YURTTA OLUP BİTENLER kaldıracağını ileri sürerek, fikri he- men reddetmiştir. (Onun arkasından şimdi İngilterede de böyle bir vuru- cu kuvvete gerek olup olmadığı ko- nusu tartışılıp durmaktadır ve yak- laşan seçimleri düşünerek, her iki si- nüşe bakılırsa, bugünlerde, karmaşık vurucu kuvvet fikrini destekleyen bir Batı Almanya kalmıştır. Gerçi başlan- gıçta Türkiye ve Yunanistan da böy- le bir kuvvetten yanaydılar ama, şim- di Kıbrıs onlar için herşeyden önce gelmektedir. İleri sürülen bütün meselelerin ö- nemine rağmen, Laheyde Birleşik A- merikayı en çok ilgilendiren konu, Küba olmuştur! o Washington, uzun bir süredir. Batılı dostlarının Küba ile ticaret bağlarını okesmemesinden şi- kâyetçiydi. Dean Rusk Lahey toplan- tısında, Batılılardan Castro rejimini ayakta tutacak her türlü hareketten kaçınmalarını istemiştir. o Ancak ne Fransa, ne de İngilterenin Kübayla ticaret gibi altın yumurta yumurtla- yan bir tavuğu kesmeleri beklenebilir. Nitekim, Rusk'ın NATO üyelerinden bunu istediği gün İngiliz Parlâmento- sunda konuşan Sir Alec Douglas-Ho- me, hükümetinin Kübaya karşı izledi- ği ticaret politikasını (değiştirmeyi e açıklayıvermiştir. Kısaca, NATO bugün altından kalkamayacağı çetin güçlüklerle kar- şıkarşıyadır. nları çözmekte başarı gösteremezse, zamanla bütün ittifakların uğradığı sonuçtan, dağılıp gitmekten kurtulamayacaktır. Ziyaretçiler Dinleyen adam u hafta, Kıbrıs konusunda en azından « dostluk dışı» tutumu kendisini zaman zaman yanlış ha- berler vermek durumuna düşüren meşhur A. P. Ajansı, İstanbul mah- reçli gene bir haber salladı: Senatör Fulbright «masrafı ve tazminatı ödenmek suretiyle" Kıbrıstaki türk- lerin bir başka yere, muhtemelen Türkiyeye (o nakledilmelerini (o Kıbrıs işinin ohal çaresi olarak Türkiyeye teklif etmişti! (Üstelik, bu haberi Ajansın becerikli (o muhabirine veren de «Türkiye Dışişleri Bakanlığı çev- releri»ydi. Tabii haber (Atinada ve Lefko- şede sevinçle karşılandı. Bu, rumla- rın arayıp da bulamadıkları şeydi. AKİS/12 Senatör Fulbright Raymond A. Hare ile birlikte Ziyaret İşte, şimdi amerikalılar, resmen bu görüşe gelmişlerdi. Ama haber An- karada pek hayret uyandırdı. Bir defa, Dışişleri Bakanlığının hiç bir çevresi becerikli muhabire böyle bir husustan bahsetmemişti. Bahsetme- mişti, zira, Fulbright böyle bir tek- lif yapmamıştı. Amerikalıların üzün- tüsünün bir başka sebebi daha oldu: Türkiyeye (yapılacak en münasebet- siz teklifin bu olduğunu biliyorlardı ve artık böyle bir hal çaresini akıl- larının ucundan geçilmiyorlardı. Bu tip bir teklifin oObütün Türkiyeyi bir anda yerinden oynatacağını çok- tan sezmişlerdi. Şimdi, hem de ta- mamiyle uydurma bir haber dolayı- sıyla türkler, oamerikalıların (o sahi- den böyle bir hal tarzını düşündük- lerini sanacaklardı. Haberi (o Dışişleri Bakanlığı ile Senatör (o Fulbright'ın kendisi, aşağı yukarı aynı zamanda tekzip ettiler. Ne böyle bir şey vardı, ne böyle bir şey konuşulmuştu, one de Fulbright bir teklif yapmıştı. Hakikaten Oo Senatör, konuşmaktan çok dinledi. Türkiyede Eniştem beni neden öptü? A merikan Senatosu Dış Münase- betler Komisyonu Başkanı |. William Fulbright'in ziyareti, Kıb- rıs meselesi ile ilgili olarak bir na- bız yoklaması oOmahiyetinde (oldu. ve ticaret Başkan Johnson tarafından (o özel olarak (o görevlendirilen (o Fulbright, Esenboğaya ayak bastığı andan iti- baren Başkentten ayrıldığı dakika- ya kadar sık sık aynı kaçamak cümleyi tekrarladı «— Herhangi bir çözüm yolu, ya da teklif getirmedim. Türk Hü- kümetinin konu ile ilgili davranış- larını öğrenmeye geldim!» Bu izah tarzını duyan çok kim- se, «Allah, Allah! Türkiye bu ko- nuda Fulbright'a, resmi amerikan görevlilerine şimdiye kadar söyle- mediği, onların bilmediği one söyle- yebilir?" diye düşünmekten (o kendini alamadı. Aslında Başkan Johnson'un yap- tığı bir gösteriydi. Amerikanın Kıb- rısla ilgilenmediği konusunda orta- ya çok haber atılmıştı ve bunlar- dan biri, üstelik, Amerikan Haber- ler Servisi tarafından (o yaratılmıştı. Amerika Kıbrıs gibi bir meseleyle ilgisiz! Bunun gülünçlüğü çabuk or- taya çıktı ve Amerikanın bu konuy- la ilgilendiğini (o Başkan o Johnson, kendisine has «spektaküler» tarzda göstermek istedi. Senatör Fulbright zaten Avrupaya gidiyordu. o Başkan kendisinden Londra, Atina ve An- karaya da uğramasını istedi. Başkan Johnson'un özel jet uçaklarından biri ile Esenboğa Hava