nayi Bakanı olduğuna göre yan anlatılmasında bir sakınca yoktu. tık görüşme resmiyetini kaybetmiş, bir sohbet havası almıştı. Rijofun an- lattıkları ile ilgili olarak Erten : N on günlerde bir roket mi, is- tasyon mu ne atmışlar, havada yer değiştirebiliyormuş. u da anlattı- lar. Ben de dinledim" demektedir. Bir de başka kapı ovyet Büyük Elçisinin faaliyetleri bununla kalmadı. o Sovyet Büyük Elçiliği bir kaç gün sonra, Büyük El- çinin Ticaret Bakanından randevu ri- ca ettiğini bildirdi. Rijof Bakan Fen- ni islimyeliye meşhur "nezaket ziya- reti"ni daha önce yapmıştı. e Şimdi, kendisiyle bazı hususları konuşmak is- tiyordu. Fenni İslimyeli ve Büyük Elçi Bayramdan üç gün önce karşı karşıya oturdular ve türk-rus ticaret müna- sebetlerini kalın çizgileriyle yeni baş- tan gözden geçirerek, bu münasebet- lerin geliştirilmesi için gerekli tedbir- leri incelediler. Bu görüşme tamamen teknik alana inhisar etti, 45 dakika boyunca tek kelime ile de olsa umu- mi politikadan söz açılmadı. yük Elçinin teklifleri o hazırdı. Kii Türkiye ve Rusya arasındaki komşuluk (o münasebetlerinden söz e- derek Rusyada (o Türkiye için geniş bir müstehlik kütlesinin hazır oldu- aramamasını, Rusyanın da Türkiyenin ihtiyacı olan sanayi ve yatırım mad- delerini vermek kudretinde olduğunu söyledi. Düşük faizli ve uzun vadeli YURTTA OLUP BİTENLER kredi bahsetti. Büyük Elçi, Türkiye ile Rusya ara- sında 10 milyon dolarlık bir ticaret anlaşmasının bulunmasına orağmen bunun bir türlü realize edilmediğini belirtti. Rusyanın üzüm ve fındık ta- leplerinin yanı sıra narenciye ve yaş meyva da almak istediğini söyledi. Rijofun teklifleri (o Ticaret Bakanı tarafından prensip olarak omüspet karşılandı ve bu husus kendisine ke- sin bir şekilde ifade edildi. yardımı O yapabileceklerinden Büyük Elçi bu arada bir başka ko- nuya daha değinerek ( İslimyeliye, Rusyanın geçen yıl katılmamış olduğu İzmir Fuarına bu yıl katılmak arzu- sunda olduğunu bildirdi. Rijof, İslimyelinin yanından daha da memnun ayrıldı. Buluşan uçlar Gökhan Evliyaoğlu N: ise, şu dış politikada yeni bir is- tikamet meselesi ortaya çıktı da Türkiyede "gerçek batılı"nın kim olduğunu anladık! Meğer Türkiyede bunların sayısı ikiymiş. İki! Bir, Fa lih Rıfkı Atay, bir de Gökhan Ev liyaoğlu Hani, "uçlar buluşur" der- ler ya.. Anlaşılıyor ki pek az söz bu- nun kadar hikmet taşımaktadır. Bu hikmet şimdi, insanın rüyasında bir arada görse hayra yormayacağı iki mümtaz Zatı bir araya getirivermiş- tir. Yalnız gene da gülmemek im- kânsız: Zira Evliyaoğluna göre A- tay kıpkızıl bir komünistti, o Ataya göre de (Evliyaoğlu kara bir ırkçı. Şimdi, "gerçek batılı" Atay ise, Ev- liyaoğlu ne? Yok, "gerçek batılı" Evliyaoğlu ise Atay ne oluyor? Çün- kü, Allah bütün akılları baştan al- madan hem Atayı, hem Evliyaoğlunu “aynı tip" olarak ilan etmek de mümkün değildir ya... Sanki Türkiyenin batıdan ayrıl- ması gibi bir hadise varmış! Sanki Türkiye NATO dan çıkıyormuş! Bi- zim ahbaplarda bir feryat, bir figan, bir gayret, bir yağcılık.. "Amerika da, Amerika.." diye bağırıyorlar. Gökhan Evliyaoğlu (o "Batılılaşmada sahtekârlık" diye (o başlık atıyor ve batılı maskesi altında kendisi gibi “samimi idealist, antikomimist va- tan çocukları"nı ırkçılık ve gerici- likle (o suçlayanları yıldırımlarıyla kahrediyor. Efendim, "zaten batı ka- fasının almayacağı bir idare tarzı, iptidai bir politika ve batıda böylesi bulunmayan bir garip demokrasi" ile batılı zihniyetten zaten uzaklaşmı- şız. Şimdi, batının kendisinden de uzaklaşmıyor o muymuşuz? Öteki Atay, tam "batı kafası"nın ne olduğunu söylüyor: "Sovyetler Birliğiyle kapı komşu yaşamanın ilk şartı Komünist Partisine izin ver- mek, ikinci şartı da ilk fırsatta İçiş- leri ve Milli Savunma Bakanlıkları- F. Rıfkı Atay na Komünist Bakanlar şe ml Sen çok yaşa a Atay, e Hayır, hayır! Birleşenler uçlar bile değil. Birleşenler sadece ve dü- pedüz aynı kafanın iki tarafı. Bir fırsat düşüp de bunlar yanyana gel- di mi, birbirlerine kalıp gibi ovu- yorlar Zaten biri "Türkeş Demokra- sisinin, öteki "Aydemir Demokrasi- si'nin şakşakçılığını (o başka bir se- bepten dolayı mı yapmıştır ki? Ba- tıdan anladıkları, bu. AKİS/7