şamil, liği ise kelimelerindeki iştikak ve tasrif Rkabiliyeti ve sarf ve nahiv kui- delerindeki inlibak kabilyeti sayesinde bu asrın her türlü ihtiyaç- larını ifade etmeğe mukhtedir olan bir dil temin edecektir. Görülüyor ki «Öz türkçe» davası, bir dilin evvelâ lügat bünyesi itibarile ondan sonra da sar/ ve nahiv bünyesi itibarile, kızaca, Baştan aşağı yaratılması meselesidir. Şimdi, her dilin, ancak iyi kötü mevcut bir dile dayanarak geliştiği düsünülürse, Dil Kurul- tayt'nın cihan tarihi bakımından dahi nekadar eşsiz bir davayı üzerine almış olduğu anlaşılır. İnkıla 17 I. İnkali iş adı llEnlE kaide lâlci ler. Dünk Bu gi tahak kul>u cemiy aristo İçtimz filazo âlemş dinci Tântizı rakini dafaa ettiği mesns nın m! sılmaz () Bu türeme hat en ve itrb (2) Yal kıl edr ret etm