ediyorsunuz, biliyor musunuz?" diye gür- Sonra aynı sert edayla devam etti: Siz bize, cinayet teklif ediyorsu- nuz. Biz, katil değiliz. Biz, sorumlulukla- rını müdrik, yetki sahibi idarecileriz. Biz, adalet tarafından hakkında hüküm veril- miş bin kişiyi asarız ve bundan kılımız kı- pırdamaz, en ufak endişe duymayız. Ama biz, hukukun icabının dışında bir tek kim- seyi öldürmeyiz. Karışıklık mı çıkacakmış. Görelim bakalım, buna cesaret edecek ka- badayıyı. Paşa, kendinize geliniz ve ne söylediğinizi biliniz." Kurmay albayın ve arkadaşlarının te- pesinin attığı ohissediliyordu. Bu hava, A.P.'nin büyük başlarının hem yumuşa- malarına, hem lâflarında daha dikkatli olmalarına, hem de ricat etmelerine yol açtı. Şinasi Osma dönüş yollarının keşfi- ne çıktı. Canım, Genel Başkan memleket menfaatlerini düşünerek böyle bir fikir söylemişti. Bunun, herkes için iyi olaca- ğını sanmıştı. Gümüşpala da ona iltihak etti. Madem ki bir çare yoktu, ne yapa- lım, kendileri ellerinden geleni yapmışlar, bütün teşebbüslerde bulunmuşlardı ya.. Söylemedikleri, gazetelere de bunu bildirmiş olduklarıydı. M.B.K. üyeleri o zaman buna keşfettiler ve Komite toplan- tısından itibaren bazı gazetecilerin kendi peşlerini niçin obırakmadıklarını anladı- lar. Gümüşpala ve Osma koyunun değil, kasabın derdindeydiler. Başbakanlıktan o kadar üzgün ayrılmadılar. Menderes sağ kalsaydı kendi ikballeri garanti altında olur muydu? Dünya kadar A.P. idarecisi vardır ki, bunlar hep aynı ruh haleti için- de kalacaklardır... Evin sahiplerine kapı- ları kapalı tutarak evin sofrasında oturur kalmak.. Bu kapalı görüşmenin benim için asıl acıklı tarafı, hep, bütün bunların Mende- Tes İmralıda üç ayaklı bir sehpada salla- nırken görüşülmüş olmasıdır. Nitekim es- ki Başbakan hakkındaki hükmün infaz e- dildiğinin ilânından sonra Gümüşpala Berrin Menderese bir taziyet ziyaretinde bulunmak istediğini bildirdiğinde - gazete- lere de haber vererek - Berrin Menderes kendisini kabul etmedi. Pek de iyi etti. Gümüşpala ile Osmanın korktukları, başlarına gelmekte gecikmedi. Daha Men- deresin idam edilmiş bulunduğu öğrenil- meden, sadece Yassıada kararlarının ila- nıyla A.P. Türkiyenin çok yerinde karış- mış ve istifalar başlamıştı. 18 Eylül Pa- zartesi günü gazetelerde, Menderesin, sır- tında beyaz gömlekle fotoğrafı görüldü- günde karışıklık tam bir hiddet ve infial halini aldı. Genel Merkeze telgraflar yağı- yor ve bunlarda eski Demokratlar kendi- lerinin aldaşılmış olduklarını ağır kelime- lerle ifade ediyorlardı. Tepki bilhassa E- gede fazla oldu. İzmirde kütle halinde isti- falar A.P. idarecilerini çok heyecanlan- dırdı. O günler, Egenin çeşitli illerinden ge- len A.P. yöneticileri -mahalli yöneticiler- partinin İzmir il merkezini âdeta bastı- lar. Balıkesir, Manisa, Aydın, Denizli ve Muğla il başkanlarıyla her teşkilâttan iki idareci soluğu İzmirde almışlardı. Hemen ü merkezinde bir toplantı yaparak İzmir teşkilâtını ana teşkilât olarak sigaya çek- meye başladılar. Fakat asıl toplantı, il merkezinde daha önce en ateşli eski De- mokratların yapmış bulundukları ufak te- fek hasardan dolayı il ikinci başkanı Meh- met Karaoğlunun mükellef yazıhanesinde yapıldı. Yazıhane, o gün müstesna bir gün gördü. Oda lebalep doluydu. Her ka- fadan bir ses çıkıyor ve bir türlü anlaş- mak mümkün olmuyordu. Müzakerelerin ağırlık merkezini, Yassiadada verilen idam hükümlerinin infazı teşkil etti. Bu sebeple A.P.'nin yüksek kademesi zehirli oklara hedef oldu. En çok hücuma uğra- yanlar Genel Başkan Ragıp Gümüşpala ile Genel Sekreter Şinasi Osmaydı. Demek ki "iki ahbap çavuşlar" Menderesin asıla- rak değil de zehirlenerek veya boğularak öldürülmesini tavsiye ederlerken kendile- rini denize düşmüş durumda görüyorlardı ve bunda haksız da değillerdi. Papara ye- mede onları, Merkez İdare Kurulu üyeleri takip ediyordu. A.P.'nin belkemiğini teş- kil eden Ege bölgesinin il başkanları Gü- müşpalanın ve Genel İdare Kurulunun te- zelden istifasını istediler. Zaten toplantı- nın sebeb-i hikmeti de buydu. Hele toplantıda bahis konusu edilen bir telefon muhaveresi işin tuzu biberi ol- du ve il başkanlarının hiddetini daha da arttırdı. Bir gün evvel, A.P. İzmir il mer- kezinin taşlandığı ve masa camlarının kı- rıldığı -hep, en azgın Demokratlar tara- fından- haberine Genel Merkez muttali o- lur olmaz Şinasi Osmanın ağızıyla bir tav- siyede bulunulmuş, teşkilâta bir takım taahhütlere girişmesi söylenmişti. Osma, Genel Merkez tarafından yetkili kılınan Mehmet Karaoğluna demişti ki: — Arkadaşlara teminat ver. Yassi- adada kimse asılmayacak. Size gocukla- 183