yörü- in â- n ar- alan- rütır- u hi- , bir- yalar erine e Sİ- , bir ileri birer ı ver- line udret t fab- . ilk ğinin ar ilk riyen Polemik : Yapı heyecanı. M. Ş. İş, iktisat, para ve istihsali yalnız sarraf ve bazirgân gködüfğüyle gören bir çok kimselerin Ankara imarı karşısında kapalı odularda olsun hağırdık- larına çok defa şahit olduk: — Nedir efendim bu bilüzum inşaat, bu sermayesizlik zamanında bu mil- yonlar toprağa gömülür mü?... ilh. Artık iktişadın tek ellerde bir sürü para Loplamak değil, memleket daht- Hnde geniş İş snhaları yaralmak olduğzu ve hattâ bunun için bazı çok mâ- mur memleketlerin uydurma iş sahaları meyduna getirdikleri görüldük- ten $onra bizim geri ve her türlü konlerdan ari memileketimizde her ya pılışın bir israf değil, bir nimet olduğuna bu sarraf gözlüklü sevat lı kani olmuş bulunmalıdırlar ki, arlık yukarıki yoruz. kıratta tenkitlere rasgelmi- Bunun yerine Türkiyenin kalbi Ankaradan başlayıp dalga dalğa barlce taşan, ikinci derecedeki şehirlere, kusnbalara ve hattâ köylere kadar inen bir «yapın heyecani görüyoruz. Bu, Türk inkılâbının diğer büy ük davala- rıinım belki hepsinden daha üstün olan mukaddes bir davadır. Bir çokları asla insanı meskeni olarak tavsif edilemiyecek yerlerde oturan Türk köylüsü ziya, hava, cam, pencere, masa, karyola Ihtiyacını duyduğu yirminei asırda güzellik ve rahatlık kelimclerinin ne manaya gelâiğini anladığı gün daha fazla çalışmak, duhn itsanca yaşamak zaruretini hisse decektir. Ve hukiki yükselme ancak bu suretle başlıyacaklır. Runu ilk te- min edecek şey iste insanca meskendir. Köylüye bu zevkı ve bu hissi ve- tecek te ne pederane nasihat, ne kitap üstündeki sözlerdir. Havvanla yan yana yalmayı meneden kanun, köy evlerinin gşeklini terbil eden l(alimat, köylüyü banları tatbika mecbur tutarak idari tedbirler ve fakat bunların hepsinden dahan evvel bu idari işleri başaracaklara gösterilecek güzel nü- munelerdir. İşte Ankaranın en modermn hir şekilde inşasınduki en büyuk hikmet ve hizmet te Idarecilere ve yapıcılara, nümune, hedef ye heyecan vermesiridedir. Uzak vilâvetten gelen vali, uzak kasabalurı ve şehirleri amar edecek mü- hendis ve mimar her merkeze gelişinde bu bozkir topraklarının nasıl or- manlandırıldığımı, bu çorak yerde em zarif bulvurların mnasıl tesis edile- ceğini, en modern binaların nasıl kurulncuğunı gürürler ve daha mühimı- mi bunun heyecan, ümit ve şevkını beraber alıp gölürürler ve sirx bir gün tuzlu çölün ortasındaki «İnönü» köyündeki kerpiçlten kübik bir ev, Kırıkkale nahiyesinde en son sistem bir iİdare binası, buhrandan en çak mütecessir olan Konyada bütün müşküllere rağmen eski zamanla kı- 87