Okuyucu Mektubu prghnizin 10 Nisan 1964 tarihli nüshasında çıkan "Enformasyo- na Kitaksi" başlıklı yazıda Daire- mizden bir konuda yardım isten- diği, fakat tatminkâr cevap alına- madığı, bir telefon muhaveresi zik- redilmek suretiyle, anlatılmakta ve bundan. Bakanlık için bazı haksız hükümlere varılmaktadır. Bu yazı hakkında su hususları belirtmeme müsaadenizi rica ede- Malüm olduğu üzere, basın men- suplarının soruları prensip itibariy- le Bakanlık sözcüsü vazifesini de gören Enformasyon Dairesi Umum Müdürü tarafından ocevaplandırıl- maktadır. Bu dairenin diğer me- murları ise, ancak kendilerine in- tikal ettirilmiş konular hususunda bilgi sahibidirler ve basına da a- çıklamağa mezun oldukları husus- lar hakkında malümat verebilirler. Bu bakımdan, bu memurların ya- bancı basında haber seklinde neş- redilmiş bazı konular hakkında resmi bilgi vermeğe (o kendilerini mezun addetmedikleri hususların bulunması bu memurlara kusur iza- fesine sebep gösterilemez. Mecmuanızın Enformasyon Dai- resinden istediği bilgiye gelince, bu bilgi yazınızda bahsi gecen telefon muhaveresinden Oo15 dakika sonra, Yazı İşleri Müdürünüze tarafımdan bizzat telefonla verilmiştir. Yan İs- leri Müdürünüz de bana nazikane teşekkür etmiştir.. Her nedense ya- zınızda bu nokta mesküt geçilmek- tedir. Yukarıda verilen izahattan du- rumun bahis konusu yazıda, eksik takdir buyuracağınızdan eminim. Enformasyon Dairesi Genel Müdürü Halük Kura lalar yapıştırmak isteyenler çıktı. Za- ten tatbik kabiliyeti de fazla olmayan, Üstelik dünyada hiç iyi karşılanmaya- cak bir tedbir olarak beliren bu kam- panya üzerinde gençler ısrar etmez- er. Ama bir hafta içinde, yunanlı dük- kanların iş hacminde bir düşme gö- rüldü. Buna Karşılık, yerli rumlar bu sa- vaşa başka bir açıdan katılmışlar, on- lar da randan ruma alışveriş sloganı- nı benimsemişlerdir. Aradaki tek fark, AKİS/14 ramların bu "rumdan ruma" alışveri- şi uzun yıllardan beri devam ettirdik- leri, birbirlerini manen olduğu kadar maddeten de iyiden iyiye destekledik- leridir. Türkler son Kıbrıs olayları do- layısıyla bunun yeni yeni farkına var- maktadırlar. Her halde, mahiyeti iti- bariyle tasvip görmeyen kampanyanın bazı gerçeklere ışık tutmuş olduğu da inkâr edilmemektedir. Emilyanos ile Canavaris patrik Athenagorasın Kudüs yolculu- guna ve Aynarozu Ziyaretine süt filmin ortaya koyduğu gerçeklerle asıl kişilikleri ortaya çıkan Patrik vekili Emilyanos Zagrapulos Hristafalos ile Papaz Yorgi Yakavos Canavarise Tür- kiyeyi terketmeleri konusunda Bakan- lar Kurulunun aldığı karar bu aza- da tebliğ edildi ve kendilerine 21 Ni- san akşamına kadar mühlet verildi. Büyükadada doğmuş olan elliiki ya- şındaki Patrik vekili, bundan onbeş yıl önce türk vatandaşlığına girmek üzere ilgililere başvurmuş ve bu iste- ği kabul edilmiştir. Heybellada Ruh- ban okulundan mezun olan Emilya- nos, Patrikhanenin Sen Sinod Mecli- sine seçildikten sonra "Eleniki Enosis" derneği ile dolaylı yollardan sıkı bir temas sağlamış, yunan birliğinin Tür- kiyedeki (o çalışmalarının o elebaşların- dan biri olmuştur. Patrikhane ile yu- nan hükümetleri arasında işleri ted- virle görevlendirilen, Obu yüzden de sık sık Yunanistana gidip gelen Patrik vekilinin bu geliş gidişlerinde bir kur- ye olarak çalıştığı siyasi polisin gö- zünden kaçmamış ve sıkı bir göz hap- sine alınmıştır. milyanos, yunan hükümetlerinden aldığı talimatı, rum okullarını sözde teftiş etme bahanesiyle bir bir dola- şarak öğretmenlere iletiyor ve suyun altına indirdiği çalışmalarını ayrıca din kisvesine buruyordu. urum, Siyasi (o polisçe günışığına çıkarıldıktan sonra Patrikhaneye bu gibi davranışlardan o vazgeçilmesi ko- nusunda uyarma yapılmış, yazı yazıl- mış, fakat Patrik vekili bu kabil ça- lışmalarından vazgeçmemiştir Emniyet Müdürlüğünde iki papaz pre ile Canavaris, kendilerine gönderilen çağrı üzerine, ikiletme- den Emniyet Müdürlüğüne geldiler. Canavaris daha yaşlı görünüyordu. Saçları dökülmüştü ve gözlerinde ür- kek bir ışık dolaşmaktaydı. Emilya- nos, kumral keçi sakallı, küstah görü- nüşlü ve tombulcaydı. Canavarisin ür- kekliğinin yanında, durumu zorlama bir umursamazlıkla kurtarmaya çalı- şan bir hali vardı. Yanıp sönen flaş- lara durmadan sırıtıyordu. İkisine de. (Bakanlar Kurulunun kendilerini vatandaşlıktan "iskat” e- den kararı tebliğ edildi. Hiç birşey de meden kararı dinlediler. Emilyanos, "inanmıyormuş gibi, okunan kâğıdı eli- ne aldı, baktı ve sonra sessizce masa- ya bıraktı. Yüzü kâğıt gibi ağarmıştı. Canavaris ise, gözlerini gazetecilerden kaçırmaya bakıyordu. Emniyet Müdürlüğünde kararın teb- liğinden sonra, her iki sözde din a- damının fotoğrafları çekildi, parmak izleri alındı ve koyverildiler. Bu satarların okunduğu sırada E- milyanos ile Canavaris, bir daha ayak basmamak üzere. Türkiyeden ayrılmış olacaklardır. İstimlâk ve Patrikhane BS. yıl öncesi açılacak Eyüp-Eminö- nü yolu için istimlak edilip yıktı- rılmasına karar verilen Fener Patrik- hanesi son durumlar dolayısıyla yine günün konusudur. Kiliseler arası bir problem haline gelen husus, istimlak- ten sonra ortodoks cemaat merkezinin hangi killseye bağlanacağı hususudur. Sayıları 85 milyonu bulan dünya ortodokslarının (obağlı (o bulundukları patrikhaneler üç grupta toplanmakta- dır. Bunlar içinde Fener Patrikhane- si en eski patrikhaneler - grupundan sayılmaktadır ve kendisine ( İstanbul, İmroz, Bozcaada, Ege adaları. Girit, Aynaroz, Amerika. Avustralya, Yeni Zelanda, Orta ve Batı Avrupa. Orto- doksları bağlıdır. Fener Patrikhanesi- nin içinde bulunduğu eski patrikha- neler grupunun ikinci ve üçüncü mer- kezleri İskenderiye (o Patrikhanesi Ha Şam ve Kudüs Patrikhaneleridir. Fener Patrikhanesinin istimlâk so- nucu ortadan kalkmasıyla buraya bağ- lı Ortodokslar, oObüyük bir ihtimalle, Aynaroza nakledilecek olan yeni ru- hani merkeze bağlanacaklar ve yeni merkez, Aynaroz olacaktır. Maarifih İstanbulda yeni bir Patrikhane bina- sının inşasına da hiç bir kanuni mâni yoktur. Gidenler ve gidecekler (günde ortalama olarak iki ile üç yu- nan uyruklu. Türkiye sınırları dı- -ına çıkarılmakta ve ayıklama büyük bir titizlikle devam etmektedir. Yur- dumuzdan sınır dışı edilen yunan uy- rukluların malları ve mülkleri Hükü- met tarafından bloke edilecek ve za- man zaman Oniki Adadan kaçarak Turkiyeye sığınan türklere verilecek- tir. Bu 'konudaki ön çalışmalara baş- lanmış ve bu hızlandırılmıştır. Adalardan kaçarak yurdumuza sı- gman kürkler, Oo göçtükleri yerlerdeki mallarını ve mülklerini vesikalarla is- pat ettikten sonra, sınır dışı edilen yunan uyrukluların geride bıraktıkla- rı mallarına sahip olacaklardır. Bu- güne kadar bu yoldan Türkiyeye gelen adalıların sayısı ise hayli kalabalıktır. İkinci Dünya Savaşının o sonunda italyanların elinden çıkarak yunanlı- ların eline gecen Oniki Adalarda va-