12 Mart 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

12 Mart 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER resi devrinin Ticaret Bakanı Mehmet Baydurdu ve Fikret Kuytağın bayra- mını tebrik ediyordu. Ama konuşma, o fasılla kapanmadı. İkinci Cumhuri- yetin ilk Bonn Büyük Elçisi kısa bay- ram tebrikinden sonra şöyle devam etti: "— Size kırgınım.. Mecliste ko- nuşurken o zamanki tahkikat için neden Özel Tahkikat dediniz?. Bu, adeta işe önem verilmemiş olduğu hissini uyandırdı. Eski dostun serzenişine Senatör şu cevabı verdi: "— İyi ama, doğrusu oydu. Biz resmi bir muamele yapmadık ki.. Or- tada dolaşan söylentiler üzerine bir tahkikata giriştik. Bunun resmi bir tarafı yoktu. Sonra, orada ben beş Tabii Mehmet Baydur Okkanın altı ve üstü arkadaş adına konuşuyordum. Bu be- nim kendi fikrim de sayılmaz." Bu sözlerden sonra telefonun iki ucundakiler, saat 15.30 da buluşmak üzere sözleştiler, birbirlerinin tekrar bayramlarını kutlayarak, reseptör- leri yerlerine koydular. Kuytak bir kaç gün evvel Mec- liste, Baydur hakkında tahkikat açıl- masıyla ilgili müzakereler sırasında kürsüye çıkmış ve meseleyi en iyi bi- lenlerden biri sıfatıyla durumu izah etmişti. Kuytağın kürsüden söyledik- lerine bakılırsa, M.B.K. nin O sırada yaptığı tahkikat özeldi. Eski M.B.K. üyesi pek de yanlış söylemiyordu. Bir ihtilâl rejimi içinde böyle bir mesele kapalı kapılar ardında ele alınır, ka- palı kapılar ardında karara bağlanır 6 ve kovuşturma ancak adli kovuştur- ma haline inkılâp edince açığa vuru- lurdu. Nitekim öyle olmuştu. Kuyta- ğın söylemek istediği de buydu. in Kuytağın kürsüden bun- ları söylediği sırada, Meclisin yan ta- raftaki balkonlarından birinde müza- kereleri takip eden Baydura dikkat edenler eski Ticaret oOBakanının bir şeyi beklediğini, bunun ortaya çıkma- sını ziyadesiyle arzuladığını hareket- lerinden anladılar. Nihayet Bonn Bü- yük Elçisi, Başkanlık tarafından biz- zat kendisinin Meclis (o başkanlığına gönderdiği ve tahkikat açılmasını ta- lep eden telgrafı okununca rahatladı. Hele telgraf Meclis Genel Kurulu üyelerinin büyük bir çoğunluğu tara- fından tezahürata ve alkışa yol açın- ca Mehmet Baydurun keyfine odiye- cek yoktu. Halbuki aynı üyeler bir evvelki müzakerede, Mehmet Baydurun tah- kikat açılması aleyhinde vaziyet al- masını ayıplamışlar ve bu tahkika- tın bizzat kendisi tarafından istenme- si gerektiğini belirtmişlerdi. Eski Ti- caret Bakanı şimdi bu arzuyu yerine getiriyordu. Ama taktik, (beklenilen neticeyi vermedi. Senato ve Meclis- ten müteşekkil T.B.M.M. o gün "Bak, adam kendine güveniyor ki tahkikat- tan kaçmıyor. Tahkikat açmamıza lüzum yok" deyip bir A.P. milletvekili tarafından getirilen Meclis Tahkikatı teklifini reddedecek yerde "Eh, ma- dem ki tahkikatı kendisi v istiyor, açalım" diye teklifi kabul ett Mehmet o Bayduru K amadan sonra görenler, karşılarında pek, ha- yatından memnun bir adam bulma- dılar. Eski Ticaret Bakanı, deki ithamlar ispat İhtilâl sonrasında kendisini tayin et- tirttiği -tayini seçimlerden önce ya- pılmıştır- gözde Bonn Büyük Elçili- ginden Olduğunu pek âlâ anlıyordu. Nitekim, bu satırların yazıldığı sırada Dışişleri bakanlığı, hakkında Meclis Tahkikatı açılmış bir zatın Türkiye (Cumhuriyetini bir yabancı devlet nezdinde temsil edemeyeceğini anlayarak Mehmet Bayduru resmen geri almaya hazırlanıyordu. Bir madalyonun iki yüzü Eski Ticaret Bakanı hakkındaki ka- rar Mecliste, çeşitli grupların de- gişik tavır takınmaları suretiyle alın- dı. C.H.P. işin bir başından ötekine sessiz, hareketsiz ve müstenkif kal- dı. C.K.M.P. de etliye sütlüye karış- madı. Y.T.P. daha ziyade pasif dav- randı. Asıl hareket, A.P. de oldu. Parti olarak A.P. iki cami ara- sındaki beynamaz durumuna düştü. Bir M.B.K. İdaresi Bakanı aleyhinde, hem de suiistimal ve menfaat temini ithamıyla Meclis Tahkikatı açılması partiden çok kimseyi sevindiriyordu. Bunlar, göğüslerini kanat yaptıkları eski devre hücum edenlere "Ne ol- muş? Bak, onların yerine gelenlere!" diyebileceklerdi. Ancak, Mehmet Bay- durla birlikte suçlandırılan firma Transtürk'tü. Transtürk, hiç şüphesiz yaman bir iş adamı olan Fuat Sürenin idare- sizdedir. Fuat Süren, İstanbulun en meşhur dişçilerinden Sürenyanın oğ- ludur. Transtürk, D.P. devrinde Gö- rülmemiş Kalkınma ile gelişen firma- lar arasındadır ve belki de bunların birincisidir. Fuat Sürenin bir, hattâ bir kaç düşük Bakanla yakın alâkası hiç kimsenin meçhulü değildir. Trans- türk daima yardım ve kolaylığa maz- Turan Çakım İğne kendine batınca... har olmuş, en iyi partileri ele geçir- miş, bir çok subaşını başarıyla kul- lanmış, bir manasıyla "iş adamlığı" nın icaplarını yerine omükemmelen getirmiş ve daha iyisi, her devire uy- mayı da bilmiştir. İhtilâlden hemen sonra adı ortaya atılan Transtürk vartayı başarıyla ve kazasız belâsız atlatmıştır. Fuat Süren bir süre ya- bancı diyarlarda "işleriyle meşgul ol- duktan sonra" Türkiyeye dönmüştür. M.B.K. İdaresi Bakanı Mehmet Bay- durla iştirak halinde olduğu iddia edilen bu firmadan ve sahibinden, A. P. de, kuruluş halindeyken müzahe- ret bulmuştur. Anlaşılmaktadır ki si- yasi hayatın bütün dalgalanmaları, her iyi vatandaş gibi Fuat Süreni de yakından ilgilendirmektedir. AKİS, 12 MART 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: