veya 'o biçim' kızların katıldığı çok- tur." Asıl tehlike n büyük tehlike, 12-13 yaşları için- ir. Bu yaştaki kızlar bir yandan beden gelişmesi, bir yandan ruh geliş- mesi krizi içinde, popüler ve beğeni- len bir tip olma, büyüme hevesi için- de kolayca kandırılabilirler. Bir liseli genç, AKİS muhabirine küçük kızlarla konuşmanın daha ko- lay olduğunu, (o büyüklerin evlenme peşinde koştuklarını, bu yüzden bir- çok lise, hatta üniversite öğrencisinin küçüklerle irtibat kurmaya çalıştık- larını anlattı. Liseli genç: "— Buna karşı en iyi çare, okul- ların karma olmasıdır" dedi. Kız ve erkek arkadaşlığı ihtiyacı eşit yaştakiler arasında olursa, in- san küçük yaştan erkek - kadın mü- nasebetlerini daha ayarlı bir şekilde öğrenmekte ve faydalı bir arkadaşlık kurabilmektedir. . Aksi halde, kızlar daima kendilerinden büyük çocuklara sokulmakta, bunlar da işin kolaylığı bakımından, küçük kızlardan, cinsel bakandan Oo faydalanma yoluna, git- mektedirler. Ortaokulun birinci sınıfına giden küçük bir kız çocuğu, liseli bir öğ- renci tarafından, evindeki partiye da- vet edilmişti, (arkadaşlarını o alarak davete gitti. Kız olayı sonradan şöyle anlatmıştır: "Eve girince şaştık: her- yer kapkaranlıktı. e Oğlanlar kızlar- dan evvel gitmişler ve kalın perde- lerle pencereleri örtmüşler, radyonun üzerine bile, ışık vermesin diye, ka- lın bir örtü atmışlardı. Elele tutuş- tuk, titriyorduk. Nihayet gözlerimiz karanlığa alıştı ve bizimkileri gördük de rahatladık. Kaçmak ayıptı. Dur- duk fakat hiç eğlenmedik. Hep ağır danslar yapıldı." Küçük yaşın tehlikesi yalnız kız- lar için değildir. "Gençlik spor sa- lonları" ismini alan istismar yuvala- r, masa topu oynanan kahvehaneler çocukları okuldan kaçmaya ve çeşitli kötülüklere alıştırmaktadır. o Liseden belgeli bir genç, bir psikiyatr doktora başvurarak, bu çevrelerde nasıl esra- ra alıştığını anlatmış ve yardım iste- miştir. Bugünün gençliği evlerde ve a lı lokallerde düne nazaran daha de- gişik şekilde eğlenmekte ve zaman zaman, her devirde (görülmüş olan grup aşırdıkları bu yüzden kolaylıkla kendisine mal edilmekte ve dış gö- rünüşü bakımından gerçekten şaşırtı- cı olmaktadır. Dans eden gençler Yeni âlem Dışı seni yaka pA yılında “Türkiyede gençlik ve aşk konulu bir inceleme yapmak bu bakımdan zordur. Böyle bir çalışma Ankara ve İstanbul gitti büyük ve modern şehirlerin dar çerçevesi için- de yürütülecek olursa, ilk gözlem el- bette ki yalnızca görünüşe dayanacak ve şaşırtıcı olacaktır. Bu ilk gözlem, ileri Batı ülkelerinin seviyesine gel- miş gençkız ve genç erkek münase- betlerinin memleketimizde yürürlük- te olduğu hissini uyandırmaktadır. Gençlik çağının, kızlarda olsun er- keklerde olsun, 13-14 yaşlarında baş- layıp 25 yaşına kadar devam ettiği dü- şünülecek olursa, araştırıcı, bu büyük şehirlerin ana caddelerinde bu yaşlar- da erkek ve kızların serbest bir ha- va içinde arkadaşlık ettiklerini, pas- tahanelerde, sinemalarda, kompleksiz bir halde yanyana oturduklarını, dav- ranışlarının, hareketlerinin, hattâ duyulabilir (o esprilerinin Batı memleketleri gençliğininkine benze- diğini görecektir. Üniversite kantin- oturduklarını, lüp söylediklerini, koridorlarda, ders- henelerde ve üniversite bahçesinde ay- nı davranışları (odevam ettirdiklerini tespit edecektir. Bir otobüs durağında, otobüse bi- nen spor kıyafetli kıza, mokasen a- yakkabılı oşık bir delikanlının, elini SOSYAL HAYAT yumuşak bir hareketle havaya kaldı- dediği, kızın da yap- macığa benzemiyen bir şekilde, erke- ge aynı sözle cevap verdiği, araştırı- cının ilk göreceği şeyler arasındadır. Ankara ve İstanbulun, Batı ölçülerin- de inşa edilmiş modern kesimlerinde gençkiz ve oerkeklerin (o birbirlerine rastladıklarında (o sağ ellerini hafifce yukarıya kaldırarak "haaay" diye se- lâmlaştıklarına rastlıyacak, bir pasta- hanede genç erkeğin yanında oturan kız arkadaşına, herhangi bir konuda soru dolu bir sesle "dakoor" dediğini de duyacaktır. Eğer araştırıcı bir ya- bancı ise, ilk birkaç gün o gerçekten şaşıracak, türklerin, kısa bir zaman içinde, peçe devrinden en ileri s0s- al münasebetlerin içine nasıl gele- bildiklerini düşünmeye başlıyacak Gerçekten, büyük şehirlerimizin belirli çevrelerinde, Üniversitede, si- nemalarda ve gece kulüplerinde, gün- düz de açık olan gençlik lokallerinde rahatlamış, serbest görünen gençkız ve erkekler vardır. Bu gençler moda olsun, sinema olsun, aktüel konular olsun, Paris, Münih, Londra veya New-York'taki akranlarının (o konuş- tukları konuları konuşmakta, oonlar gibi giyinmekte, onlar gibi dansetmek- tedi 1964 yılında bütün dünyayı saran Beatles müziğinin Türkiyeye gelmesi gecikmemiştir. Twist dansı, çıktığın- dan çok kısa bir süre sonra Türkiye- de, birçok genç çift tarafından büyük ustalıkla yapılmakta idi. Lofir denilen amerikan spor ayakkabıları olsun; üç düğmeli uzun erkek ceketi olsun, kısa konçlu kız dert çizmeleri olsun moda olduktan hemen birkaç zaman sonra Türkiyede de yayılıvermiştir. Türkiye- de, Batı toplumlarından gelme kız- erkek arkadaşlığı (oObir vakıa haline gelmiştir. Bu kelime ilk duyulduğun- da ne kadar antipati yarattıysa, 1964 Türkiyesi gençliği tarafından bugün aynı derecede benimsenmektedir. An- cak, bu dış görünüş gerçeğe ne kadar uymakta ve türk toplumunda gençlik meselelerini ne derece aksettirmekte- dir? İşte asıl üzerinde durulacak nok- ta budur. .ya içi? isan ayı içinde AKİS'in, Ankara üniversitesiyle muhtelif yüksek o- kullarda yaptığı bir anket, meselenin içyüzünü bir hayli aydınlattı ve görü- nüşle gerçeğin oOher zaman birbirini tutmadığını gösterdi. İktisadi İlimler me 24 yaşında bir öğrenc AKİS/25