8 Mayıs 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

8 Mayıs 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SOSYAL Moda Sıcak renkli yaz sveterleri Ppce yünden floştan, merserize ve çeşitti yeni tip örme ipliklerinden yapılan yaz sveterleri bu yıl da çok modadır. Biçimler çeşitli, renkler ise özellikle (o sıcak renklerdir. Bunlar, muhtelif biçimlerine göre, sabahın ilk saatlerinden akşama kadar giyile- bilmektedirier. o Meselâ tam kolsuz çizgili merserize (oince bluzlar, rengi lacivert - beyaz olmıyan bahriyeli bluzları, pantolon veya etek üzerin- de en şık bir deniz kıyafetti olacaktır. Çingene pembesi ile sarı ve beyaz, e- nine çizgili böyle, bir sveter, çinge- ne pembesi düz hatlı eteğiyle mevsi- min modası olarak ortaya atılmıştır. Parlak maviler, değişik sıcak yeşiller de güneş rengi, çiğ sarı veya gözalıcı turuncu kadar gözdedir. Beyaz bir keten tayyörün içinden giyilecek enine beyaz ve siyah çizgili merserize bluz, tayyöre, aradığı ha- vayı kolaylıkla getirecek, bu tip düz bluzlar vücuda yakın olarak etek üs- tüne düşürülerek veya düşük kemer- HAYAT li, kalçadan başlıyan eteklerin içine giyilecektir. Kolları dirsek hizasında biten daha kapalı osveterler de ayni işi görmektedirler.. Abiye öğleden sonra ve gece yaz sveterleri çok değişiktir. Meselâ, be- deni düz örgüden yapılmış bir merse- rize bluzun kolları ve bebe yakası dan- tel tığ işi ile yapılmıştır. Bir başka ince koton sveter ise tamamiyle tığ işi dantel örgü olup, vücuda yapışık örülmüştür. Birisinin rengi diğerininki çiğ sarıdır. Tabii floşdan yapılmış, açık yakalı, üçte iki yapışık kollu bir gece osveterinin ise etek ucu ve kol kenarları volanlı olup, uçları tane tane duran incilerle süs- lenmiştir. Dil Türk dilinin arılaştırılması Gecen haftanın Salı ak- amı, Türk Kurumunun Ata türk Bun ali o binasında Ü- niversiteli Kadınlar Derneğinin Ku- rum yöneticileri ile beraber düzenle- dikleri açık oturum, çok sözü edilen, SAĞLIK... dışına hasta gönderilmesi zaruretine son verecek olan Ankara İhtisas Hastahanesi 5 Mayıs salı günü hizmete açılmıştır. Müteahhitlerin çıkarttığı zorluklar ve karışıklıklar yüzünden ancak Il yılda tamamlana- bilen bu tesisin açılış töreninde bulunan ve bir konuşma yapan Başbakan İsmet İnönü, devlet inşaatlarında müteahhitlerin çalışmalarına çok dikkat edilmesi gerektiğini ifade etmiş ve bu hastahanenin Modern tedavi usullerini uygulayarak bundan böyle yurt Yüksek inşaatındaki gecik- meden ders alınmasını istemiştir. 20 milyon liraya mal olan hastahanede Sağlık Bakanlığı ile Tıp Fakültesi işbirliği yapacaklardır. Yüksek İhtisas Hastahanesi bilhassa bu işbirliği AKİS/30 yönünden önemli bir adımdır. fakat bütün gerçekleriyle pek az bili- nen bir konuyu gün ışığına çıkart- mak bakımından, özellikle ilginç oldu. Kurum Başkanı Agâh Sırrı Levend 1932 yılında Atatürk tarafından ku- rulan Türk Dil Kurumunun amacı- nı ve çalışmalarını dile getirdi ve böy- lece, yaşı otuziki olan, fakat geçmişi Tanzimat devrine kadar dayanan türk diline dönüş mücadelesinin tarihçesi- ni anlattı. Bir memleketin kalkınma davasın- da dil başlıca rolü oynar. Memleketi batılılaştırma (Ooamacını güden Tan- zimatan ilk hedefi ohalkı okutmaktı. Fakat fişte o zaman büyük bir me- sele ile karşı karşıya kaldı: Kimi, na- sıl, hangi kitaplarla okutacaktı? O zamana kadar hüküm sürmüş olan ağdalı dili halk anlamıyor, okumak mahdut bir sınıfın imtiyazı olarak ka- lıyordu. Agâh Sırrı Levend, Ali Suavilerle, Namık Kemaller ve Şemsettin Şamil- lerle bu yoldaki ilerlemeleri, sonraki duraklama ve gerilemeleri, Ziya Gök- alp, Ömer Seyfettin ile yapılan yeni hamleleri bir bir anlattı, bütün mil- letlerin aynı dil mücadelesini geçir- diklerini, kendilerini zamanla bulup zenginleştiklerini belirtti. İlk öğretmen, anadır "A na dilimiz" deriz. oOBu, ilk defa anamızdan duyup öğrendiğimiz dil hem osmanlıca öğrenirler "Okul" öğrenirler, Oo yanında da (muhakkak "mektep"i Oo duyarlar "Uçak"ı ve "tayyare"yi, "üye"'yi "aza"yı, "der- buki anneler çocuklarına önce kendi öz dillerini, arı öğretmeli, dan gelen ve bize tamamiyle yabancı olan kelimelerin yerine bize has keli- meleri muhakkak bulmalıdırlar. İşte Türk Dil Kurumu türk milletine tama miyle bilimsel yoldan, fakat devrimci metodlarla, bu kendimize has kelime- leri bulup getiren bir kurumdur. Ku- rum tasfiyeci değildir. Yani mutaas- sıp bir inatla, dile girmiş olan her yabancı kelimeyi ayni şiddetle red- detmemekte, o türkçeleşmiş (olanları kullanmaktadır. Muhafazakâr hiç de- ğildir. Devrimci, fakat bilimsel yol- dan türkçeyi arı türkçe ile zengin- leştirme ve yabancı kelime ve terim- lerden kurtarma amacındadır. Açık oturumda söz alan Tanıtma Kolu Başkanı Ömer Asım Aksoy ve Terim Kolu Başkanı Hikmet Dizdar- oğlu da Başkan ile beraber Üniversi- teli Kadınlar Derneği üyelerinin so- cevaplandırdılar. o Dernek Başkanı Perihan Gürsoy, halkın arı

Bu sayıdan diğer sayfalar: