XXIV "İki ahbap çavuşlar" Komite üyeleriyle karşı karşıya — Raf et Aksoyoglu Gümüş- palaya haykırıyor: "Paşa, Paşa! Sizin bize teklif ettiğiniz cinayettir!" —-Menderes asılmışken Menderes üzerinde pazarlıklar — A.P.'de bir kıyamet kopuyor ve ni kampanyası açılıyor — Millet C.H.P.'ye bir defa daha oyun ediyor — 15 Ekim Pazar sabahı Sıtkı Ulay A-P- Genel Baş- (0) kanı Ragıp Gümüşpaladan telefon al- dıktan sonra M.B.K. toplantısına gitti ve eski Genel Kurmay Başkanının bir görüş- me talebinde bulunduğunu söyledi. Komi- te Cuma gününden beri devamlı toplan- makta ve "son durum'"u görüşmekteydi. Memlekette her şey sakin görünüyordu. Her halde, suyun üstü hiç kaynamıyordu. Aksine, mutaddan bile fazla durgunluk vardı. Halk Salim Başolu, Yassıadadan dönüşünde, Ankara istasyonunda hara- retle alkışlamıştı. Bunun bir tertip olma- dığını herkesten ziyade Komiteciler bile- cek mevkide bulunduklarından bu, mem- nunluk uyandırmış ve iyi bir işaret yerine geçmişti. Yassıadada duruşmaların vakur ve âdil geçmiş olduğundan kimse şüphe etmiyordu. İlk iki infaz da bir hadiseye vesile vermemişti. Cumartesi akşamı ben dergide -yani, matbaada- Ordu Film Mer- kezi tarafından gönderilmiş, Zorlunun ve Polatkanın idam sehpasındaki resimlerini gördüm. Hani, fotoğraflar vardır, şehevi- dir, fotoğraflar vardır, müstehçendir. O- nun gibi, bazı resimler vardır, acıklıdır, bazıları ise sadece çirkindir. Bunlar, çok çirkin şeylerdi. Kurtulla, bunları yayınla- mamaya karar verdik. Sadece bunları gör- mek insanda, infazların ne kadar hatalı bir karar olduğu inancını doğurmaya ye- tiyordu. Ama İhtilâl İdaresi kendisini, bunları yayınlamaya mecbur sanıyordu. Korkuyordu ki halk arasında D.P. büyük- lerinin asılmadıkları, asılamadıkları, bil- hassa Menderesin Hazreti Eyüp tarafından bir atın sırtına atılarak göğe kaçırıldığı efsanesi yayılsın.. Bunun kendi otoritesi - ni ve prestijini sarsacağını, karışıklıkla- rın çıkmasına sebep olacağını, kan dökü- leceğini düşünüyordu. Bunlar hep, memleketçi düşünceler- dir. M.B.K.'nin tasarrufları gerçekten, onları ilgilendiren kısa vâdede, tahmin et- İsmet Paşa tikleri ve arzuladıkları sonuçları doğurdu. Başta Menderes, üç D.P. büyüğü "çatır ei asıldılar ve Türkiyede çıt çıkmadı. Ama bu, önceden görülmeyen bir netice değildi. Eğer infazlar yapılmasaydı mem- leket bir takım şımarmışlar tarafından gerçekten karıştırılır mıydı, mesele o nok- tanın tesbitindedir. Buna mukabil, infazla- rın yapılmasının uzun vâdede Menderese yaramış olduğunu -Menderese değil de, Menderes tacirlerine- aradan bir kaç yıl geçtiğinde inkâr imkânı kalmayacaktır. 17 Eylül günü A.P.'nin en büyük baş- larıyla üç M.B.K. üyesi arasında cereyan etmiş olan hadise bu teşekkülün o günler- deki idarecilerinin Menderesin âkibetiyle ilgilenme sebebini gözler önüne biraz ha- zin tarzda sermektedir. Bu,'Menderesle il- ginin, bugün bile suni tarafının ne kadar çok olduğu hususunda bir fikir verebilir. A.P.'nin büyük başlarıyla görüşme- ye, Komite, üç üyesini memur etti: Sıtkı Ulay, Suphi Karaman ve Rafet Aksoyoğ- lu. Randevu yeri Başbakanlık, randevu saati 16 idi. M.B.K. heyetinden bir tek ki- şi, Rafet Aksoyoğlu idamların infazı için oy kullanmıştı. Öteki ikisi, tarihi Komite toplantısında bunların aleyhinde vaziyet almıştı. Ama oylamadan sonra herkes ço- gunluğa uymuş ve çoğunluğun kararı ken- di kararları olmuştu. Başka bir, ilgi çekici nokta: Randevu saati geldiğinde Menderes İmralıda idam edilmişti. Ancak Komite, bu saati tesbit ederken Menderes idam edilmemişti ve randevu saatinde hükmün infaz olunmuş bulunacağı kimse tarafından bilinmiyor- du A.P.'nin iki temsilcisi, "iki ahbap ça- vuşlar”, Gümüşpala ve Osma Başbakanlı- ğa perişan geldiler. (Söylediklerine 'göre berbat bir vaziyetteydiler. Kendilerine "Niçin?" diye soruldu. Anlattılar. A.P. teşkilâtı isyan halindeydi ve her yerde ISI,