Opera hikâyesi O gün saat 19.30 sıralarında Anka- ra Merkez Kumandanı Tuğgeneral Sabri Koçak, kumandası altındaki gö- revli subayları toplamış, onlara bazı direktifler veriyor, önemli olduğu an- laşılan bir konuda tedbirleri eksiksiz almak için büyük titizlik gösteriyor- du. Koçak durumu ve alınacak tedbir- leri bir daha gözden geçirdi, topla- subaylara direktifleri tekrar et- tirdi ve tatmin olunmuş halde, oto- mobiline bindi, Çankaya istikametine hareket etti. Ankara Merkez Kuman- danı göreve başladığından bu yana geçen altı ayda bir çok defalar yaptı- ğı gibi, yine Başbakan İsmet İnönü- ye refakat edecekti. İnönünün o ak- şam operaya gideceğini biliyordu. Koçak, İnönünün Çankayadaki köşküne geldi, kapıdan girdi, kendisi- ni karşılayanlara Başbakanı Opera- ya götürmek için geldiğini (o söyledi. Başbakanın programını değiştirdiği ve Operaya gitmeyeceği cevabını alınca şaşırdı. Kendisinden önce Başbakan- la kimsenin görüşüp görüşmediğini raber olduğunu Oo öğrenince Köşkten ayrıldı ve Merkez Kuman- danlığına döndü. Biraz sinirlenmişe benziyordu. Koçak, Köşkten ayrıldığı sırada dış kapının önünde bekleyen şişman bir gazeteci, bloknotuna esrarlı bir ta- vırla bazı şeyler çiziktirdi. Bu sırada İnönü evinde çalışmak- ta idi. Bir süre sonra CHP Genel Sekreter Yardımcısı Turhan Feyzioğ- lunun da Köşke geldiği görüldü. Fey- zioğlu bir seyahat dönüşü İnönüyü a- cele görmek istediğini bildirmiş, Ope- raya gitmeye niyetlenen Başbakan da programım değiştirerek kendisini ak- şam yemeğine çağırmıştı. Başbakan- la Feyzioğlu beraber oOyemek yediler ve yemek bitince de birlikte çalışma- ya koyuldular. Ertesi gün Türkiyenin en ciddi ve ağırbaşlı gazetesinde heyecan verici bir haber iki sütun üzerinden yayın- landı. Bu ciddi gazetenin birinci say- fadan verdiği haberin başlığı şöyley- di: "Suikast ihbarı üzerine İsmet İ- nönü Operaya gitmekten vazgeçti". Mahalle kahvelerindeki sarı beniz li İnönü düşmanlarının ellerine bir koz geçmişti. Derhal sigaralar tellen- dirildi ve fısıltılı yorumlar başladı: "Efendim, İnönü korkmuştu! Zaten memleketin yüzde doksanı ona düş- mandı! Bugün olmazsa yarın bir sui- kast muhakkaktı!" Telefon eğlenceleri pgundan iki-üç ay önce Cumhurbaş- kanlığındaki telefonlardan biri a- cı acı çaldı. Telefonu açan görevli, he- yecanlı ve boğuk bir sesle karşılaştı. Telefondaki şahıs, Cumhurbaşkanının öldürüleceğini bildiriyordu. o İsmi "so- rulduğunda, bunu ee fısıldıyarak ifade etti. Ancak böyle o- nemli ihbarlarda isim açıklamamak diye bir şey bahis konusu olamazdı. Cumhurbaşkanlığındaki çan sorumlu, o ihbarı yapan me şahsı oyalarken bir başka telefondan YURTTA OLUP BİTENLER Geçenlerde İnönünün evindeki te- lefon çaldı. Yine boğuk bir ses, bakanı öldüreceğini, (o telefonu açan kimseye kemali (o ciddiyetle Başka bir telefondan tesbit yaptırıl- dı ve bu defa da manyak bir sarhoş ele geçti. Piknik lokantasındaki tele- fonu kullanan bu adamcağız tekniğin, bir yere telefon eden kimsenin isteni- lirse nereden telefon ettiğini ortaya çıkartacak kadar ilerlediğinden ha- bersiz bulunuyordu!. 26 Nisan pazar günü telefon ida- resinin 06 numaralı telefon servisine buna benzer bir ihbar yapıldı. Tele- fondaki ses: "— İkinci Şubeyi aradım, o bula- madım. Saat 10'da İsmet Paşaya sui- İnönü Köşkünün bahçesi I işin 4 sahibi kiminle konuştuğunu tesbit ettiriver- di. İki saat sonra ihbarcı artık meç- hul değildi. Bu, 18 yaşında, canı sı- kılan bir öğrenciydi. Yapılan sorgu- da, ihbarı, "eğlenmek amacı ile" yap- tığını açıkladı. Bu öğrencinin Cum- hurbaşkanlığından oOönce de geneleve telefon ettiği, fakat aradığı eğlenceyi orada bulamadığı sonradan anlaşıldı. Son günlerde Ankarayı saran Sui- kast söylentilerinin başlangıcı budur. Daha sonra yeni vakalar birbirini ko- valadı. Telefon denilen âlet, haber- sağladığı kolaylıklar kadar, ki, bazı işsiz güçsüzlerin, a normal kimselerin elinde bir eğlence vasıtası haline gelmiş bulunmakta- dır... kast yapılacak!" diyordu. Ancak telefona çıkan memure, sa- atlerce süren yorgunluktan o olacak, sesi tesbit ettirmeyi akıl edemedi. Her şeye rağmen yüzde bir de olsa ihbar- da bir hakikat payının bulunmasını düşünen koruma ekibi, söylenen saat- te İsmet Paşanın gezinti yapacağı yerde sıkı tedbirler aldı, fakat en u- fak şüpheli bir noktaya rastlanılma- dı. Geçen hafta, İsmet İnönünün evi- nin bahçesine iki meçhul şahsın gir- diği haberi yayıldı. Haber, bir inzibat erinin ifadesine dayanıyordu. İnzibat eri, nöbet tuttuğu geceyarısı, biri si- yah, biri beyaz elbiseli ve amele kı- lıklı iki kişiyi bahçede gördüğünü, ko- AKİS/15