CEMİYET Başbakan İsmet İnönünün, kendisini görmeye gelen "Yakınları Kayse- ride Olan Dertli Bayanlar Heyeti" ni kabul ettikten sonra söylediği lâf: "— Benim işim, dertlileri dinle- mektir!" O gün, bugün Türkiyenin I numa- ralı dertlisi, aynı Başbakan İsmet İ- nönünün Özel Kalem Müdürü Necdet Calp. Zira şimdi, Tlirkiyede ne kadar dertli varsa -ki, sayıları evlere gen- liktir. Başbakanlığa akın ediyor ove Necdet Calpı sıkıştırıyor: — Başbakanı göreceğim!" Necdet Calp, mazeret beyan edi- yor: "— Me eşgul, burada yok, vakit bu- lamayacak, işi çok!" Ama galenler, hemen cevabı ve- riyorlar: "— İsmet İnönü, işinin dertlileri dinlemek olduğunu söylemedi mi? Benden çok derdi olan, Türkiyede var mı? Hanımlar, dertliymişler.. Sen o- nu benim, külahıma anlat? Hepsinin, keyfi gıcır. Altlarında bir, kırmızı pla- kalı otomobil eksik. Asıl dertli benim, ben!." Sonra, genç Necdet Calpa bakıyor- lar ve ekliyorlar: Necdet Calp "Medet" — Haydi oğlum, sen koş, haber ver. Hakikaten dertli birinin geldiğini söyle! Nefesine güvenen, borazancıbaşı o- mr, derler ya. Şimdi, cebize güve- nen de gazeteci oluyor. Tabii bunlar, gerçek gazetecinin I numaralı eğlen- ce konusu. Ama, olsun! Gazeteci mu- amelesi görüyor, oraya buraya da- vet olunuyor, hiç tanıyamayacakları kimselerin elini sıkabiliyorlar ya.. Geçenlerde, bir kokteyl. Ankaranın genç gazetecilerinden biri, böyle biri- ni gösterdi: İşte, şehirlere atanın başlıca müsebbebi!" D. P. devrinde köylerden Sonra, izah etti: " — Adam yolda milyonlar bulun- ca, herkes başkentin taşı toprağı al- tın sandı! Haydi, ver elini Ankara.." Gösterdiği, Muammer Kıranerdi. Haluk Nur Baki -bir A.P. lideri ve milletvekili-, kendisine gelen mek- tupları karıştırıyordu. Bir ara büyü- cek bir zarfı (o açtı.İçinden, o Berlin meselesini kapak, resmi yapmış bir yabancı dergi gıktı. Nur Baki: " — İşte, bu mesele de Avrupanın A PX. Devlet Tiyatrosunun, hem "anne" rolü oynayan -eğer piyeste, anne- anne yoksa- genç artisti Macide Ta- nıtın geçenlerde kendisini ziyaret e- den bir eski mektep arkadaşına söy- lediği ; Andiçen İnönüyle Küçük diller yutuldu "— Dünyada hiç bir şey buti, sa- londan gelen alkışlar kadar sevindir- mez.. Ah bunu seyirciler de bilseler!" Gökhan Evliyaoğlu, elini sallıyarak, kendisini sükünetle dinleyen -ne fevkalâdelik! - Nilüfer Yalçına: "— Bir filozof dahi hapsedilebilir. Bakın, Bertrand Busaell İngiltere de, fikirlerinden dolayı hapsedilebiliyor. Biliyorsunuz, bu fikir adamı yakın bir geçmişte 15 gün hapse mahküm oldu" dedi Kendisini sükünetle dinleyen Nilü- fer Yalçın, gene sükünetle: AKİS, 30 NİSAN 1962