DÜNYADA OLUP BİTENLER vurmuş, sendikayı kurduktan sonra da kendi çiftliği gibi yönetmiş, ya- man bir zorbadan başka birşey de- ğildi. Tâ ki, Robert Kennedy adın- da, 32 yaşında bir avukat, sendika- lardaki yolsuzlukları incelemekle gö- revli bir özel Senato komitesinin hukuk danışmanı olana okadar... Robert Kennedy bu göreve geldik- ten sonra Hoffa'nın işleri adamakıl- lı bozulmuş, hele bu danışman ağa- beyinin başkanlığı sırasında Adalet Bakanlığının başına gelince duru- mu büsbütün sarpa sarmıştır. Ro- bert Kennedy, bu zorba sendikacı- nın adalet karşısına çıkarılmasını öylesine aklına koymuştur ki, bu konuda elinden gelen hiçbir şeyi ar- dına bırakmamıştır. Bu arada Hof- fa'nın telefonları banda alınmış, odasına gözleme ve dinleme araçla- rı konulmuş, hattâ sendika yönetici- leri arasına casus sokulmuştur. Robert Kennedy'nin yaptığı araş- tırmadan, Hoffa'nın, sendikanın ba- şına, tanınmış gangsterlerden John Dioguardi'nin ve Al Capone'un ya- kınlarından Joseph Glimco'nun yar- dımıyla geçtiği, sendika yöneticile- rinden 124'ünün poliste ağır (o suç fişleri olduğu, Filadelfiyada 400 bin doların buharlaştığı, Tennessee'de sendikaya katılmak isteyen bir taşıt işçileri lokalinin dinamitle havaya uçurulduğu ortaya çıkmıştır. Birleşik Amerikada, Hoffa'yı de- liğe tıkmak çabası 1957 yılındanberi devam edegelmekteydi. Hoffa, hak- kında açılan beş büyük dâvadan, üç özel Senato soruşturmasından; sayı- sız adli tahkikattan şimdiye kadar kurtulmasını pek. iyi becermişti. John Kennedy, 1960 seçim kampan- yasında milyonlarca amerikalıya yaptığı bir televizyon konuşmasın- da, "Bay Hoffa gibi bir adamın hâ- lâ eibimçe ortalıkta dolaşmasın- dan memnun değilim" demiş, Ro- bert Kennedy ise Hoffa hakkında, "içimizdeki düşman" diye (kitap yazmıştır. Bütün bu badireyi atlat- masını beceren Hoffa, en sonunda, hakkında açılan bir davada jüri bi yelerin i tehdit ettiği sabit olunca, sekiz yıl hapsi yiyivermiştir. Bu gelişmenin sonunda Hoffa - Kennedy maçının ilk raundu, New York senatörünün zaferiyle bitmiş bulunmaktadır. Fakat Hoffa'nın dö- vüşmeye kararlı göründüğü ikinci raundun sonucunun ne olacağı he- nüz belli değildir. Hattâ, Kennedy cinayetinin son günlerde girdiği ye- ni döneme bakarak, bazı gözlemci- 26 ler, karşı açtığı- cihadın bedelini AKİS Robert Kennedy'nin, Hoffa'ya- daha şimdiden pek pahalıya ödemiş olup olmadığını düşünmektedirler. GEÇEN HAFTA DÜNYADA MALTA — Topraklarında yabancı üsler bulunan ülkelerin hemen hepsi bunlardan kurtulmanın çaresini ararken, arada, bu üsleri Tan- rının bir lütfü sayan devletler de çıkıyor. Bunların en başında, hiç şüphesiz, Malta gelmektedir. Ekonomisi büyük ölçüde adadaki ingi- liz üslerine dayanan Malta, İngilterenin, savunma giderlerinde kısın- tı yapabilmek için bu üsleri küçülteceği yolundaki haberlerini bir süredir büyük bir endişeyle karşılıyordu. İngiliz Savunma Bakanının, geçen ayın sonlarında Avam Kamarasında yaptığı bir konuşma bu söylentileri doğrulayınca, Malta ile İngiltere arasında büyük bir buh- ran çıkmış ve Malta hükümeti, eğer bu karar geri alınmazsa, adada- ki bütün ingiliz kuvvetlerinin derhal geri çekilmesini isteyeceğini açıklamıştır. Bu tehdit üzerine iki ülke arasında başlayan görüşme- ler sonunda, geçen hafta, geçici bir anlaşmaya varılmıştır. Bu anlaş- ma gereğince İngiltere, Maltadaki üslerinin küçültülmesini birbu- çuk yıl gibi uzun bir süreye yayacak ve bu arada açıkta kalacak mal- talılara yeni iş alanlarının açılması konusunda hükümete yardımcı olacaktır. Maltalılar, bu anlaşmayı yeteri kadar gerçekçi bulmamak- la beraber, kötünün en iyisidir diyerek, benimsemekten başka çare görememişlerdir. İNGİLTERE — Dünyanın ekonomik ve sosyal bakımdan geri kal- mış pek çok ülkesinde öğrenci gösterileri zaman zaman hükümetleri rahatsız edecek kadar büyümektedir. Ama, bu gidişle, Birleşik Ame- rika ve İngiltere gibi ileri ülkelerin de gençlerin isyanlarıyla kolay kolay başa çıkamıyacakları anlaşılıyor. Bundan bir süre önce. Bir- leşik Amerikanın Berkley'deki Kaliforniya Üniversitesinde geniş öğ- renci gösterileri patlak vermişti. Geçen hafta ise sıra, Londranın ünlü İktisat Okuluna -London School of. Economics- gelmiştir. Öğ- renci gösterileri, okula yeni atanan müdürü istemeyen bir öğrenci birliğinin iki yöneticisinin disiplin kurulunca okuldan çıkarılma- ları üzerine patlak vermiştir, fakat altında, bundan daha önemli ne- denler yatmaktadır. Bu nedenlerin başında, çoğu ortanın solunda olan öğrencilerin Wilson yönetiminden duydukları hayal kırıklığı gelmektedir. Wilson hükümetinin, İngilterenin dış ödeme açığım kapatmak amacıyla yabancı öğrencilerden alınan ücretlere zam yap- ması, bardağı taşıran damla olmuştur. LÜBNAN — Geride bıraktığımız hafta içinde ,öğrencileriyle başı dertte olan ülkelerden bir başkası da Lübnandı. İmtihan harçlarının artırılması ve ders programlarının değiştirilmesi üzerine sokağa dö- külen öğrencilerle polis arasında çıkan çatışmalarda bir öğrenci öl- müş, birçoğu da yaralanmıştır. Lübnan hükümeti, yaptığı bir açıkla- mada, bu gösterilerin bir eğitim politikası anlaşmazlığından çok, ba- yal "kışkırtıcılar" ın kışkırtmalarıyla yapıldığını ileri sürmüştür. Bu "kışkırtıcılar"ın kimler olduğu pek bilinmemekle beraber, Lübnan hükümetinin son günlerde Birleşik Arap Cumhuriyeti ajanlarının bir yandan, Suudi Arabistan ajanlarının öteyandan yaptıkları yoğun ça- lışmalardan çok şikâyetçi olduğu kimsenin meçhulü değildir. Fakat Lübnanda haftanın önemli olayı bu değil; bir lübnanlı milletvekili- nin, kısa bir tatil geçirmek üzere Beyruta gelen Brigitte Bardot'yu hava alanında kucaklayıp öpmesidir! BUNLAR DA OLDU 25 Mart 1967