beri ne doğrulayacak, ne de yalan- layacak herhangi bir ağız bulama- yınca, bu defa gözlerini AP İstan- bul İl Merkezine çevirdiler. İl Mer- kezi de bu konuda herhangi birşey bilmiyordu. Nihayet Cumayı Oo Cumartesiye bağlayan gece, saat 01.00 sularında Eroğanın telefonu cevap verdi. Ka- lın bir erkek sesi telefona çıktı ve Nuri Eroğan olduğunu söyledi. İn- tihar meselesi (sözkonusu olduğun- da, Eroğan, uzun uzun güldü ve : «— Sizinle konuştuğuma göre, intihar etmiş olmama imkân yok! Demir gibiyim..» dedi. Başkan Eroğanın «demir gibi» liği, ertesi günü yalnız Gökhan Be- gin gazetesi oOYeni İstanbulda yer aldı ve öbürleri, Başkanı, bıraktığı mektuba uygun bir yoldan bir gü- zel intihar ettirdiler. Begciler, silahın ogeri tepeceğini anlamışlar ve derhal (ogeriye çark etmişlerdi.. İşin içindeki iş , İ stanbul, AP Genel (Merkezince hayati bir önem- taşıyordu ve başkanlığın CHP li Haşim İşcana kaptırılması, o affedilmez bir suçtu. Bu İstanbul teşkilâtının ——Genel Merkezdeki osubaşlarını ele geçir- dikleri gibi —bütünüyle ele (o geçir- mek isteyen Gökhan Begciler için bulunmaz bir nimet sayıldı ve Ero- gan aleyhine sistemli bir kampanya açılarak çalıştırılmaya başlandı. İl Başkanı, koca bir ilin göz göre göre kazandığı (Belediye se- çimlerini rakip partiye (o kaptırma- nın cezasını mutlaka çekmeliydi ve bu tezi savunan Begciler, oher tür- lü tesire kapılarını kadar açmış Genel Merkeze bunu büyük bir kolaylıkla kabul ettirdiler. Begcilerin sevmediği adam Bi İstanbul £ teşkilâtını elin- tutan ve ardı sıra sürükle- mesini bilen Eroğanın senatör olma- sını ve bu sıfatla Meclise girip An- karalara gelmesini de istemiyorlar- dı: Suyun altına indirilmiş bir ölüm kalım mücadelesinde, oBegciler, yeni bir hazırlığın arefesinde İstanbulda kendilerine kuvvetli bir zemin sağ- lamak oyolundaki tek engel (olan Eroganı yıpratmak ve ortadan kal- dırmak (o peşindeydiler. Eroğan, Ça- talca, Silivri, Yalova, Şile ve civar ilçe teşkilatlarınca (şiddetle tutulu- yordu, İstanbul içinde de durumu, son derece sağlamdı. Eroğanı yıp- ratmak, verdiği açıktan istifade et- karşı bir silâh işin en kestirme- bu yolu tuttular. mek ve bunu ona olarak kullanmak, siydi. Begciler de YURTTA OLUP BİTENLER Yalnız unuttukları tek nokta, Ero- gana karşı bir ikinci adamın henüz hazırlanmamış olduğuydu ve Ero- ganın düşürülmesi, sadece ve sade- ce —Belediye o seçimlerinde olduğu gibi— karşı partinin işine yaraya- caktı. «Dönüşü Olmayan Nehir» roğan, İstanbula Ankara yenil- E gisinin şaşkınlığı içinde döndü. Otomobille (O Üsküdardan Kabataşa geçer geçmez doğruca İl Merkezine gitti. Veto haberi, Eroğan Ankara- dan yola çıktığı saatlerde İstanbula ulaşmıştı bile. O yüzden İl Merke- zindeki partililer (OEroğana pek so- kulmadılar, «şimdi sıkıntılıdır, ada- mı rahat bırakalım da kendine gel- sin» deyip çevresinden uzaklaştılar. Eroğan hiç birşeyin farkında değil- di ama, o sıralarda kendisine bağlı Çatalca, Silivri, Yalova ve Şile teş- kilâtlarına haber ulaşmış ve teşki- lat için için kaynamağa başlamıştı bile. Akşama doğru o çıkarılan inti- har haberi, bu kaynamayı daha bü- yülttü ve kazan birdenbire taştı. Gece geç saatlerde bu ileri karakol görevindeki teşkilâtların Eroğancı- ları kamyonlara, otobüslere doluş- tukları gibi İl Merkezine gelip da- yandılar ve İl Merkezi geceyarısın- dan sonraki saatlere kadar bir ana- baba günü yaşadı. Cuma ve Cumartesi günleri du- rum daha sakinleşmeye (o yüztuttu. Begciler taktik (o hatalarını anladılar ve meydandan bir miktar ricat etti- ler. Üstelik, bu ricata Eroğan biz- zat sebep olmuştu. Cuma günü ga- zetecilere opek seyrek (görünen İl Başkanı, Cumartesi günü kendisine yâr mali bazı gazetecileri (aradı, buldu «— ” Pazartesi günü, gerekli açık- lamaları yapacağım. Konuşma sıra- sı bundan sonra benimdir» dedi. Fakat Pazartesi geldi geçti, Sa- lı geldi geçti ve Eroğan ne konuştu, ne de gerekli açıklamalarını yaptı! Şu anda kesinleşmiş bulunan AP İstanbul aday listesinin en üst sıralarında yer oalan ve adı bazı dedikodulara (o karışmış olan Avu- kat Erdoğan Adalının da Eroğan gibi veto edilmeye bir adım yaklaş- mışken kıl payı ile kurtulduğunu bi- lenler Dikmenin öfkesinin sebebini pek iyi anlamaktadırlar. AKİS/17