S İ Türkiye Ateş bacayı sardı eride bıraktığımız hafta içinde, kurulduğundan bu yana belki de ilk defa olarak Türk Film Pro- düktörleri. Cemiyeti, kendi hakları- nı savunmak kaygısı içinde hare- geçti ve —her zaman yaptığı gibi bu defa hedefini yanlış seç- tiği bir destek elemana, basına yay- lum ateş açtı. Gerçekte Türk Film Prodüktörleri Cemiyetinin daha akıl- lı davranması ve SOS işareti verir- ken mutlaka basını arkasına alıp, sırtını bir güzel ona yaslaması bek- lenirdi. Yıllar yılı yapımcılar, ferdi çabalarıyla ilgililere seslerini duyu- ramamışlar, isteklerini kabul ettire- memişlerdi. Basın, dilekleriyle bir- likte şikâyetlerini ve şikâyetçi ol- dukları konuları halkoyuna duyura- cak, o böylelikle Cemiyet de ilgililer arşısında yalnız kalmıyacaktı. Şim- dikidavranışları batmak üzere olan bir geminin kaptanında bulunması zorunlu olan soğukkanlılıkla uzak yakın ilgili değildi. Ateş bacayı sa- rınca, şaşkın evsahiplerinin durumu- na düşümüşler ve işi çığırından çı- kararak, bir çeşit suçlu avına çık- -ışlardı.. Bulunan suçlular, uzun bir ara- manın ürünü değillerdi zaten. He- men ellerinin altında hazır duran yabancı film getiriticileriyle sinema yazarlarına saldırmayı, gerçek suç- lu arayıp bulmaya tercih etmişler, böylece işi bir olup bittiye getiri- vermişlerdi . Filmciliğimizin bugün- kü batma durumunun tek sorumlu- luları, yabancı film getirticileri ile sinema yazarlarıydılar. «Sözde» suçlular K n büyük suçlu, yabancı filmler ve yabancı film getirticileriydi. Yarım milyona yaklaşık bir para —dolayısıyla döviz— harcayarak ge- tirtilen «Ben-Hur» örneği, Türk Film Prodüktörleri Cemiyetinin o günkü Yönetim Kurulu toplantısın- da baş konu edildi ve sözcüler, bu örnekten yola çıkarak yabancı film getirticilerine bütün güçleriyle çat- tılar. Yabancı filmlerin, o çevrilen ve piyasaya çıkarılan yerli filmlerimi- ze balta vurduğu, kösteklediği bir AKİS/30 NE M A gerçektir. Yalnız unutulan nokta şudur: Yabancı film gösteren sine- ma salonlarıyla yerli film gösteren sinema salonları, hem büyük şehir- lerde ve hem de Anadoluda ayrı ayrıdırlar ve «dublaj filmi» diye adlandırılan yabancı filimleri geçen sinemalar, ender olarak yerli film oynatmaktadırlar. Yabancı filmler- den alınan belediye eğlence resmi- nin yüzde 70, yerli filmlerden ise yüzde 20 gibi iştah açıcı bir oran ayrımı olmasına (karşılık, yabancı film göstermeyi gelenek haline ge- tirmiş sinema o salonları, yerli film göstermeye yanaşmamaktadırlar. Bunun da nedeni açıktır, salon sa- hibi müşteri değiştirmeye yanaşma- maktadır. Bir müşteriyi bırakıp ye- nisini alıştırma süresinin getireceği Zararı sineye çekmek, işlerine gel- memektedir. Yapımcılar, iki mevsim- lik Beyoğlu Lâle sineması ile bu mevsim denemeye o kalktıkları Yeni Ar sinemaları örneklerini ounutma- malıdırlar. Her biri birer tüccar olan ya- pımcıların son çıkan kararnameler- deki yabancı film getirticileri için konulmuş çeşitli kayıtlamalardan ha- bersiz olduklarım sanmak da gülünç olur. Yapımcıların «yabancı film ithaline bazı tahditler okonulmalı- dır lı istekleri, o «filmciliğimiz bat- mak, ya da yaşamak savaşındadır» feryadından çok önce yerine getiril- işti Bugün zor durumda Olan, yabancı film getirticilerdir ve her satın aldıkları filmin yüzde otuzunu Merkez Ban- kalarına peşin para Olarak yatır- mak zorundadırlar ve bu oluş da, getirticiliği, hem kendiliğinden ka- yıtlamakta ve hem de zorlaştırmak- tadır. Dine küfreden bari... apımcıların bir başka o şikâyet ettikleri nokta, getirtilen film- lerin kalitesizliğidir ki, a yer- den göğe kadar haklıdırlar. Yaban- cı film getirticileri, çok kazanma tutkuları yüzünden ucuz ve dolayı- sıyla da kötü film getirtmektedir- ler. Fakat yabancı film seyircisi ile yerli film seyirci arasında kapan- ması yıllar sürecek bir eğitim, bir görgü ve bilgi uçurumu vardır. Bu yüzden de, yabancı film seyircisi, ucuza maledilmiş kötü yabancı film- leri mevsim içinde kolaylıkla itmek- te ve gelecek mevsime getirticiyi bir çeşit uyarmaktadır. e Yabancı film seyircisinin sinema eğitimi ba- kımından hızla ilerlemesine karşılık yerli film seyircisi ohâlâ yerinde saymaktadır. £ Hâlâ uyanmamıştır, hâlâ biliçlenmemiştir. e Yerli o film yapımcıları, yabancı filmleri göste- ren sinema Salonlarını daha büyük kısıtlamalar sonunda ellerine geçir- seler bile, bu konuda yaya kalacak- lar, bu türlü bir seyirciye hazırlıklı olmadıkları için de gülünçlüğe düşüp fiyasko ile karşılaşacaklardır. Yapımcıların baş isteği, devle- tin, film yapanlara yardim elini uzatmasıdır. Bu yardımın ne olma- sı, nasıl olması gerektiği hakkında yapımcılar —hemen hemen her fır- satta gürültü koparmalarına karşı- luk— bir günden bir güne açıklama- da bulunmamışlar, Oo yalnızca «dev- let, yerli film yapıcısına yardım eli ŞAFAK Manifatura - Mefruşat Mağazası MEHMET ve TURGUT GÜDÜLLÜOĞLU Zengin, yeni çeşitleri ile her cins ve kalitede Pamuklu, İpekli Kumaşlar, Perdelik ve Döşemelik mevcuttur. Yenişehir, Atatürk Bulvarı 88/ A — Ankara Telefon : 12 77 50 (AKİS — 913)