Hangi yaralar? Samet Ağaoğlu Bir zihniyet, bütün çıplaklığıyla, nihayet belirdi. Bu memlekette, geç- miş siyasi mücadelelerin yaralıları sâdece eski Demokratları» onla- rın ceza görmüş veya ceza görecek yaranıdır. Onun için, saralım bayla- rın yaralarını! Peki, ya onlar yara aça aça, yara açtıkları için oyaralanmuşlar»- sa? Ziyanı yok! Onların marifetleri üzerinden bir sünger geçirelim de, üst tarafına boş ver!. D. P. yi batırmış olan bu temayül, şimdi aynı he- vese kapılmış başkalarını şiddetle tehdit etmektedir. Bir gün onlar, da, başlarına dünyanın yıkıldığını görüverirlerse hiç şaşmamak lâzım- dır. Zira, insaf edilsin, bir memleketin aklı başında insanları böyle bir davranışa göz yumarlar mı? Yaraların sarılması, İnönü Hükümetinin baştan itibaren prensibi olmuştur. Ama, bu yaraların açılma tarihi nedir? Eski Demokrat oy- larla Meclise gelmiş olanlara bakarsanız, sarılmaya lâyık bütün ya- ralar 27 Mayıs 1960'dan itibaren açılmıştır. O tarihte hapsedilenler bı- rakaacaktır, o tarihte işinden atılanlar işine dönecektir, o tarihte elin- den malı alınanlara malı geri verilecektir.. Şimdi, bir misal alalım; Meclis, "vicdanı pırıl pırıl Samet" hakkın- da, Komisyonda ittifakla alınmış tahkikat açılması kararını değiştiri- yor, "vicdanı pırıl pırıl Samet"in yakasını bırakıyor. İlk bakışta, doğ- ru bir tutum. Adam zaten, müebbet hapse mahküm. "Müebbet hapis * 1 sene" bir mâna ifade etmez ki.. Ama, bu adam hakkında, adamları sâdece kendi siyasi görüşüne sahip olmadıkları için işinden attırmak suçu dolayısıyla tahkikat isteniyor. "Vicdanı pırıl pırıl (o Sa- met"i.bırakırsak, adaleti tecelli ettirebilir miyiz? Ettiremediğimiz içln- dirki'komisyonun A. P. Ilside, Y.T. P., lisi de bütün üyeleri bir tah- kikata ie mm Ama, hayır. "Meclis nasd oy verirse, doğ- ru olan odu Bu, belki Ali Fuat Başgilin Yassıadadada savunduğu tezdir. Ama O tezi, Türk milleti adına adalet dağıtanlar makbul bulmamışlardır. o As- ımda, makbul değildir de.. Zira Meclisler, Ur defa Anayasayla bağlıdır- lar. İkincisi, o toplumda yerleşmiş kuvvetli cereyanları hesaba katmak' zorundadırlar. 27 Mayıstan sonra adam işinden atıldı, onu işine tekrar al! İyi ama, bu adam oraya, işin asıl sahibi Samet Ağaoğlu gibi kudret sa- hipleri tarafından daha önce atıldığı içindir ki gelmiştir. İşin asıl sa- hibi V. C. maskaralığına katılmayı reddetmiştir, "vicdanı pırıl pınl Samet" de onu ekmeğinden etmiştir. Sonra, bu millet "vicdanı pırıl pı- rıl"lara karşı ayaklanmış, onları içeri tıkmış, cezalarım vermiş, mağ- dur ettiklerinin yerine getirdikleri adamlarını da oralardan, o arpalık sanılan mevkilerden uzaklaştırmıştır. Böylesi SEKA'da doludur, İstan- bul Belediyesinde doludur, şurada doludur, burada doludur. Evet, Ur zihniyet, bütün yaa belirdi. Allah, encamını hayreyleyı Nitekim ertesi gün İsmet İnönü, A. P. lilere bir muhtıra verdi. Bunda, Koalisyonun hangi şartlarla devam e- deceği bildirilmektedir. Bir defa, A. P. bir muhalif parti gibi davranmak- tan vaz geçmelidir. İkincisi, A. P. li- ler de, C. H. P. liler de Hükümetin planlı kalkınma gayretlerini baltala- mamalılar, iktisadi ve mali konularda sivri tekliflerle ortaya çıkmamalılar. Seçmene Selam taktiğini terkedmeli- dirler Af konusu, partilerin üstünde bir konu olarak dört parti tarafından müştereken ele alınacaktır. Ama bir nokta, muallakta kaldı. Bunların, müeyyidesi ne olacaktır? Zira Ragıp Gümüşpalanın başkanlık ettiği bir A. P. sin her hangi bir sö- zünü ciddiye almak, buna bel bağla- yıp uzun vadeli politika yapmak, mem- leketin ve milletin kaderini ipotek al- tna almak imkânı artık kalmamış- O zaman, bir çâre düşünüldü. Bir karma komisyon kurulacaktır ve iki taraftan kim, bu sarih taahhütlere riayetsizlik ederse partisinden ihraç edilecek, öteki tarafa da alınmaya- caktır. Şimdi, pazartesi günü iki tarafın ileri gelenleri bir masanın etrafında toplanacaklardır. Toplantıda anlayış gösterilmesi uzak bir ihtimal değil- dir. Ancak, Gökhan Evliyaoğlunu bile yeniden sinesine alan bir A. P. nin bı- rakınız ucunu, orta vâdede bile ciddi Ur partner olabileceği ohususundaki ümitler -hiç olmazsa, bugünkü sevki idaresi altında- pek pembe bir hayal- dir. Ragıp Gümüşpala Kelle başka, takke başka AKİS, 30 NİSAN 1962