DİYARBAKIR AYARININ YA KARIDAN a, Mardin k -P 5 rerek patlattığı bilinen bir gerçektir. Temas, Şeyh Sait'in oğlu Ali Rıza tarafından kurulmuştur. İsyan bastırılıp ta suçlular ele geçirildiğinde ve Seyit Abdülkadir Diyarbakır'daki İstiklâl Mahkeme- si önünde yargılanmaya an bu husus biz- zat kendisi tarafından ikrar edilec İstanbul'daki mülakat hakkında İstiklal Mahkemesi Başkanı, Seyit Abdülkadir'e so- racaktır: “— Şeyh Sait'in oğlu Ali Rıza'yı tanır mısınız?" “— Allah şahit. Şeyh Sait'i tanımam. Oğlunu da yeni tanıdım. Ben evimden sık sık çıkmazdım. Yalnız bazen Abdülhamit namında bir tüccara gider, mağa- zasında bir çay içerdim. e gün gene gittiğimde bi- risi daha v. Şeyh Sait'in » oğlu olduğunu « söyledi. Beni da tanıştır. dı. O vakit Ali Rıza , elimi öptü, ben de çayımı içtim, Evime döndü — Sonra gene görüştünüz mü?" "— Evet. Ertesi gün bendehaneye geldi. Ziyaret AKİS L 1 li, infazy için. geldiğini söyledi. Bir iki saat oturdu, gitti." — Sonra bir daha gelmedi mi?" — İki gün sonra bir daha geldi. Gece kaldı. Er- tesi gün sabahleyin gitti Tabii bu ifade, mahkemede gerçek manasıyla de- gerlendirilecektir. Her halde, bir mağazada rastlanı- lan ve hiç tanınmayan bir kimsenin gelip te evlerde gece yatısı ziyaretleri yapması akim alacağı husus değildir. Nitekim Başkan şöyle söyleyecektir: "— Bu mülakattan sonra, Ali Rıza'nın babası ya- nına dönüşünü takiben isyan başladı. Haberiniz var mı?" "— Dinimle temin ederim ki bu isyandan habe- rim yoktu ve olsaydı Hükümete haber verirdim." Halbuki Seyit Abdülkadir meşhur "Mr. Temp- len" ile de Müstakil Kürdistan konusunda konuşmuş, fakat her hangi bir resmi makama bunu bildirmek hatırından dahi geçmemiştir Durum bu İken Şeyh Sait'in Müstakil Kürdistan dâvasını açığa vurmaman ilgi çekicidir. Ama sonra- işgalinden son- başkenti bilinen Diyarbakır dince Si Sait müs- 2/