lefet partileri sözcüleri de ufak fark- larla aynı şeyleri tekrar ettiler. Bu a- rada dikkati çeken husus, hemen hep- sinin adeta ağız birliği (o etmişçesine Hükümeti desteklediklerini ifade et- meleri oldu. Hattâ AP adına konuşan Genel Başkan Yardımcısı Faruk Sü kan daha da ileri giderek: "— Sadece Hükümeti desteklemek- le kalmıyoruz, üstelik daha aktif bir politika güdülmesini iktidarda olsaydık, natcı devletlere hakkımızı kullanarak Adaya çıkarma yapardık" dedi. MP'li İsmail Hakkı Akdoğan ise MP'nin seçimlerde yapılan propagan- da konuşmalarında Kıbrısın tamamı- nı Türkiyeye ilhak formülünü be- nimsediğini, bu sebeple partisinin an- cak asgari tez olarak Hükümet görü- şünü desteklediğini söyledi. Ni adına konuşan Mahmut Vu- ral: "— Bu konuda Hükümetle tama- men aynı fikirdeyiz. Hakka ve huku- ka riayet eden bir millet olarak an- laşmaları açıkça çiğneyen Makariosa karşıyız" dedi. Son olarak söz alan Tabii Sena- tör Ahmet Yıldız da Hükümeti des- teklediklerini bildirdikten sonra, Ada- nın askeri önemini ve buradaki ko- münist tehlikesini anlatarak, son çö- züm yolunun federasyon o olduğunu söyledi. Afiyet olsun! Fulbright ve ekibi Meclisteki görüş- meden geç ve yorgun ayrıldılar. Gün dolmuş ve senatör öğrenebilecek- lerini öğrenmişti, Fulbright Amerika Büyük Elçiliğinde türk votkası bulu- nup bulunmadığını sordu. Vardı. Ge- çen defaki ziyaretinden türk votkası- nın tadı damağında kalmıştı. Hiç iç- ki içmemek niyetiyle oturduğu koltu- ğunda büyük bardak içinde, buzla üç votka içti ve pek memnun kaldı. Ertesi sabah, güneşin henüz ışıl- dadığı saatte kalktığında başında en ufak bir ağrı ve ağırlık yoktu. Uçağı- na binerken ise, çantasında dört kü- çük şişe duruyordu: Bu, nazik Mrs, Hare'in kendisine yol hediyesi olarak verdiği dört şişe türk votkasıydı. A.R. Fırtına başlıyor enel Merkezin çaldığı veto nağ- melerinden tedirgin olarak ge- çen haftanın ortalarında Ankaraya gelen AP istanbul heyeti, 6 Mayıs Kulağa Küpe Bizim 'batılı'lar arasında! Pain Rıfkı Atayın Türkiyenin Batıdan ayrılmayacağına da ir yazdığı başyazı ile (o Evliyaoğ lu Gökhanın saçmalıklarını bir tutmağa çalışan Ju garip yara fik —AKİS tayın o kosko- cümleyi çıkarma ca yazısından ye tek çekip alarak ahkâm ga çabalıyor!.. (Dünya-9 Mayıs 1964) Meşhur beyanat üzerine gemi azıya alan maskeli sosya listlerin, o Türkiyeyi oBatıdan a- yırarak Sosyalist Rusyaya yak laştırma o gayretleri arimış ve bu cereyana karşı gösterdiği- miz tepkinin türk halkıyla en- tellektüelin hissiyatına o ter- cüman olduğunu gören Falih Rıfkı Atay, neden sonra, bu ko- nuda dümen suyumuza girmek zaruretini duyarak (Yeni İstan- buldan bir iki kopya çekmişti. Öyle de olsa makbul sayılması, gereken bu hareket, sistemli Batı aleyhtarlarını, bu mahut AKİS dergisini fün çileden çıkarttı. (Yeni İstanbul-10 Mayıs 1964) Çarşamba sabahı erkenden, o Genel Merkez binasında, Gençlik Kolları- nın bulunduğu ikinci katta karar- gahı kurmuştu. Heyeti meydana ge- tirenlerden Silivri İlçe Başkanı Ak- gün Silivrili, AP İstanbul teşkilâtı demek olan 19 ilçeyi; Osman Nuri Ulusoy, AP İstanbul İl İdare Heye- tini; Sadık Serbest, İl Meclisindeki AP'lileri: Osman Özer de Belediye Meclisindeki (opartili (o arkadaşlarını temsil ediyorlardı. Üst katta yapıla- cak temsilciler meclisi toplantısında İstanbul Senato aday listesinin de- giştirilmemesi için elden geleni yap- maya kararlı görünen bu dört kız- gın adam, toplantıya katılacak mil- letvekili, senatör veya il başkanları ile fırsat (Obuldukça (konuşuyorlar, YURTTA OLUP BİTENLER Nuri Eroğanın veya İstanbuldâ yok- lamayı kazanan diğer bir adayın veto edilmesi halinde kopacak fır- tınayı ve partinin bu yüzden uğra- yacağı Zararları izah etmeye çalışı- yorlardı. — İstanbul heyeti bir ara, «<İsmen» Genel Başkan Ragıp Gü- müşpala ve ( «fiili» Genel (Başkan Saadettin Bilgiç ile de görüşme fir- satı buldu. Heyet mensupları, Bilgiçin ken- dilerini (odinliyecek (oyerde nasihate giriştiğini (o görünce, konuşmadan ümit olmadığını anladılar ve ikinci kattaki (o karargâhlarına (o çekilerek temsilciler meclisi toplantısını (o bek- lemeye koyuldular. «Hatırlamıyorum reis beyefendi» A ynı gün daha geç saatlerde, İs- tanbul heyeti karargâhının bir kat üstünde, temsilciler (o meclisinin birkaç dakika evvel aldığı (o kararın sonucu Olarak o belediyezedelikten başka adayzedelik sıfatını da kazan- mış bulunan Nuri Eroğan : «— Bana üç dakikalık konuşma hakkı tanıyın, sadece üç dakikacık.» diye yalvarıyordu. 13'e karşı o 19 oyla veto edilmiş olan Erogan, yalvar yakar elde et- tiği savunma hakkını gerçekten iyi kullandı. o Kendisini, AP yi İstan- bul Belediye (Başkanlığından ettiği için veto etmişlerdi ama, İstanbul Belediye Başkan adaylığını isteyen kendisi değildi ki! Mümtaz Tarhan gibi, Süleyman Demirel gibi parlak şahsiyetler (o yanaşmayınca, o kendisi, partinin teklifi üzerine aday olma- yı kabul etmişti. Üstelik, Yüksek Seçim Kurulunun, kendisinin beledi- ye başkanlığını iptal ederken dayan- dığı ogerekçeyi okabul etmiyordu. Hem onun Denizcilik Bankasındaki işi memuriyet değildi ki!... (Bütün bunların ötesinde, adaylığının niçin veto edildiğini bir (Otürlü anlıyamı- yordu! Yoklamalardan önce, Genel Başkan Gümüşpalaya, aday olmak istediğini (o söylemiş ve ondan, «bu işin çok iyi olacağı, darbeye uğra- mış bir arkadaşın onore edilmesi gerektiği, çok memnun olduğu» ce vabını almıştı! Bu nasıl işti! Parti- nin Genel Başkanı, kendisine «Nuri- ciğim» diye hitap ederek adaylığını destekleyeceğini söylerken, adaylığı kazanınca refüze ediliyordu! Eroganın bu açıklaması, otem- silciler meclisi toplantısında bir an- AKİS/15