YURTTA OLUP BİTENLER binesinin A. P. li Bakanı Kâmuran Evliyaoğluya bırakılmış Türkiye Rad- yoları öyle bir haber verdiler ki her- kes şaştı kaldı. Gençler, 28 Nisan 1960'ın ikinci yıldönümünü anmak i- çin İstanbulda toplanmışlardı! Sonra, 28 Nisan hareketinin "hiç bir şahsa ve hiç bir zümreye kargı olmadığı"nı bildirmişlerdi! Arkadan, Yüksek Tah- vil talebelerini siyaset yapmamaya ve derslerine çalışmaya davet etmiş- lerdi! Müteakiben, millet içinde kar- deşlik hislerinin hakim olmasını, gınlıkların unutul- masını istemişler, Parlamentonun bu yola girmesini ar- zuladıklarını bildir- dar- Memleketin “Gözümün içine Bak "Kaatillere af olursa "Türk gençliği hiç durur mu?" Sonra aynı hançerelerden bir baş- ka sayha daha çıktı: — Af yok, af yok, gerici Basın kahrolsun!.. Gökhan, Gökhan! Pabu- cu yarım! Çık dışarıya, boyunu gö- relim"... Bir kaç kurmay subay büyük ka- labalığın ön tarafında bulunan gruba yaklaştılar ve en öndeki bir kaç üni- versiteliyi yatıştırdılar. Sonra kolko- la girildi ve kortejin yürümesi için . ka 28 Nisanda cereyan eden meşum olayların şehitleri için yapılan törenin, daha ortasında bulunulmaktaydı On binleri bir yürek haline getiren tören, o gün saat tam 9 da İstanbul Üniversitesinin bahçesindeki Atatürk anıtının altında başladı. O saatte 27 Mayısın hazırlayıcıları kendi mukaddes çatıları altında ho- calarıyla birlikte toplandılar ve anı- ta bir çelenk koyduktan sonra Üni- versite terk edildi. Gidilen yer, Hürri- dildiği yere dikilen direğinin -Seçimler- den önce A. P. /" mijlerdi. Spiker "Saraçhanebaşın- sağlam kuvvetleri bir yandan Çirkin Politikacılara, taraftan her şeyin olup bittiye getirilme samanının geldiğine inanan diğer pulcuları bu direğe da toplanan Genç- eski devir li "Gözümün içine bak!" demiş bulunuyor. 28 Ni- tükürmüşlerdii- Ü- lik, affın biran ön- günü, İstanbulu bir bastan ötekine kaplayan his ve heyecan kasır- niversiteliler mun- le çıkmasını talep gasının münası budur. Ne Türk Gençliği, ne Türk Ordusu, ne Türk Ba- tazam bir şekilde ettil" demedi ama, sını ve ne de aziz Türk millei o gün başlayan mücadelesini, o gün ver- şehit oarkadaşları- bütün haberden çı- diği şehitlerini, o günün mânasını ve önemini unutmuştur. Kendilerin» nın kanının dökül- kan mana buydu. den emin insanlar, bir kırık plâk gibi günün (oyirmidöri o saatinde aynı düğü yere gelince teraneyi o tekrarlamazlar. Ama vakti geldi mi, bir darbede, iskambilden bir dakikalık (o bir Tıpkı, bundanbir oo yapılmış bütün şatoları yerle bir ediverirler. ihtiram duruşunda sure amıla Ankara 1960 yılının 27 Mayısı ile 1961 yılının 15 Ekimi arasında her şey 7 Sonra da yaplan V& DU- mükemmel gitmemiştir, o Sırttaki kirli miras yüzünden, yahut, becerik- ürriyet (o gazisi tün müfrit cere- sizlikten, diyelim ki gafletten, haydi dalaletten. 1961 yılının 15 Ekimi Hüseyin Onur ba- yanları lanetledi- ile 1962'nin 28 Nisanı arasında da dünya toz pembe olmamıştır. Sırtta- cağını sürükleye- gi -sağı da, olu ki kirli miras yüzünden, yahut beceriksizlikten, diyelim ki gafletten, rek direğin oyanı- da - halde sâdece haydi dalaletten... 27 Mayısı yaratanlar ve yapanlar kendi aralarında na yaklaştı ve e- komünizmi telin çekişmelere, çelişmelere düşmüşlerdir, o birbirlerini oyıpratmışlardır. Bel- linde bulunan bir ediyormuş havası ki o tecrübesizlikten, belki ihtirastan. bayrağı direğin içinde yayılan mi- Ama, işte 28 Nisan 1962! Memleketin sağlam kuvvetleri gene (o bir, £ Yarısına kadar üng havadisinde gene beraber. Ruhlarını ısıtan sıcaklığı aynı ateşten alıyorlar: Atatürk çekti Gençler hep olduğu gibi.. , Tıp devrimleri. Karşılarında aynı düşman: Gericil, Aynı cepheye o karşı birlikte ve aynı in- ki, bundan bir süre savaşıyorlar: o Kayıp ennete (o tekrar kavuşmak isteyen ovurguncular. tizam. içinde töre- ai Ankarada i — Eğer İstanbul, bundan tıpkı iki yıl önce olduğu gibi, her şeyin par- mek m ei ED Pp i Bak “e mak kaldırmak o suretiyle halledilivereceğine inanan, o parmakların Jaç m aŞIICakI idi Bel alin a bü hepsinin üstünde bir Anayasanın, bir milli temayülün, bir oO'"inan gibi meydana oyoneldi- et a, We aşama azmi'nin bulunduğunu görmeyen, ek istemeyen, ayrılmak ler. tün Türkiyenin ağ- için ilâ bu kayaya başım ın zaruri olduğuna kani ihtiras (ove Belediye Sarayı- ladığı havasının menfaat erbabının karşısına — dikilmesiydi odünya bir defa daha bunların k Verildiği gibi. A- ın tam karşısına R başına yıkılır mıydı?. b d ma bu oyunu, bir : . . isabet eden tören in m.“ Belki evet, belki hayır. Belki akil hocalarından daha akılı o davra- d h h 28 Nisan yıldönü- meydanı hınçahınç nd krarl nırlardı, belki daha as. dolmuştu A Eğer pi Fakat işte, kendilerine (o düşünülebilecek iyiliklerin en iyisi: o Gözü- , il ” ag İ gun mün içine bak! İstanbul ve (oBe- Ti va ii d Sia Bak ve bu sefer, anla! yoğlu yakasında bi Mi bulunan Oo bütün nın önünde ağ şa yüksek okullar o- müran istifa! Kâmuran istifa! mal : iii . . Kuleli Askeri Lisesinin tambur ma- rada hazır ve nazırdılar. Meydana bağıranlar bunu bilselerdi mutlak e LE e 3 : > : ne : "Ya jörü değneğini kaldırdı. Bando Gazi sâdece davetliler ve öğrenciler alın- an adamsın, be Kamüran!" diye alkış tutarlardı. İşin aslı Halbuki o gün, binlerce el bir anda havaya kalktı ve tam karşıda bulu- nan bir binaya doğru çevrildi. Bir an- la on binlerce hançereden koro halin- de bir marş yükseldi: "Olur mu böyle olur mu" "Kaatillere af olur mu" Osman Paşa Marşını ağır ağır çalar- ken muazzam kortej vakur ve inti- zam içinde yoluna devam etti. Benzi sarı Yeni İstanbul gazetesi binasının pencerelerinde bir kaç ürkek bakış belirdi, sonra ayni tonda sarı yüzler geri çekildi. Hadise tepebaşında, tam Yeni is- tanbul gazetesinin basıldığı Habib E- dip Törehana ait hanın önünde ceze- yan etti. Acı hatıralarla dolu bir baş- maktaydı. Halk büyük bir kalabalık halinde çepçevre meydanın etrafını doldurmuştu. Mehtertak mı, Kuleli Askeri Lisesinin bando ve boru takı- mı ile Deniz Harp Okulunun bando- su İstiklâl Marşını çalmağa başladı- ğında hep bir ağızdan marş söylenme- ge başlandı, İstiklâl Marşını 2? Mayı- sa tekaddüm eden günlerin pek meş- hur Osman Paşa Marşı ile Dağ başına Duman Almış marşı takip etti. AKİS, 30 NİSAN 1962