1925 Kürt isyanı ve Şeyh Sait me altı gün hanelerinde kalmak üzere izin vererek ben Kârzar bölgesine geldim. Orada beş altı gün kal- dım. İzin verdiğim askerler sekiz gün sonra döndü- ler. Geldikleri sırada ben de, garp cihetindeki Tıl- ham köyündeydim. Gece Siverek yollarını tutmuştuk. Yalnız Mardin yolu açıktı. Oradan Hükümet askeri Diyarbakır'a geliyordu. Biz de bu yolu tutmak üzere Dengecük, Cabar, Hacı Leylek, Gavzelan ve Karakilise köylerine gittik. Burada, Siverek'ten milis askerle- rinin ve muntazam yüz atlı ni nizamiye erinin geldiği- ni haber aldık. O cepheye üçyüz askerimi tefrik ede- rek gönderdim. Bunlar Hükümet askerlerini mağlür çatilgr, milis zazalardan seksen esir alarak döndü- er. Şeyh Sait'in de söylediği gibi, artık ilk ordu bir- likleri Diyarbakır'a varmışlardı. Bunlar Diyarbakır cephesinde süküneti çabuk sağladılar. Bir kaç gün sonra Diyarbakır civarındaki köyler de geri alındı ve âsilerden temizlendi Savaşın talihi dönünce aşi- retlerin tutumu da değişti. Şimdi gittikçe daha fazla aşiret ve beyi, Hükümetin yanında yer alıyordu. Şeyh Sait gene o taraflardaydı ama Samahir'deki karar- gâhını terketmiş, oHani'ye çekilmişti. Karargâhını alu - Çermik arasında kurmaya çalışıyordu. Cephe- nin merkezi Hani olacaktı. Diyarbakır'daki birlikler okuvvetlendikçe tesir sahaları da tabii genişliyordu. 14 martta Çermik is- tikâmetine asker sevkedildi. 'Bunlar, mahalli halkın da yardımıyla burayı geri aldılar. Aynı gün Varto et- rafında da kanlı çarpışmalar oluyordu. Bu çarpışma- larda Şeyh Sait'in oğullarından biri öldürüldü. Tabii bu, Âsilerin maneviyatım büsbütün kırdı. Buna mu- kabil Hükümet kuwvetleri yeni yeni iltihaklar alı- yorlardı. 16 mertti Batı Dersim beyleri Diyarbakır'a kadar geldiler ve Hükümete sadakatlerini bildirdiler. Doğu Dersim de Hükümet emrine verdiği milislerin sayısını arttırdı. 17 martta sadakat bildirenler daha da çok arttı. Erzurum, Bitlis, Muş ve Siirt mıntıka- larmdaki bütün aşiretler Hükümetle birlikti. Asiler tam bir çırpınmanın içindeydiler. Şeyh Sait'in emri- ne girmiş olan Koçuşağı aşireti Çemişkezek'e netice- siz kalan bir hücumda bulundu. Asiler, Dicle'nin batı- sındaki köylerdeki köylüleri de yanlarına alarak neh- rin kuzeyine ve doğusuna çekildiler. Bu arada Pet- rüke'ye ve Silvan'a girdiler. Fakat Varto. 12. Tümen tarafından alındı. Şeyh Sait son bir defa daha Diyar- bakır'a taarruz ederek şansını denedi. Bu defa, ilk se- fere nazaran bile çabuk, asiler çil gibi dağıldılar. Artık İsyanın bir şansı kalmadığı ortadaydı. Martın sonunda muntazam Hükümet birliklerinin ketin harekâtı başladı. Panik ve Şeyh Sait'in esir alınması Harekâtın başlangıcında Şeyh Sait'in kuvvetleri na- sıl, gittikleri yerlerde fazla bir mukavemetle kar- AKİS şılaşmıyor ve muntazam birlikleri bile kolaylıkla ye- niyor veya onları esir alıyorlarsa mart sonundan iti- baren muntazam birlikler de aynı kolay başarıları gösterdiler. Ancak, âsilerin aksine, askeri birlikler ir plân dairesinde hareket ediyorlardı. Taarruzlar doğudan ve güneyden yapılıyor, buna mukabil batı tarafı, yani Orta Anadolu yanı açık bırakılıyordu. Asiler de, bir torbanın içine girdiklerinden habersiz, o yönde ilerliyorlar, hattâ geçtikleri yerleri fethettik- leri inancına kapılıyorlardı. Harekât plânında güneyin kapatılmasının sebe- bi, âsilerin güney hudutlarımızın ötesine kaçmaları ihtimalini önlemek içindi. Akrep bir ateşin içine ka- patılıyordu. Asiler bir defa Çapakçur, Genç, Lice Üç- genine tıkıldılar mı, artık onları teslim almak veya imha etmek işten sayılmayacaktı. Topçu, Şeyh Sa- itin cahil adamlarım çok korkutuyor, topçu ateşi başladı mı bunlar ya yerlere kapanıyorlar, ya dâ çil yavrusu gibi dağılıyorlar di. 31 martta Şeyh Sait'in karargâhını kurduğu Hani düştü. 1 nisanda Silvan ve Lice geri alındı. 2 nisanda Hükümet kuwvetleriyle âsiler arasında ciddi bir sa- vaş patlak verdi. Uçaklar da savaşa katılınca Şeyi! Sait'in adamları dağlık obölgeye sığınıp kendilerini orada savunmaya başladılar. oKaçamayanlar teslim oluyorlardı. Panik kendini göstermişti. Bölgede kar yağıyor, yaman bir soğuk hüküm sürüyordu. Asiler gerçi iklime alışıktılar ama, dağlarda mukavemet göstermek kolay olmuyordu. 5 nisanda Palu ve Piran da geri alındı. Başta Şeyh Salt, bütün komutanlar Genç yönünde kaçıyorlardı. Çapakçur sarılmıştı. Şeyh Abdullah, Şeyh Şemseddin hep firar halindeydiler. Kar ve tipi bile ordu birlik- lerinin taarruzunu durduramıyordu. Herkesin bir tek gayesi vardı: Şeyh Sait'i canlı yakalamak, esir etmek. İsmet Paşa kılıcının hakkını konuşturuyor Şavaşın kaderi Hükümet kuvvetlerinden yana dö- nünce Ankara'da İsmet Paşa'nın durumu büsbü- tün kuvwvetlendi. Sadece haklı çıkmamıştı, aynı za- manda aldığı tedbirlerin doğruluğu da parlak şekil- de ispatlanmıştı. Savaş meydanında tekrar kazanılan zaferler Takrir-i Sükün kanununun başka ve daha örtülü maksatlarını gözlerden saklıyordu. Gerçi ga- zetelerin bir kısmının kapatılması heyecan uyandır- mıştı ama, bunun neticesi olarak halkın gazetelere olan ilgisi de azalmıştı. Bu, Basının tesirinin de azal- dığı manasına geliyordu ki Hükümet, o yoldan, "baş dinçliği" sağlamıştı. Gazi ve İsmet Paşalar, son darbe âsilere indiril- meden Mecliste Hükümet adına bir izahatın verilme- sini faydalı buldular. Demeç tabii bütün yurda duyu- 29